Bu uygunsuz gerçek şu ki Yeterince hızlı bir ilerleme kaydedemiyoruz. | TED | الحقيقة المخجلة هي اننا لا نصنع تقدم سريع بما فيه الكفاية |
Önce Yeterince kötü muamele görüp, acı çekme profesörü olman gerekir. | Open Subtitles | تصبح مرفوساً لمدة طويلة بما فيه الكفاية، حتى تكون أستاذة الألم |
Buna ben de dahilim, sen de dahilsin. Hatta Carlos bile dahil! | Open Subtitles | بما فيه ، أنا، بما فيه ، أنت بما فيه ، كارلوس |
Burada onlar için bile şehirsel olarak bir zenginlik yok. | TED | انها ليست غنية بما فيه الكفاية للمدنيين للذهاب الى هناك. |
Gerçi sen onu tanıyorsundur, sen onu Yeteri kadar tanıyorsun! | Open Subtitles | لا بد أن تعرف انت تعرفها جيدا بما فيه الكفاية |
Eğitim oldukça basitti fakat çok önemli bir şeyi kaçırıyordum. | TED | كان التوجيه بسيطاً بما فيه الكفاية ولكنني كنت أفتقدُ شيئاً مهماً حقاً. |
Ne onun ne de bir başkası için Yeterince iyi olmayacağım. | Open Subtitles | لم أكن جيداً بما فيه الكفاية معها أو مع أي أحد |
Pek adil değil. Bu Gayet iyi bir tekne. | Open Subtitles | هذا ليس عادلاً بما فيه الكفاية, إنه حقاً قارب رائـع |
Her duygusal ve motivasyonel sistemde başımıza gelebilecek bir durum, buna seks dâhil. | TED | يحدثُ هذا في كل نظام عاطفي وتحفيزي لدينا، بما فيه الجنس. |
Bu kadar kolay kaçmana izin verecek kadar aptal mı sandın bizi? | Open Subtitles | أنت لا تعتقد أننا أغبياء بما فيه الكفاية لتركك تهرب بهذه السهولة؟ |
"bak, Radha. bir ev yaptım" Gopal için de Yeterince büyük. | Open Subtitles | إنظرى يا رادها بنيت بيت كبير بما فيه الكفاية لجوبال أيضا |
Yeterince çalıştı. Ayrıca o yaşlı ve sahip olduğum yegâne şey. | Open Subtitles | لقد استخدم بما فيه الكفاية إنه عجوز، إنه كل ما أملك |
- Yeterince zenginim. Ben sadece kendi tersanemi istiyorum. Küçük kaygan şeyler. | Open Subtitles | انا ثري بما فيه الكفايه انا فقط اريد ان اتحكم في سفني |
Bazen seni hiç Yeterince sevememişim gibi geliyor... ya da çocukları. | Open Subtitles | أحيانا أشعر وكأنني لم أحبك أبدا أو الأطفال بما فيه الكفاية |
Buna öpücük de dahil ama kavgamızın bizden çok babamla ilgili olduğu belli. | Open Subtitles | ,بما فيه تلك القٌبلة ولكن أظن بأن مشكلتنا تتعلق بـ أبي أكثر منا |
Teorik olarak, bunları yeterli olarak programlayabilirseniz, Yeteri kadar ilginç şeyler yapabilirsiniz karmaşık yapılar da dahil olmak üzere. | TED | نظريا، إن قمت ببرمجة تلك بما فيه الكفاية، يجب أن تكون قادرا على القيام بأمور مثيرة للإهتمام وإنشاء بنية معقدة. |
Elimizdekilere karşı hiç minnettar değiliz onları kaybetmeyi bile düşünemezken üstelik. | Open Subtitles | نحن لا نهتم بما فيه الكفاية لما نمتلك، وما نكره خسارته |
Yanılıyorsam söyleyin Ajan Bristow ama daha dün Sloane'u yakalamak için Yeteri kadar uğraşmadığımızı söyleyen siz değil miydiniz? | Open Subtitles | صحّحني إن كنت على خطأ، لكن أمس أنت كنت تقف هنا المشتكي ذلك نحن لا نعمل بما فيه الكفاية. |
Sekiz yıldır Denny berberim olduğu için oldukça şanslıyım. | TED | كنت محظوطاً بما فيه الكفاية ليكون ديني حلاقي لمدة ثماني سنوات الأخيرة. |
Dr. Masters'ın, insanları seks konusunda eğitmek için ilk olarak size gelmesi onun ne kadar zeki olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الدكتور ماسترز ذكي بما فيه الكفاية إذا رأى المساعدة في تثقيف الناس حول الجنس، فإنّه يجب أنْ يقصدكن أولاً. |
Gayet güzel oyalanıyor gibiydin | Open Subtitles | حَسناً، بَدوتَ مثل كَانَ عِنْدَكَ بما فيه الكفاية أَنْ تُؤكّدَ مَع، |
İşte burada gördüğünüz her şey 3B ile basılmış durumda, Amsterdam moda gösterisindeki bu ayakkabılar da dâhil. | TED | كل ما ترونه هنا قد طبع بأبعاد ثلاثة، بما فيه هذه الأحذية من عرض أزياء أمستردام. |
Meyvenin içindeki lifler vücuduma durması gerektiğini, Bu kadar yemenin yeterli olduğunu söyleyecektir. | Open Subtitles | الألياف التي بالتفاحه ستُعلم جسمي بالتوقف عن الاكل لقد تناولت بما فيه الكفايه |
Ona asla söylemeyeceksin, çünkü onu kaybedeceğini çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت لَنْ تُخبرَيه، لأنك تَعْرفُين إنك ستَفْقدُيه بما فيه الكفاية |
Az önce kan verdi, ama yüzüne hücum edecek kadar daha varmış. | Open Subtitles | هي تبرعت بالدم وهي ما زالَتْ لديها بما فيه الكفاية ليحمر وجهِها. |
Pekâlâ. Sizi çok bilmiş kuşlar. Bu kadarı yeter. | Open Subtitles | حسناً ، أنتم طيور حكيمة هذا تمادى بما فيه الكفاية |
Yakınlarda olacak kadar şanssız her türlü gezegenin felâketi olacak kadar fazla. | Open Subtitles | إشعاعات كافية للتأثير على أي كوكب تعيس الحظ بما فيه الكفاية ليقترب |
- Çünkü seninle yaşıyoruz ve bu yüzden bunlara, kendin için neyin iyi olduğunu anlayana kadar ya da ben ölene kadar el koyuyorum. | Open Subtitles | -لأننا نعيش معك، لهذا السبب .. سأحتفظ بهذه إلى أن إمّا تصبحين.. ناضجة بما فيه الكفاية لتدركي مصلحتك |