ويكيبيديا

    "بأشياء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şeyleri
        
    • şeylere
        
    • işler
        
    • şeyler
        
    • şeyi
        
    • şeylerin
        
    • işleri
        
    • bir şey
        
    • şeyle
        
    • şeylerden
        
    • bana
        
    • işlerle
        
    • şeylerde
        
    • birşeyler
        
    • yapmak
        
    Bazen bizim göremediğimiz ve hissedemediğimiz şeyleri görür ve hissederler. Open Subtitles أحياناً يرون أشياءً لا نراها ويشعرون بأشياء لا نشعر بها
    Sadakat insanların yapmak istemediği şeyleri yapmalarını sağlayan bir araçtır. Open Subtitles الولاء ، أداة تجعل الناس يقومون بأشياء لايريدون القيام بها
    Sadakat insanların yapmak istemediği şeyleri yapmalarını sağlayan bir araçtır. Open Subtitles الولاء ، أداة تجعل الناس يقومون بأشياء لايريدون القيام بها
    Başka şeylere olan takıntılarıma da bir şekilde ayak uyduruyordu, mesela sihir. TED و قد جارى جدى نوعا ما شغفى بأشياء أخري أيضا ..كالسحر مثلا.
    Çok harika işler yapıyorlar, opera takvimini yanlış okumak gibi. Open Subtitles انهم يقومون بأشياء عظيمة, مثل القراءة الخاطئة لجدول عروض الاوبرا
    Kasabadaki yaşlı kadınlar haç çıkardılar ve çılgınca şeyler fısıldadılar, garip şeyler söylediler. Open Subtitles النساء العجائز في البلدة عبرن بأنفسهن وهمسن بأشياء مجنونة مثل هذه الأشياء الغريبة
    Ve yetişkinler olarak bebeklikte ve çocuklukta öğrendiğimiz bütün bu şeyleri alıp gerçek hayatta işleri yapmak için kullanabiliriz. TED ثم كبالغين، يمكننا استغلال كل تلك المعارف التي تعلمناها ونحن صغار والاستفادة منها للقيام بأشياء في هذا العالم.
    İyon kanal hareketleri gibi şeyleri kontrol eden proteinlerdir. TED البروتينات هي التي تتحكم بأشياء مثل حركة الأنبوب الأيونية.
    gibi sorular soruyor. Şunu demek isterim ki progeria hastalığım olsa da zamanımın çoğu progeria ile hiç ilgisi olmayan şeyleri düşünerek geçiyor. TED وأود القول أنه بالرغم من إصابتي بالشياخ، إلا إنني أمضي معظم وقتي في التفكير بأشياء لا علاقة لها بالشياخ إطلاقاً.
    Benzer biçimde, insanlar kararlar gibi şeyleri bozmaya ve birbirleriyle karşılaşmayı istememeye eğilimlidir ve bu problemi daha da karmaşıklaştırır. TED كما يميل الناس للقيام بأشياء مزعجة مثل اتخاذ القرارات وتجنب الاصطدام ببعضهم البعض، مما يجعل المشكلة أكثر تعقيدًا.
    Resmi kuruluş (Inc) kısmı, yani şirket, en iyi yaptığı şeyleri yapıyor. TED الطرف المدرج, الشركة, تقوم بأشياء تقوم بها بشكل جيد حقاً.
    Teşekkürler. Yani filmlerde izlediğimiz şeyleri yapmak için yüksek teknolojiye ihtiyacınız yok. TED شكرا لذلك انت لست فى حاجة لأعظم تكنولوجيا لتقوم بأشياء تنجح فى الأفلام
    Biliyorsunuz, özünde, hepimiz görmediğimiz şeylere inanmak zorundayız. TED تعلمون في النهاية ، إننا نؤمن بأشياء لم نراها من قبل.
    Bunu yapmak için, imkansız şeylere inanmak zorundaydık. TED ولتحقيق ذلك، كان علينا أن نصدق بأشياء مستحيلة.
    Bu, bize ilginç ve bilimsel işler ortaya çıkaran insanlardan kalan bir miras. Open Subtitles ‫هذا الإرث وصلنا عبر تاريخ من اشتغال أناس بأشياء مثيرة للاهتمام، تاريخ العلماء
    Bizim için gündelik işler yapıyorlar, tercihlerimize göre evin sıcaklığını ayarlamak, hatta otoyolda araba kullanmamıza yardım etmek. TED يمكنهم العناية بأشياء لنا، مثل تغيير في الحرارة في بيوتنا وفقا لتفضيلاتنا وحتى يساعدوننا في القيادة على الطريق السريع.
    Dale adında biriyle üç saat konuştum. bana şaşırtıcı şeyler anlattı. Open Subtitles تحدثت مع رجل يدعى ديل لمدة 3 ساعات وأخبرنى بأشياء مدهشة
    Var olduğunu bile bilmediğim birçok şeyi de yanımda getirmiştim. Open Subtitles ولكن رجعت بأشياء كثيرة معي لم أكن أعلم حتى بوجودها
    Yeni şeyler yapmayı da yeni şeylerin olmasını sağlamayı da severim. TED فأنا أحب القيام بأشياء جديدة والمساعدة على تحقيق الأشياء الجديدة.
    Zamanımı daha kazançlı işleri düşünerek geçiriyorum otelim gibi, Fairview. Open Subtitles قضيت معظم حياتي في التفكير بأشياء مربحةٍ أكثر مثل فندقي
    İnsanların insafsızca şeyler yapması standart insanlık görüşümün tersinde bir şey değil Open Subtitles وهؤلاء الناس الذين يقومون بأشياء غير معقولة، لايتعارضون مع نظرتي العادية للبشرية
    Bir karınca, çevreyi bu yolla keşfederken tehditler veya düşmanlardan yeni yuva alanlarına kadar birçok şeyle karşılaşabilir. TED عندما تستكشف بيئتها بهذه الطريقة تمر النملة بأشياء مختلفة بدء من التهديدات أو الأعداء، إلى مواقع بديلة للتعشيش
    En çok istediğim şeylerden birisi de, bir gün kendi vücudumuzun parçalarını oluşturmak ya da onarmak, tabii ki bunların hepsini mutfakta kendi başımıza yapmak. TED ما يهمني حقاً هو هل يمكن في يوم من الأيام إصلاح وإعادة بناء وزراعة أجسامنا الخاصة بأشياء نعملها في المطبخ.
    Anlamadığımız işlerle uğraşmasaydık o hala hayatta olabilirdi. Open Subtitles كانت ستظل حية لو لم نعبث بأشياء لا نفهمها.
    Eğer çıkıyorsak, bunun gibi şeylerde sana yardım etmem gerekmez mi? Open Subtitles إن كنا نتواعد ألا يجب علي أن أساعدك بأشياء مثل هذه؟
    Ve böylece aralarındaki büyük şakayı paylaşan insanlardan oluşmuş bir topluluk oluştu ve bunun hakkında konuşmaya ve bununla birşeyler yapmaya başladılar. TED وبالتالي تشكل هذا المجتمع من الناس الذين تشاركوا هذه المزحة الكبيرة وبدأوا يتحدثون عنها ويقومون بأشياء بناءً عليها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد