sinir korteksini keser kurbanınızı anında felç eder ve o havasızlıktan boğularak ölür. | Open Subtitles | فهى تقطع قشرة العصب فى الحال و تشل الضحيه الموت بالخنق الطبيعى المتتابع |
Bu sinir şans eseri vertebral arterin menenjeal dalının yanından geçiyor. | Open Subtitles | و هذا العصب تصادف أنه يجاور الفرع السحائي من شريان الشوكي |
Bu merkezi siniri temizleyebilsem yeterli olabilir. | Open Subtitles | لو استطاعنا تنقية هذا العصب قد يكون هذا كافى |
Karaciğerin güzel yanı: Tam yerine denk getirirsen akciğer-mide sinirine vurmuş olursun. | Open Subtitles | الأمر الجميل بشأن الكبد هو أنّكَ إن ضربتَه جيّداً، تصيب العصب الحائر |
Kitle 8 millimetere genişliğinde, ve optik sinirleri baskıladığı için, körleşmeye neden oluyor. | Open Subtitles | مساحته 8 مليمتر, وهو يضغط على العصب النظري, وهو الذي سبب لك العمى. |
Üzgünüm, ama tümörün optik sinirlere doğru ilerlediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أناآسف, لكن اظن ان الورم اخترق العصب البصري |
Bu hareket saç hücresinden, işitsel sinire, daha sonra beyine doğru giden ve onu belirli bir ses olarak yorumlayan bir sinyali tetikler. | TED | تحفّز هذه الحركة إشارة تنتقل عبر الخلية الشعرية إلى العصب السمعي، ثم إلى الدماغ، الذي يفسره على أنه صوت معين. |
Sadece kemik fonksiyonunu düşünüyorsun. sinir sıkışması olasılığını göz ardı ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تنظرين لعظام لا تؤدي وظيفتها ولا تفكرين بإحتمالية إنضغاط العصب |
Ve eğer bir ikinci dünya savaşı gazisinin sinir ucuna dokunsam, kaybettiği kolunu hissedecektir. | TED | وإذا لمست نهاية ذلك العصب لدى جندي من الحرب العالمية الثانية ، سيشعر بلمس يده المفقودة. |
Altta iki tane göz, arkadan çıkan optik sinir. | TED | العينان في الجزء السفلي، العصب البصري يمتد خارجاً من الخلف. |
Bu kas dinamiği etkileşimi kas tendonu içindeki biyolojik sensörlerin sinir yoluyla merkezi sinir sistemine bilgi aktarımı yapıyor, tendon uzunluğu, hızı ve gücü hakkında bildirim yapıyor. | TED | تفاعل العضلات الديناميكي هذا يدفع أجهزة الاستشعار الحيوية الموجودة داخل وتر العضلة لإرسال المعلومات عبر العصب إلى الجهاز العصبي المركزي، معلوماتٌ تدل على طول الوتر وسرعته وقوته. |
ve kolu destekleyen gerçek sinir motosiklet kazasında kopmuş. | TED | العصب الأصلي للذراع كان قد قطع، قطع، مثلا، في حادث دراجة نارية. |
İşte motor sinir hücreleri öldüğünde böyle oluyor. | TED | وهذا ما يحدث حينما يموت العصب المُحرِك. |
Göz kenarına optik siniri izleyerek ulaşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا تتبع العصب البصرى حتى زاوية العين |
Omuru iyileşebilir, ama eğer tedavi edilmezse, optik siniri kötüleşebilir. | Open Subtitles | قد يشفى العمود الفقري لكن العصب البصري سيسوء لو لم نعالجه |
Eliniz titrerse, kurşun sadece görme sinirine isabet edebilir. | Open Subtitles | إذا ارتعشت يدك، الرصاصة قد تضرب العصب البصري فقط |
Bunun başarılı olup olmadığını ölçmek için, optik sinirleri ölçtük sonlanım ölçüsü olarak. | TED | ولكي نقيس مدى نجاح هذا من عدمه، قمنا بقياس العصب البصري كمقياس على نتائجنا. |
Şarapnelin optik sinirlere ne kadar baskı yaptığına bağlı. | Open Subtitles | لأرى كيف تضغط تلك الشظايا على العصب البصري |
Eğer yeteri kadar algılayıcı harekete geçmişse elektrik sinyalleri sinire, omurgaya ve beyne gidiyor. | TED | فإن نُـشّـط عدد كافٍ من المستشعرات، فإنّ الإشارات الكهربائية تشق طريقها عبر العصب إلى العمود الفقري، ومنه إلى الدماغ، |
sinirler zarar görür. Silahını düşürür ve ona haklarını okursun. | Open Subtitles | صوب نحو العصب العضدى فسيسقط المسدس , هل فهمت المغزى |
Kafa tomografisi temizdi, o yüzden akustik nöroma olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | المسح المقطعيّ كان نظيفاً، لذا أفكّر بورم العصب السمعيّ |
Bileğini uzatabiliyor olmanın verdiği cesaretle ki radyal sinirin yaptığı iş bu, içimiz daha rahat ama histeki değişiklik endişe sebebi. | Open Subtitles | ما يُطمئن، أنه ببعض الجهد يمكنك أن تبسط رسغك وهذه وظيفة العصب الكعبري لكن التغير في الإحساس هو ما يدعو للقلق. |
Hayır, mille yüz sinirini uyaracağım. | Open Subtitles | فهمت كلاّ، سوف أقوم بإلقاء شحنات كهربائية على العصب الوجهي .في كل تقدم أصل إليه |
Örneğin; gözümüz optik sinirlerin retinanın bir kısmı tarafından bloke edildiği yerlerde kör noktalara sahip. | TED | مثلًا، تملك أعيننا بقع عمياء حيث يحجب العصب البصري جزءاً من شبكية العين. |
Şu Seksi Külot'a çıkma teklif etmek için cesaret topluyorum. | Open Subtitles | سوف احاول مع هذا العصب و اسال هذا المثير هناك ان نخرج مع بعض |
Bu, göz sinirinin etrafını saran hayali, büyütülmüş tıbbi bir alet. | TED | وهي جهاز طبي وهمي فائق التكبير، يلتف حول العصب البصري. |
Dinozorun optik sinirlerinde, bilgisayar sistemlerimiz için gerekli bir materyal var. | Open Subtitles | يحتوي العصب البصري للديناصور على مادة يمككنا إستعمالها في أنظمة حواسيبنا |
Benim siyatiğim var ve kimse bana bu yerden bahsetmedi mi? | Open Subtitles | لدي ألم في العصب الوركي، ولم يخبرني عن هذا المكان أحد ؟ |