ويكيبيديا

    "به" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • onu
        
    • ona
        
    • onunla
        
    • var
        
    • bir
        
    • onun
        
    • bunu
        
    • için
        
    • de
        
    • ne
        
    • ondan
        
    • gereken
        
    • da
        
    •   
    • olarak
        
    Sonraki birkaç yıl içinde hypertext camiası da onu farketmedi. TED وفي السنتين اللاحقتين، لم يعترف به مجتمع النص الفائق أيضا.
    Bu yaklaşımın dagitim merkezinin içinde etkin olarak yaptığı şey onu büyük ölçüde eşzamanlı işleyen bir motora çeviriyordu. TED ولكن إن ما تقوم به هذه الطريقة بفاعلية داخل العاصمة هو تحويلها إلى محرك معالجة موازٍ ذو نطاق واسع.
    Babasını hiç tanıyamamıştı, çünkü babası annesi ona hamile iken çekip gitmişti. TED لم يتعرف على والده ابدًا لأنه تركهم عندما كانت والدته حاملاً به
    Savaşın içerisindeki şartların bir kurbanıydı, zamanın acımasız şartları ona hücum etmişti. TED ضحية ظروف حبسته في الحرب، اصطدمت به بكل قسوة ظروف الزمن القاسية.
    onunla örnek olarak yaptığım, sayı sıralaması yapmak istiyorum diyelim. TED ولنقل أنني أريد ترتيب الأرقام، كمثالٍ بسيط قمت به معه.
    Bu yüzden bir proje var, boru hatları ile Ölü Deniz'i kurtarmak, TED ومن الواضح أن البحر الميت أوطأ بكثير من المحيطات والبحار المحيطة به.
    Bu ebeveynelerinin ya da öğretmenlerinin onlara söylediği bir şey değil. TED إنه ليس الأمر الذي يخبرهم به والديهم، أو يخبرهم به مدرسيهم.
    en ilginç şeylerden birisi bir soruya karşılık olarak verilen bir cevaptan gelmedi onun yerine basit bir misafirperverlik jestinden geldi. TED وواحدة من اكثر الامور اثارة للاهتمام لم تأتي من الاختبار نفسه بل جاءت من تصرف بسيط كنا نقوم به لنرحب بالمتطوعين
    Bu Manuru. Babası öldüğünde, amcası kendisiyle birlikte çalışmak üzere onu sattı. TED هذا مانورو. عندما توفي والده، تاجر به عمه ليعمل معه في المناجم.
    Eğer en yakınınızdaki kapıyı söküp onu yakalamak için daha geniş alan sağlasanız bile, onu yine de kurtaramayacaksınız. TED حتى لو انتزعت اقرب باب لكي توفر مساحة أكبر لالتقاطها به ستبقى غير قادر على انقاذها على اي حال
    Bunun dışında anneme, onu meşgul etmesi için bir proje verdim. TED وأعطيت أمي أيضًا مشروعًا تعمل عليه حتى تنشغل فيه وتفكر به.
    onu aradım ve dedim ki, “Dinle, bir yarış koştum ve kazandım ve TED لقد اتصلت به وقلت له: اسمعني، لقد ركضت في اول سباقاتي وفزت و..
    Kral geri çekilmeye çalışıyor ama düşman süvari onu arkadan kuşatır. TED يحاول الملك التراجع، لكن سلاح فرسان العدو يحيط به من الخلف.
    Başa geçtiği gün sadece bir şey yapması için ona meydan okundu. TED وفي اليوم الذي تقلدت به المنصب تم تحديها: في القيام بشيء واحد.
    Geminin doktoru ona bir göz atana kadar onu bağlayalım. Open Subtitles أنا يجب أن أربط هذا حتى يعتني طبيب السفينة به.
    Yine de ona karşı yakınlık duymadan edemezdiniz, çok yakışıklı biriydi. Open Subtitles لا يمكنك التوقف عن الإعجاب به لقد كان حسن المظهر للغاية
    Hayır, bunun tek sebebi Efendisinin ona şüphe duyup kendi ölümünü aramasıydı. Open Subtitles لا، لم يكن ذلك إلا لأن حضرته شك به ورأى فيه موته
    Hayatındaki onca şey içinde en çok onunla gurur duyuyordu. Open Subtitles كان فخورا به اكثر من أي شيء فى حياته كلها
    Bence burada sizin düşündüğünüzü umduğum bariz bir soru var. TED أتمنى أنكم تفكرون به لماذا يجب علينا القيام بهذا العمل؟
    Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. TED ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به
    Bu, tam da onun yapmasını umduğun türden bir şey. Open Subtitles اتعلم, ان هذا هو الشئ الذى تتوقعها ان تقوم به
    Bu listeye baktığımda -- benim için yaşayanların Zebur'u gibiydi -- farkına vardım ki, bunu kızlarımız için yapmış olsakta, biz de beraberinde çok değişmiştik. TED وكما انظر اليه اليوم .. انه يبدو كما لو انه ترنيمة عيش لقد ادركت .. ان ما كنت اقوم به لبناتي قد غيرني انا ايضاً
    Bilge doktorlar ve gelişmiş tıptı ve cerrahlardı, elleriyle ne yapması gerektiğini bilen. TED كان حكمة الأطباء والطب المتقدم والجراحين الذين يعرفون ما يجب القيام به بأيديهم.
    - onun adına seviniyorum, Charlotte. - ondan çok hoşlanmışa benziyor. Open Subtitles ـ أنا سعيدة للغاية من أجلها ياشارلوت ـ تبدو سعيدة به
    Tek yapmanız gereken misyonu programlamaktır, insansız hava aracına nereye uçacağını söylemek için. TED كل ما عليك القيام به تحديد مسار الرحلة أن تقول للطائرة أين تطير.
    Sonuç olarak, konuşmamı başlattığım soru, sizce hangisiyle yüzleşmek daha zor, baskıcı hükümetler mi yoksa baskıcı toplumlar ? TED لذا فالسؤال الذي بدأت به حديثي هذا، من برأيكم تعتقدون أنه الأصعب في المجابهة، الحكومات القمعية أم المجتمعات القمعية؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد