Onun yerine, gelecekteki hastalıkları takip eden karmaşık sensörler olarak işlev görürler. | TED | بل تعمل بمثابة أجهزة استشعار متطورة تقوم برصد مواقع المرض المحتملة مستقبلًا. |
Dünya üzerindeki yaşamı, uzaylı avcısının el kitabı olarak kullanabiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا استخدام الحياة على الأرض بمثابة كتيب ارشادي لاصطياد الفضائيين |
Baba gibiydi. Yaptığım işle ilgili herşeyi bana o öğretti. | Open Subtitles | كان لي بمثابة والدي، علّمني كل شيء أعرفه فيما أمارسه |
Damarlarıma girdiği anda sanki Tanrı tüm vücudumu doldurmuş gibiydi. | Open Subtitles | لحظة دخولها لشراييني كانت بمثابة قوة إلهية استحوذت على جسدي |
Her küçük top, 5000 derecelik bir güneş parçası gibidir. Yani... | Open Subtitles | و كل كرة منهم تعتبر بمثابة شمس صغير درجة حرارتها 5000 |
Bu yüzden burada oturmak benim için en güzel randevu. | Open Subtitles | لهذا السبب جلوسي معك هنا بمثابة الموعد الأكثر رومانسية أتصوّره |
Likörle karışıp beni dengede tutan panzehir gibisin. | Open Subtitles | أنتِ بمثابة الدواء الذي يُخلط بالكحول ويبقيني في حالة توازن |
Çağırma işlemi için aracı olarak bir Hizmetkâr'ın kalıntısının da gerekli olduğu yazıyor. | Open Subtitles | كما كُتب هنا أنه يتطلب وجود أثر من الخدم ليكون بمثابة مفعّل لاستدعائهم |
İnsanları aç bırakmak, parazit olarak görülen yeni insanlara karşı silah gibi. | Open Subtitles | انت تملك سلاحاً عندما تجوّع الشعب الشعب الجديد هو بمثابة نبات للتجارب |
Acı, yıldırıcı bir etken olarak kullanabilir mi bilmemiz gerek. | Open Subtitles | نحن بحاجة لمعرفة إن كان بإمكاننا إستخدام الألم بمثابة رادع |
Pekâlâ, bakın, anlamanız lazım, tüm bunlar kötü bir rüya gibiydi. | Open Subtitles | عليك أن تفهم أن كل شيء حدث كان بمثابة حلم سيء |
bizim de babamız gibiydi. Hepimiz babamızı kaybetmiş kadar olduk. | Open Subtitles | لقد كان بمثابة أب لنا أيضاً لذا كلنا فقدنا أباً |
Yatılı okul cennet gibiydi ama bir yandan da zordu. | TED | كانت المدرسة الداخلية بمثابة جنة، ولكنها كانت شاقة كذلك. |
Doğru boyut ve şekildeki bir molekül kilide sokulan anahtar gibidir ve kilide uyduğunda, bir hastalığın kimyasına müdahale edebilir. | TED | إن جزيء ذو الحجم والشكل صحيح، بمثابة مفتاح في قفل، وعندما يتناسب، فإنه يتداخل مع كيمياء المرض. |
Bu yeni bir ürün gibidir; Yeni bir yardımcı. | TED | إنها بمثابة سلعة جديدة، هذه أداة جديدة. |
Ben Boulogne'dayken, Kraliçe Catherine, Vekil görevini üstlenecek ve benim yerime yönetecek. | Open Subtitles | وبينما أنا في بولوني, الملكة كاثرين ستكون بمثابة ريجنت والآمرة بدلا عني |
Bütün bedenimi etkisi altına alıp, beni sarsan sanki bir elektrik akımı hissettim. | Open Subtitles | وقال إنه يرى أن تيار كهربائي مثل صدمة، بمثابة صدمة من خلال جسدي. |
Seni hissedebiliyorum. Sen benim için aile gibisin. | Open Subtitles | فأنت بمثابة عائلتي بالنسبة لي فأنت تخصينني |
Hapishanede, yakınlaşmaya izin verilmediği için bu bizim gerdek gecemiz sayılır. | Open Subtitles | ،بما أن السجن لم يسمح بالزيارات الزوجية فهذه بمثابة ليلة زفافنا |
O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi. | TED | ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم. |
John ile tanışmak büyük mutluluğun keşfi ve büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi. | TED | كان لقائي بجون بمثابة إكتشاف قمة السعادة وأيضا القضاء على التعاسة الكبرى، |
Ama benimki gibi bir bölgede büyürseniz pozitif ayrımcılık sizin gibi insanları engellemek için bir araçtır | TED | لكنكم إذا ترعرعتم في منطقة مثل هذه، فسترون أن التمييز الإيجابي هو بمثابة أداة لإبقاء الناس كما كنتم سابقًا. |
Geri vermek çaldığımı kabul etmek olur. Yabancı bir ülkedesin. | Open Subtitles | بيجي أعاطني الطوق و لو أعدته سيكون بمثابة إعتراف بسرقته |
bizim Seattle'daki tesisimiz dünyanın her yerinde yapılması için bir model olabilir. | TED | منشأتنا في سياتل ستكون بمثابة نموذج لهذه الأمكنة في جميع أنحاء العالم. |
Kutuyu her açtığınızda çalacak şarkı size mesaj vermiş olacak. | Open Subtitles | فى كل مرة تفتحينه فإن الأغنية تعتبر بمثابة رسالة لك |
Bir çeşit onun projesi gibiydin. Tahminim bunda başarısız oldu. | Open Subtitles | أنت له بمثابة مشروع و اعتقد أنه فشل فى ذلك |