Neden oraya gitmenin bile hayatımızı riske atmak olduğu o yerleri korumalıyız? | TED | لِمَ نحتاج لإنقاذ أماكن يجب عليك أن تخاطر فيها بحياتك لوجودك هناك؟ |
Zaten ölümsüz olduğu halde neden bitkisini çalmak için hayatını riske attığını sordu. | TED | وسألها لم قد تخاطر بحياتها من أجل سرقة أعشابه وهي في الأصل خالدة؟ |
Neden akıl sağlığını bir kaç hatıra için tehlikeye atıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تخاطر بتعريض سلامة عقلك للخطر من أجل ذكريات مفقودة |
Madem tehlikeli birisi, neden onu kurtarmak pahasına canını tehlikeye atıyorsun. | Open Subtitles | حسناَ لو كان كذلك خطراَ جداَ لم تخاطر بحياتك لإنقاذه ؟ |
Yeni bir sözleşme yaptığın için, risk alman gerektiğini söylediler. | Open Subtitles | لقد قالو أنك يجب أن تخاطر به لأنه عقد جديد |
Pek riski yok, her zamanki bedeli alacaksın elbette. | Open Subtitles | لنّ تخاطر بلا ضماناتّ كالعادة أنقاذ أحدهم، بالطبع |
Tek bir insanın hayatı tüm gezegeni riske atmaktan önemli mi? | Open Subtitles | أهناك حياة إنسانية واحدة تساوي اكثر أنت يمكن ان تخاطر بعالم؟ |
Neyi riske attığınızı düşünün, efendim. Her şeyi, kurduğunuz her şeyi. | Open Subtitles | فكر بشأن ما تخاطر به، سيدي كل شيء، كل شيءٍ بنيته |
Bunu yaparak çok şeyi riske atıyorsun. Özellikle bu sabah olanlardan sonra. | Open Subtitles | إنك تخاطر بالكثير للقيام بهذا وخصوصاً بعد ما حصل في هذا الصباح |
Neden ona nerede mutlu olduğunu sorup, bunu riske atmıyorsun? | Open Subtitles | لما لا تخاطر و تسألها لتعرف أنها سعيده حيث هي |
20 dolarlık gümüş parçası için hayatını niye riske atıyorsun? | Open Subtitles | لمَ تخاطر بكلّ شيءٍ لأجل قطعة فضّة بقيمة 20 دولاراً؟ |
Buralara gelip hayatını riske atacak kadar önemli ne olabilir ki? | Open Subtitles | ما هو الشيء المهم الذي جعلك تخاطر بحياتك بالقدوم إلى هنا؟ |
Ne yani, ününü incitmeyi göze almaktansa insanların hayatını tehlikeye atmayı mı yeğliyorsun? | Open Subtitles | اذا انت على استعداد لوضع حياة الناس في خطر من ان تخاطر بسمعتك؟ |
Onlar senin için tehlikeye atılıyorlar mı? Sen niye atılasın? | Open Subtitles | انهم لا يخاطرون من اجلك فلما تخاطر من اجلهم انت ؟ |
Bardaki ayaktakımı için hayatını tehlikeye mi attın? | Open Subtitles | أنت تخاطر حياتك لحفظ أن الدهماء في شريط؟ |
Büyük risk alıyorsun dostum. Adamlarına söyle işi temiz halletsinler. | Open Subtitles | إنك تخاطر كثيراً، أخبر صاحبك أن يجعل الأمر يبدو واقعياً |
Ki bu, açlıktan ölmek olacağından, timsahların da risk aldığı açıktır. | Open Subtitles | واللذي قد يعني الموت جوعا لذا فإن التماسيح تخاطر ايضا |
Bir kenara atılmayı beklemektense riski göze alıp ilk darbeyi indirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | بدلا من الانتظار الى أن تنبذ قررت أن تخاطر وتضرب أولاً |
Kim nihai bedel riskini alıp muhtemel nihai ödül için gönüllü olacak. | Open Subtitles | والتي على استعداد أن تخاطر بالسعر المطلق من أجل إمكانية المكافأة المطلقة |
Bundan daha fazla kalacak olursan yeniden yanlış şeyi söyleme riskine girmiş olursun. | Open Subtitles | أعتقد أنه لو زاد الوقت عن هذا سوف تخاطر بتطور الموضوع مره أخرى |
- Bölüm VI'e kadar Luke ve Leia arasında telepati yoktu. | Open Subtitles | -لم يكن هناك تخاطر بين "لوك" و "ليا" حتى الجزء السادس |
İşimizi şansa bırakamayız. Evet ama tutsak alabiliriz. | Open Subtitles | شرطة لوس أنجلوس لا تخاطر نعم لكننا نأخذ سجناء صح؟ |
Evet, geriye kalan tek seçenek onu tamamen kovmak yoksa diğer binicilerin saygısını kaybetme riskin olacak. | Open Subtitles | نعم، الخيارالوحيد المتبقي هو الطرد أو فإنك تخاطر بفقدان احترامك من الفرسان آخرين |
Hacksaw'ın telepatik bağlantısı, doğmamışlarının yaşamasını sağlıyor. | Open Subtitles | تخاطر منشار المعادن يقوى الجنين الذى لم يولد بعد |
Kadın bir doktor böyle riskli bir konuyla kariyerini asla tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | الطبيبة لن تخاطر بحياتها المهنية على مثل هذا الموضوع المحفوف بالمخاطر |