Çok çabuk kıyafet değiştirdin Leslie. Keşke nasıl yapılacağını Dorothy'ye de öğretsen. | Open Subtitles | لقد استعديت بسرعة يا ليزلى, يجب ان تُعلّمى دورثى كيف تفعل هذا |
Ama bu çok çabuk karıştırıyor ve sarısını da ayırıyor! | Open Subtitles | و لكن هذا يضرب بسرعة جدا كما أنه يفصل أيضا |
- çabuk, bir balon al. - Evet. Nice kahrolası yıllara. | Open Subtitles | ـ بسرعة ، أحضر البالونات ـ صحيح ، عيد ميلاد سعيد |
Ağ ağacın üzerine düşünce hemen oraya gitmeye ve maymunları yakalamaya hazırlanın. | Open Subtitles | عندما تحيط الشبكة بالشجرة تقدّموا بسرعة. وأمسكوا تلك القرود قبل أن تهرب. |
Arkadaşım bu işin altından kalkıp kalkamayacağını hemen öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | صديقى يريد أن يعرف بسرعة إن كنت تستطيع حل مشكلته |
Bir saat içinde herkes uyanır, Bu yüzden Acele etmeliyiz. | Open Subtitles | ستستيقظ المدينة كلها في غضون ساعة لذا علينا التحرك بسرعة |
Bu kadar çabuk kaçma. Bu fırsat bir daha elime geçmez. | Open Subtitles | لا تتركي هذا بسرعة انها فرصة تأتي مرة واحدة في العمر |
- çabuk yapmalıyız. - Ben payıma düşeni yaptım umarım. | Open Subtitles | يجب أن نجعله بسرعة انني بالأحرى اتمنى أن اعمل قليلا |
Eğer ondan bir an önce kurtulmak istiyorsa, onu çabuk almalı. | Open Subtitles | اذا كان يجب أن يتخلص منهم بسرعة فيجب أن يقبل السعر |
Hayat ne kadar çabuk geçiyor ve hepsi bir hiç için.Garip. | Open Subtitles | كيف تمرّ الحياة بسرعة , و كلها للاشيء , شيء غريب. |
çabuk. 12. kattan düşmeye karşı koyabilen insanın üç kemiğinin adı... | Open Subtitles | بسرعة سمي 3 عظام بشرية يمكنها الصمود من سقوط 12 طابق |
Bu resim her zaman daha iyidir. İnsanlara çabuk ulaşabilirsin. | Open Subtitles | الصورة تكون دائماً أفضل يجب أن تصل لقلوب الناس بسرعة |
Telsizin yanında değildi ve bizim çabuk hareket etmemiz gerekti. | Open Subtitles | أنت أغلقت اللاسلكي . و كان لابد أن نتصرف بسرعة |
Bu işe yarar. Yaramak zorunda. hemen gözyaşı dökmeye başladım. | Open Subtitles | سيفلح ذلك، لا بد أن يفلح، ذرفت بعض الدموع بسرعة |
hemen bana mutfak lavabosunun altından ilk yardım çantasını getir. | Open Subtitles | اذهب وأحضر لي عدة الأسعافات الأولية تحت حوض المطبخ، بسرعة |
İlk defa bu kadar uzun sürüyordu normalde hemen sıkılırım. | Open Subtitles | هذه اول مرة اقضي المزيد من الوقت لانني اسأم بسرعة |
Bu yüzden deliller yok olmadan önce... soruşturmamıza hemen başlamalıyız. | Open Subtitles | لهذا يجب أن نبدأ تحقيقاتنا بسرعة قبل أن تختفي الأدلة |
Audrey, ben Jerry Langford. Bert Thomas'ı bağla ve Acele et. | Open Subtitles | أودرى , معك جيرى لانجفورد أحضرى بيرت توماس على الهاتف بسرعة |
Efendim, sanırım sorunun ne olduğunu biliyoruz. Acele hareket etmeliyiz. | Open Subtitles | سيدي أعتقد أني عرفت ما المشكلة يجب أن نتصرف بسرعة |
Seninle dalga geçtiğimi biliyorsun, ama biraz çabuk ol, zaman ilerliyor. | Open Subtitles | تعرفين انني اداعبك لكن هيا اسرعي بالامر الوقت يمر بسرعة اتفقنا؟ |
Bunun bu kadar hızlı olmasının nedeni mobil işbirliği nedeniyledir. | TED | السبب أنه يحدث بسرعة جداً هو بسبب التعاون بتقنيات الموبايل. |
İzleyin. Kaynağını bulun ve çabuk olun. Gaz seviyesi nedir? | Open Subtitles | تعقبيها، جدي من أين تأتي و بسرعة مستوى الغاز ؟ |
Seni benzinliğe götürürüm, Hadi. Maç birkaç saate kadar başlıyor. | Open Subtitles | حسنأ هيا بسرعة فلم يتبق لنا الا ساعتين و سنتاخر |
bunun sebebi tarihsel kayıtların büyük bir hızla dijital ortama geçiyor olması. | TED | والسبب في ذلك هو أن السجل التاريخي يتم تحويله رقمياً بسرعة كبيرة. |
Biraz aklınız varsa, bir an önce evimden toz olursunuz. | Open Subtitles | لذا ان كان لديك أى عقل فلتخرج من منزلى بسرعة |
Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor ve halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. | TED | ومع ذلك هذا الطبل نفسه يختفي بسرعة جدًا من المشهد الموسيقي ومن الأسلوب التقليدي أنه يخسر شعبيته بسرعة جدًا بين الناس |
Biz içeri girer girmez, onu gazeteciler gelmeden çabucak dışarı çıkart. | Open Subtitles | حالما نصبح في الداخل أخرجه من هناك بسرعة قبل وصول الصحافيين |
James Clark Maxwell ışığın sadece tek hızda hareket ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن جايمس كلارك ماكسويل قال ان الضوء يتحرك بسرعة واحدرة فقط |
Kabarcık sonradan ışık hızında yayılır, tüm uzayı doldurur ve Higgs alanını bildiğimiz halden yeni bir hale dönüştürür. | TED | بعد ذلك ستتمدد الفقاعة بسرعة الضوء, محتلة الفضاء كله, و محولة مجال هيقز من الحالة المعروفة الى الحالة الجديدة. |
Hayır, hazır olmamız gerekiyor, paramızın olması gerekiyor, bilginin ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor, ve yıldırım hızıyla hareket etmek zorundayız. | Open Subtitles | كلاّ، يجب أن نكون جاهزين ، ويجب أن نُعدّ النقود ويجب أن نعرف ما تعنيه تلك المعلومة ويجب أن نتحرّك بسرعة |
Şimdi size gösterdiğim tüm bu salgınlar, şu anda kontrol altındalar ve görünen o ki; çok çok kısa sürede sonlanacaklar. | TED | حسنا ، كل هذه الأزمات التي عرضتها لكم هي تحت نطاق السيطرة حاليا و يبدو الوضع و كأنهم سوف يتوقفون بسرعة |