Artık hiç gelmeyecek olan hastaları beklemek yerine biz hastalara gidebiliyoruz. | TED | نحن الآن نذهب إلى المريض بدل انتظار قدومه الذي لا يحدث. |
EV: Dünden beri 5 pounds (~2.26kg) aldın çikolata yerine elma al. | TED | صوت الكتروني: لقد زدت 5 أرطال منذ الأمس، خذي تفاحة بدل الشوكولاتة. |
- Tamam, Brandon, üstünü değiştir. Babanı bekletme. - Peki! | Open Subtitles | هيا بدل ملابسك يا براندون لا تترك أبيك ينتظر |
Beş yıl içinde Doug etrafındaki şeyleri değiştirdi. | TED | وفي غضون خمس سنوات، كان دوغ قد بدل الأحوال. |
Arkadaşça oynarlarken iş ciddiye binmiş ve Bay Yeşil Boya cephanesini, gerçeğiyle değiştirmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما ألعابهم الودية تحولت إلى أمور جادة لكن سيد الطلاء الأخضر بدل ذخيرته بالشيء الحقيقي لكن أين ذهب بعدها ؟ |
Benimle yer değiş, Ned. Cepheden görmek istiyorum. | Open Subtitles | بدل مكانك معى , نيد اريد التصويب بالمواجهه |
Ama başkent bunları yutmamıza izin vermez. Dört kazananı, hiç kazanana tercih ederler. | Open Subtitles | لكن العاصمة لن تتركنا نبتلعهم إنهم يفضلون أربعة فائزين بدل من لا أحد |
Bunun kendisi bir şifalanma eylemidir: duyulmak, görülmek, kınanmak yerine merhamet verilmesi. | TED | هذا بحد ذاته عامل للشفاء: سماعهن، رؤيتهن، أن نشفق عليهن بدل إدانتهن، |
Böylece tekne üreticileri, dikiş yerine demir çivileri kullanmaya başladılar. | TED | لذا شرع بنّاؤو السّفن في استخدام مسامير حديدية بدل الحياكة. |
Sadece 6 haftada oluyor bu. 11 ay yerine 6 haftaları var, | TED | لا يستغرق ذلك سوى ست أسابيع. بدل 11 شهراً يحتاجون ست أسابيع، |
Bu uyduruk ceza yerine, Onu yıllarca kamplarda süründürecek büyük bir suç bulabilirsin. | Open Subtitles | بدل تلك التهمة الضئيلة، ألصق به تهمة كبيرة تهمة تعيده إلى المعسكر لأعوام. |
Diğer insaların siparişlerini değiştir ve bana ihtiyacım olanı ver. | Open Subtitles | فقط بدل طلبى مع الطلبات الاخرى وأعطنى ما أحتاج |
Eğer Bay Danson tamam derse, o zaman değiştir. | Open Subtitles | إذا السيد دانسن قال : لا بأس لا بأس , بدل |
Clancy'ninkiyle değiştir. Karıştırdığını söylersin. Olur arada. | Open Subtitles | بدل تذكرتى الرجلين الطبية و قل أنه حدث خلط |
Veya öyleydi. Kariyer değiştirdi ve fizikçi oldu. | Open Subtitles | أو كانت لديه , لقد بدل العمل . ليصبح عالماً فيزيائياً |
Belki birisi ilaçlarını değiştirdi. Saatli bomba gibi olurdu. | Open Subtitles | ربّما بدل أحد ما دوائه، سيكون قنبلةً موقوته |
Her tarafta kanlı keçi kafaları olduğu yetmezmiş gibi... katil kurbanların bedenlerinin parçalarının yerlerini değiştirmiş. | Open Subtitles | ليس فقط رؤوس المعز الدموية موجودة بكل المكان، لكنه بدل أجزاء الجثتين مع بعض! |
değiş onunla. Vurulursa 10 bini alırsın. | Open Subtitles | بدل معه لتحصل على 10 آلاف دولار |
Ben iklim çöküşü yerine iklim krizini tercih ediyorum, fakat yine de markalamada uzman olan sizlerin yardımınıza ihtiyacım var. | TED | تعجبني أزمة المناخ بدل انهيار المناخ، لكن مجددا، هؤلاء منكم الذين يجيدون تصميم العلامات التجارية، أحتاج الى مساعدتكم في هذا. |
Çünkü orta okulda keşfettiğim kendi dilim yerime ingilizce yazdım. | Open Subtitles | لأني كتبت بالإنجليزية بدل لغتي السرية التي إخترعتها في الإعدادية. |
Bu nedenle kayıt için mücadele ediyorsun bu boktan dükkanda, daimi bir iş yerinde çalışmak yerine.. | Open Subtitles | لهذا السبب وضعت مٌحاسب في متجر محلّي بدل ان تعمل في وظيفة ثابته |
Dışarı çıkıp kıyafetlerinizi değiştirip gelin, size gösterecek bir şeyim var. | Open Subtitles | ,أذهب و بدل ملابسك في الخارج عندي شيء يجب أن تراه |
Etrafta siyah takım elbiseli adamlar göremiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أرى أي رجال يرتدون بدل سوداء في أي مكان |
Evet ama sen hepsinin takım elbise giydiğini söyledin | Open Subtitles | نعم، و لكنك قلت انهم كلهم كانوا يرتدون بدل و ربطات عنق |