ويكيبيديا

    "الوضع" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • durum
        
    • durumu
        
    • durumun
        
    • işler
        
    • şey
        
    • durumda
        
    • duruma
        
    • daha
        
    • Her
        
    • çok
        
    • durumdan
        
    • gidiyor
        
    • olay
        
    • şekilde
        
    • kadar
        
    Bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı. TED ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين.
    Heteroseksüel tek eşlilik kesinlikle doğada süregelen bir durum değil. TED فالزواج الأحادي من الجنس المغاير ليست طبيعتها في الوضع الحالي.
    durumu onlara açıkladım ve gönüllü oldular, ama bu da yetmiyor. Open Subtitles نعم . لقد شرحت الوضع فتطوعوا , ولكن هذا ليس كافياً
    Şimdi profesörü ve Catherine'i eve götürelim, ...sondayı burada bırakırız, fırtına geçene kadar durumu takip eder, biz de sonra geri geliriz. Open Subtitles دعنا نأخذ البروفسور و كاترين إلى الوطن سنترك المجس الاستكشافي هنا وندعه يراقب الوضع حتى تمر العاصفة ، ثم نعود إتفقنا ؟
    Mevcut durumun ne olduğu ile ne olabileceğini karşılaştırdığı zaman. TED ذلك حين قارن بين الوضع الحالي وبين المفترض أن يكون.
    O zaman işler farklıydı. İşe başladığında altı yardımcın vardı. Open Subtitles الوضع كان مختلفاً وقتها كان لديك ستة رجال أساسين كبداية
    Hiçbir fikrimiz yok. Ne olacağı ile ilgili bir şey bilmiyoruz. TED لا نملك أي فكرة. لم نكن لنعرف ما الوضع المغاير سيكون.
    Böyle bir durumda tek ve yalnız olduğumu düşünerek yanılmıştım. TED كنت مخطئة في تفكيري أنني فريدة ووحيدة في هذا الوضع.
    Sen gelirsen, 3 kişiyiz, durum güvenli. Sen gelmezsen, iki kişiyiz. Open Subtitles معك نحن ثلاثة , الوضع يكون آمن، أما بدونك فنكون إثنان
    Ama en azından böyle bir durum olursa beraber karar verebileceğimizi düşünüyordum. Open Subtitles ولكننى ظننت أنه على الأقل يمكننا مناقشة الأمر عندما طرأ هذا الوضع
    Hazırlık ya da ne olur olmaz diye acil durum planı yapılmış olmalıydı. Open Subtitles كان يجب أن يكون هناك خطة إحتياطية إذا ما حدث مثل هذا الوضع.
    Eğer durum buysa, Ryuk'un defteri sana geri vermesini sağla. Open Subtitles إن كان الوضع كذلك ، فاجعل ريوك يعيدها إليك فقط
    durum şu an tümüyle kontrolümüz dışında ama evet, Başbakanımız şu anda Sydney'de ve buraya dönmek için çabalıyordur. Open Subtitles حسنا , الوضع كله تحت السيطرة بالطبع ولكن , نعم ,رئيس الوزراء سيعود من سيدني كان يود ليكون هنا
    Şu anki durumu düşünerek, sana daha fazla kişi sağlayamayız. Open Subtitles بالنسبة لحالة الوضع لا يمكننا أن نضم بعض الأشخاص إليك
    Şu anda geçerli kaos durumu sonsuza kadar sürmeyecek bir düzen gelmesi gerek. Open Subtitles هذا الوضع الحالى من الفوضى لن يدوم للابد يجب ان يكون هناك نظام
    Bize bir dakika verirseniz bu garip ve gizemli durumu çözeriz. Open Subtitles إذا منحتمونا لحظة, فسوف نقوم بحل هذا الوضع الغريب و الغامض.
    durumun kontrolünü ele geçirmeliyiz. El değiştirmeye kadar dokuz saatimiz var. Open Subtitles لابد أن نسيطر على الوضع لدينا 9 ساعات حتى موعد التسليم
    Adamlarımdan bir daha gitti, işler sürüncemede ve zaman geçiyor! Open Subtitles لقد فقدت رجل آخر من رجالي الوضع يتأزم والوقت يمر
    Bu hoş bir şey değil. Hiç bir yere gidemiyorum. Open Subtitles هذا الوضع غير صحيح لا يمكنني الذهاب هنا أو هناك
    Kitabınızı okudum ve çok kadının benimle aynı durumda olduğunun farkına vardım. Open Subtitles بعد أن قرأت كتابك، أدركت كم كانت نساء أخريات في نفس الوضع
    Doktorlar duruma el koydu... ve bir tedavi yöntemi bulmaya çalışıyorlar. Open Subtitles الأطباء يسيطرون جيداً على الوضع ويعملون على إيجاد علاج ليلاً نهاراً
    Bunlar tüm resimler ve görüntüler Afrika'dan, ve daha iyi hale gelebilir. TED كل هذه صور من افريقيا, و يمكن أن يصبح الوضع أفضل بكثير.
    Her zaman birileri bela arar. Clearwater da farklı değil. Open Subtitles لابد ان هناك احد يبحث عن احد رغم هدوء الوضع
    Şimdi size gösterdiğim tüm bu salgınlar, şu anda kontrol altındalar ve görünen o ki; çok çok kısa sürede sonlanacaklar. TED حسنا ، كل هذه الأزمات التي عرضتها لكم هي تحت نطاق السيطرة حاليا و يبدو الوضع و كأنهم سوف يتوقفون بسرعة
    Güzel. İyi. Sizin durumdan haberdâr olduğunuzdan emin olmak istedim. Open Subtitles فقط أردت أن أتأكد من كونك على علم بهذا الوضع
    daha da kötüye gidiyor ve tek önemsediğim kişi Hugh Sloan. Open Subtitles و الوضع يسوء و الوحيد الذي أهتم بشأنه هو هيو سلون
    Ne görmeyi umuyorsak, olay çok farklı olsa da görmek istediğimizi görürüz. Open Subtitles نرى ما نستبق التوقع بأنّنا سنراه، حتى لو تغير الوضع عمَّ توقعنا.
    Yanlış bilgilendirme ve yanlış anlaşılmaların bu toplumlarda hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ve bunun da paniği artırdığını gördük. TED رأينا التضليل و التصورات الخاطئة قد بدأت بالإنتشار حتى بشكل أسرع خلال هذه المجتمعات، التي أصبحت أكثر حذرا إزاء الوضع.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد