bir şeyi bilmeni istiyorum, doğru olanı yaptığını düşünüyorum ve... | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرفى أننى أظن أنك تفعلين الشىء الصحيح |
Öyleyse bu şeyi tüm gece boyunca sürdüreceğiz ya da... | Open Subtitles | وأيضا, هل سنظل بجوار ذالك الشىء .. طوال الليل أم |
Yaşlı adama yaptığımız şeyi sana da yapmamızı istiyor musun? | Open Subtitles | أتريدنا أن نفعل نفس الشىء لك الذي فعلنه لرجل العجوز؟ |
Lanet olsun! Bu şeyin babamın lastik ayakkabılarından daha fazla deliği var. | Open Subtitles | اللعنة , هذا الشىء به ثقوب كثيرة اكثر من ممحاة ابى |
Bu makaleyle ilgili ilginç olan şey ise 1953'te yayınlanmış olması. | TED | الشىء الغير عادي في هذا المقال, ربما أنه من عام 1953 |
Bu aptalca bir şeye dönüşmeden yerimizi değiştirsek iyi olacak. | Open Subtitles | من الجيد ان نغادر قبل ان يزيد غباء هذا الشىء |
Ses 16: İtalyadaki tüm televizyonlar aynı şeyi gösteriyorlardı. | TED | الصوت السادس عشر: كانت كل القنوات في إيطاليا تبث نفس الشىء. |
Birçok erkek sevgilisine aynı şeyi söylemiştir. | Open Subtitles | من المؤكد أن الكثير من الاولاد قالوا نفس الشىء لفتياتهم |
İçindeki bu korkunç şeyi yenmeyi başarırsan, yanına geleceğim. | Open Subtitles | يوم تتغلب على هذا الشىء الرهيب داخلك سأكون فى انتظارك |
Sonunda kendimi kaşıyabileceğim. Bu lanet şeyi pencereden fırlatıp atacağım. | Open Subtitles | سأكون قادراً على الحركة بحرية مثل أى شخص سألقى بهذا الشىء البائس من النافذة |
Ama düşünseydim, yine aynı şeyi yapardım. | Open Subtitles | حتى اذا كنت فكرت فى ذلك ونحن هناك كنت سأفعل نفس الشىء لانه فرصتنا الوحيده |
Belki bazı aktör dostlarını da aynı şeyi yapmaları için ikna edersin. | Open Subtitles | و ربما يمكنك أن تقنع بعض أصدقائك فى صناعة السينما بعمل نفس الشىء |
Belki bazı aktör dostlarını da aynı şeyi yapmaları için ikna edersin. | Open Subtitles | و ربما يمكنك أن تقنع بعض أصدقائك في صناعة السينما بعمل نفس الشىء |
Sana söylediklerimden sonra gidip de o ağaca o şeyi asmadın, değil mi? | Open Subtitles | لم تُعلّقى هذا الشىء على الشجرة بعد الذى قُلتُه لكِ؟ |
Onlara bu tuhaf şeyin güzelliğini öğretiyorsun ve artık korkmuyorlar çünkü bu onların bir parçası oluyor. | Open Subtitles | لكن إذا علمتهم جمال هذا الشىء الغريب يتخلصون من خوفهم لأنه يصبح جزء منهم |
Ayrıca buraya gelmek üzere davet edildiğimde şu şeyin ucunda Amerikan bayrağını dalgalandırmaya karar verdim. | Open Subtitles | وبجانب هذا، عندما تلقيت الدعوة بالمجىء إلى هنا قررت أننى سوف أرى العلم الأمريكى على نهاية هذا الشىء |
Güven bana, orada düz olan tek şey televizyon ekranları. | Open Subtitles | و صدقنى , الشىء الوحيد المُسطح هناك هو شاشات التلفاز |
Gazetede okuduğum şeye çok üzüldüm. | Open Subtitles | انا آسف على ذلك الشىء المنشور فى الجرائد |
şu halk olayı. İnsanların olduğu yerlere gittiğinde bu olur. | Open Subtitles | هذا الشىء الإجتماعى, إنه يحدث أينما تذهب حيث يوجد الناس |
Ama bilimadamlarınız yaptıkları şeyle o kadar meşgulmüş ki... bu işin gerekliliğini hiç düşünmemişler. | Open Subtitles | لكنهم كانوا منهمكين بمعرفة 'ذا كان يمكنهم أن يفعلوا الشىء ولم يتوقفوا برهة ليتسائلوا هل ما يفعلونه خطأ أم لا |
İşi yapmayı ne çok istediğinizi biliyoruz. | Open Subtitles | ونحن جميعا نعلم مدى مهارتك فى فعل هذا الشىء |
Tüm dünyada tek sevdiğim şeyden beni kopardın. | Open Subtitles | لقد أخذت منى الشىء الوحيد الذى أحببته في العالم |
Ama şimdi onu umursamıyorum bile. Sonraki sabah, Şöyle şaşırtıcı bir şey oldu. | Open Subtitles | لكن الآن، لا أهتم بها إطلاقا فى الصباح التالى، حدث ذلك الشىء المدهش |
Bu, onun virüsle kaçmasına engel olabilmek için yapabileceğim tek şeydi. | Open Subtitles | هذا هو الشىء الوحيد الذى أمكننى فعله لأمنعه من الهروب بالفيروس |