Beş günümüz kaldı ve iddiayı kaybetmeyeceğim. Şimdi benden sonra tekrarla. | Open Subtitles | تبقى لدينا خمسة ايام فقط،وانا لن اخسر الرهان الان كرري ورائي |
Zamanım...tükenmiş durumda. Şansımı kaybettim. Ve şimdi sadece 2 yumurtam kaldı. | Open Subtitles | ليس لديّ الوقت , لقد فوّت فرصتي والآن تبقى لدي بويضتان |
Bu sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. | TED | هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام. |
Bu durum hoşuma bile gitti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi. | Open Subtitles | وعجبنى ذلك.أعتقد أنه شىء جيد . أن تبقى صامت لفترة من الوقت |
Şimdi annenin yasını tut. Ondan sonra da burada kal. | Open Subtitles | الآن من الأفضل أن تقوم بشعائر الشرادا ثم تبقى هنا |
Belki burada kalıp cenaze için dinlensen daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما كان من الأفضل أن تبقى بالمنزل وتستعد لحضور الجنازة |
Evlendikten sonra onu tımarhaneye koyacağım ve hep orada kalacak. | Open Subtitles | بعد أن نتزوج سأضعها في مستشفى المجانين وهناك سوف تبقى |
Her şeyi öldürebilen bir silah. Sadece 4 kurşun kaldı. | Open Subtitles | هذا المسدس يمكنه قتل أيّ شئ و تبقى 4 رصاصات |
Şu anda uyuyor ve... Onyedi dakikası kaldı. Mesaisine yetişmeyi seviyor. | Open Subtitles | إنها نائمة لسبعة عشر دقيقة أخرى تحب أن تبقى وفقاً للجدول |
İnsanlar çok etkilendi. Geriye tek Gustav ile tanışmaları kaldı. | Open Subtitles | الناس متحمسون جداً , كل ما تبقى هو مقابله جوستاف |
KızıI Haç'ın bir daha gelene dek elimizde kalan son çayı. | Open Subtitles | أخر ما تبقى من الشاى حتى يعبر الصليب الأحمر مرة آخرى |
Ama geçmişimizden kalan nadir şeyleri yoketmek de suç olur. | Open Subtitles | لكنها ستكون جريمه اذا قمنا بتحطيم ما تبقى من ماضينا |
Yılın geri kalan tüm bölümünde, orada yazılı nesneyi sanata dönüştüreceksiniz. | Open Subtitles | ستمضون ما تبقى مِن السنة. في تحويل ذلك الشيء إلى فن. |
Ortağım olarak kalmak istiyorsan, sana bir çift lafım olacak. | Open Subtitles | إذن لو أنك تريد ان تبقى شريكي عندي كلمتان لك |
İstediğin kadar kal, mezun olman yıllarca sürse bile umurumda değil. | Open Subtitles | أنت وغد . يمكن أن تبقى لفترة طويلة إلى أن تتخرج |
Bugün de kalıp benim konuğum olarak ava katılırsanız gurur duyarım. | Open Subtitles | سيعتبر شرف لى ان تبقى اليوم وتكونى ضيفتى فى رحلة الصيد |
Evlendikten sonra onu tımarhaneye göndereceğim ve hep orda kalacak. | Open Subtitles | بعد أن نتزوج سأضعها في مستشفى المجانين وهناك سوف تبقى |
Size, beni döven bir adamla yaşamaya devam edecek dünyadaki son kişi olduğumu kendim söylerdim; fakat aslında yaşımdan dolayı tipik bir kurbandım. | TED | كنت أقول لنفسي أنا آخر انسانة على وجه الأرض اللتي يمكن أن تبقى مع رجل يضربها. لكن بالواقع كنت ضحية نمطية بسبب عمري. |
Cesetlerine ya da eşyalarına dokunmayız çünkü ruhları onlara sarılı kalır. | Open Subtitles | لا نلمس حتّى جثثهم أو ممتلكاتهم لأنّ روحهم تبقى عالقةً فيها |
Bir süre sessiz kalman akıllıca olur. daha iyi olur. | Open Subtitles | أنه من الحكمة أن تبقى هادئا لفترة سيكون من اﻷفضل |
Başka bir şekilde ifade edeyim o zaman. Senin kalmasını söylemeni istiyordu. | Open Subtitles | دعني اعيد هذا، لقد أرادت منك أنت أن تطلب منها بأن تبقى |
Sadece, yaşayacak çok şeyim ve bunları yapacak çok az zamanım var. | Open Subtitles | الأمر فقط ان هناك وقت قليل تبقى لي للعيش و الكثير لأفعله |
dedi. 15 saat daha vardı, bu birçok yüzücü için uzun bir zamandır. | TED | كان قد تبقى 15 ساعة، مدة ستبدو وكأنها وقت طويل بالنسبة لمعظم السباحين. |
Elektrik alan, kaynak dediğimiz şeyde ya da, aygıtın içinde kalıyor. | TED | فهي تبقى بالداخل ، بما نسميه المصدر أو في داخل الآداة |
Uzk... Yaşlı Willow'un mekanından uzak durmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدِك أن تبقى بعيدةً عن مكان الصفصاف القديم |
Monte Cristo'ya gemisinin gümrükten geçeceğini, ama o gece limanda kalması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبر الأمير أنك ستساعده على مرورالشحنهمن الجمرك, لكن يجب أن تبقى هذه الشحنهفىالميناءليلهواحده. |