Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup, insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle geldiğine inanıyorlardı. | TED | أعتقد الناس أن الإبداع كان روحاً إلهية مصاحبة جاءت إلى البشر من مصدر بعيد وغير معروف، لأسباب بعيدة وغير معروفة. |
Bu, şeytani yöneticiler tarafından uzak bir gezegenden nasıl getirildiklerini anlatıyor. | Open Subtitles | يقول بأنهم جلبوا هنا من كوكب بعيد من قبل الحكام الشريرين |
İnsanlar uzun zamandır medyayı seks hakkında konuşmak için kullanıyor. | TED | يستخدم الناس وسائل الإعلام ليتحدثوا عن الجنس منذ زمن بعيد. |
Neden kızlar seni uzun süre önce kapmamış anlamadım. Ben de anlamadım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا لم يرتبط بك بعض البنات منذ عهد بعيد |
Bir doğum günü kutlamasına bile askeri düzen içinde davranır. | Open Subtitles | انه يتعامل مع الامر العسكرى و كأنه تهنئة بعيد ميلاد |
Gelecek ay 10. yaş gününü kutlayacak olan çocuk, annesinin gözetiminde. | Open Subtitles | الولد، الذي يحتفل بعيد ميلاده العاشر الشهر القادم، تحت عناية أمّه. |
Bu kolluklar çok uzak bir gezegende kalıntılar arasında bulundu. | Open Subtitles | هذه عصابات اذرع وجدت بين خرائب قديمة على كوكب بعيد |
O saf bembeyaz manzarada yabancı, uzak bir dünyada gibi hissedersin. | Open Subtitles | في ذلك المنظر الابيض الصافي تشعر وكأنك في عالم غريب بعيد |
Haritada çok uzak görünmüyor ama her şey ölçeğe bağlı aslında. | Open Subtitles | اعلم انه لا يبدو بعيد على الخريطة لكنه يعتمد على المقاييس |
25 yaşına geldiğinde de, çocukluğun uzak bir hayalden başka bir şey olmayacak. | Open Subtitles | وبمرور الوقت أصبحت فى الخامسة والعشرين طفولتك لن تصبح أكثر من حلم بعيد |
Bu o tip şeyleri yapabileceği bir yerden oldukça uzak. | Open Subtitles | ذلك طريق طويل بعيد من سحب هذه الانواع من الاطراف |
Madem ki senin ikinci dereceden kuzenisin neden benden uzak durmuyorsun? | Open Subtitles | وبما أنك ابن عمي من بعيد لما لا تبقى بعيداً عني |
Benimle konuşmak için bu kadar uzun yol geldiğinize göre haydi, konuşalım. | Open Subtitles | و بما أنّكِ قدمتِ من مكانٍ بعيد لتتحدّثي معي، لنتحدّثْ، بكُلّ السُبُل. |
O kapıyı ona uzun zaman önce kapattık. Artık yalnız. | Open Subtitles | لقد أغلقنا هذا الباب أمامه من زمن بعيد إنه وحده |
Eğer beni gerçekten öldürmek istiyorsan bunu uzun zaman önce yapmalıydın. | Open Subtitles | إذا كنت حقاً تريد قتلي ، لكنت فعلتها منذ زمن بعيد |
İşte Kızılderililer, bize Şükran günü nasıl kutlanırı öğretenler selam veriyor. | Open Subtitles | وهذه عربة تحيي الامريكيين الأصليين الذي علمونا كيف نحتفل بعيد الشكر |
Seksi doğum günü mü yoksa canlanan mankeni mi yaptı? | Open Subtitles | هل قامت بعيد الميلاد المثير أم الفقمة التي تعود للحياة؟ |
Olabilecek en şatafatlı doğum gününü düzenleyeceğim, sen de davetlisin. | Open Subtitles | وسأقوم بالتنظيم النهائي للأحتفال بعيد ميلاد فخم وأنت المدعو له |
İklim dediğimizde soyut, çok çok uzaklarda olan bir iklimden bahsetmiyoruz. | TED | المناخ ليس حقاً حول المناخ المجرد والبعيد بعيد، بعيد جداً منا. |
Evine kadar gelip doğum gününde sana... ..mutlu yıllar dilemek istiyorum. | Open Subtitles | سوف آتي إلى منزلك لأقدم التهاني00 بعيد ميلادك لقد شرفتني بالدعوة |
Yukarı ve uzağa gitme hissi verir, ama yine de aşağı inecek olsanız nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz. | TED | إنه يمتلك ذلك الحس بالصعود إلى بعيد ومع ذلك لا تفكر مطلقاً بكيفية ترحلك إذا كنت تحديداً تذهب إلى الأسفل |
Birdenbire adamın biri çok uzaklardan geliyor ve suyun üzerinde gidiyor. | TED | وفجأة يأتي شخص من مكان بعيد فيقف على الماء ويركب متنه. |
Ben Gerry'i uzaklara götürdüğüm için bana çok kızdığınızı düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أعتقدت فقط أنك غاضبه مني لانني أخذت جيري بعيد |
Her bir heykelin üzerinde onlardan ne kadar uzakta olduğunuzu yakalayan sensörler var. | TED | وهناك أجهزة استشعار مثبتة على رأس كل منحوتة تلتقط كم أنت بعيد عنهم. |
Siz de bu psikopatın benim kulüplerimin ve sokaklarımın dışında olduğundan emin olmalısınız. | Open Subtitles | لذلك يجب أن تتأكدي أن هذا المعتوه خارج ملهاي و بعيد عن شوارعي |
Ama doğum günümü kutlamak için hepimizi öğle yemeğine götürecekmiş. | Open Subtitles | ولكنه يريد أن يأخذنا جميعاً الى الغذاء للاحتفال بعيد ميلادي |
Seni neden düşünüp durduğumu bilmiyorum ama ideal kadın tipimden dağlar kadar uzaktasın. | Open Subtitles | لاأعلم لماذا أستمر في التفكير بك لكن, انت بعيد جدا عن نوعي المفضل |
Jenny, müthiş bir hayalgücün var ama bazen çok ileri gidiyorsun. | Open Subtitles | جيني، يسرني أن عندك خيال رائع لكن أحيانا يحملك بعيد جدا |
Farklı bir açıdan ya da çok uzaktan bakarsan belki. | Open Subtitles | لرُبّما نظرتِ إليه من زاوية مختلفة أو من مكان بعيد |