Ama bu olanlar, tamamen tesadüf ve sen kendini suçluyorsun. | Open Subtitles | والآن هذا الشيء حصل، أنها مجرد صدفة وأنت تلوم نفسك |
Denediğim için suçlama, ha? | Open Subtitles | لا يمكنك أن تلوم أحد فقط للمحاولة أليس كذلك ؟ |
Ebeveynini kaybeden çocuklarla aynı şeyi yaşıyor. Biraz kendini suçluyor. | Open Subtitles | لديها علامات الطفل الذي بلا والدين و تلوم بنفسها قليلاً |
Yasalar açısından Fleming'i suçlayamazsın. | Open Subtitles | هذا هو القانون، لا تستطيع أن تلوم فلامينغ قانونياً |
Bunun için Einstein'ı suçlamak, yerçekimini keşfettiği için Isaac Newton'u uçak kazalarından dolayı suçlamak gibi birşey | Open Subtitles | لوم اينشتاين على ذالك وكأنك تلوم إسحاق نيوتن على انه أكتشف الجاذبية |
Onun ölümünden dolayı suçlu hissetmemeli ya da kendini suçlamamalısın. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه من المفترض أن تلوم نفسك أو تشعر بالذنب على قتلها. |
Annenin ölümünden dolayı kendini suçluyorsun eğlenmek falan istemiyorsun, aslında kendini yok etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | تلوم نفسك لموت أمك لا تحاول الاستمتاع تحاول تدمير نفسك |
Annenin ölümünden dolayı kendini suçluyorsun eğlenmeye falan istemiyorsun, aslında kendini yok etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | تلوم نفسك لموت أمك لا تحاول الاستمتاع تحاول تدمير نفسك |
Yaptığın şey yüzünden kendini suçlayacağın yerde onları suçluyorsun. | Open Subtitles | بدلاً من أن تلوم نفسك على ما فعلت أنت تلقي باللوم عليهم |
Her şeye rağmen kontrol edemediğin tek şey kendini suçlama istediğin. | Open Subtitles | الشيء الواحد الذي كان لديك بكل تأكيد عدم السيطرة المطلقة هذا ما يجب أن تلوم نفسك عليه |
Burnumu suçlama. Beni oraya ayaklarım götürdü. | Open Subtitles | لا تلوم أنفي ، قدمي هي التي أخذتني إلى هناك |
Hayır, düzensizliğin yüzünden yer çekimini suçlama. | Open Subtitles | كلا, لا تلوم الجاذبية الأرضية على قلة الترتيب |
- Pek... - Pek iyi değil. Kendini suçluyor. | Open Subtitles | أنها لا تتقبّل الموضوع بشكل جيد أنها تلوم نفسها |
Kendi hataları için herkesi suçluyor. Şimdi bu benim hatam. | Open Subtitles | إنّها تلوم الآخرين على ذلاّتها، الآن بات الأمر خطأي. |
Jesse, Schneider'a olanlar yüzünden kendini suçlayamazsın. | Open Subtitles | جيسي، أنت لا تستطيع أن تلوم نفسك على ما حدث لشنايدر |
Eğer birini suçlamak istiyorsan, onu öldüren şeyi suçla. | Open Subtitles | إذا أردت أن تلوم أحداً فلم ذلك الشئ الي قتلها |
Kendini suçlamamalısın. Buhar gözeneklerini açacak. | Open Subtitles | لا يجب أن تلوم نفسك الآن سأفتح مسامك بالبخار |
Onları artık kabul etmediğini, onların sahte olduklarını ve devletin barışı koruma görevi olduğundan bir suçu olmadığını belirten falan filan. | Open Subtitles | و أنك ترفضهم الان و أنها زائفه و أن لا تلوم الدولة في أداء واجبها لمنع هذا السلام إلخ.. |
Kendinizi suçluyorsunuz, Kaptan. | Open Subtitles | أنت تلوم نفسك أيها القبطان لقد كانت حادثة |
Onu yargılama, çavuş. O yaşlı, yalnız bir kadındı. Birini suçlayacaksan, beni suçla. | Open Subtitles | لا تقسو عليها أيها الرقيب، لقد كانت عجوز وحيدة، إن كان لابد وأن تلوم شخصًا، فلومني. |
Kendini suçladığını biliyor | Open Subtitles | و الان هى تلوم نفسها لما حدث لكن لم يكن هناك شىء يمكنه انقاذى |
Annem beni endişelendiriyor. Kazadan kendini sorumlu tutuyor. | Open Subtitles | أنا قلق على أمي إنها تلوم نفسها على الحادث |
Olanlar için kendinizi suçlamayın Majesteleri. O sadece ani bir fırtınaydı. | Open Subtitles | لا يجب أن تلوم جلالتك نفسها ، إنها لم تكن أكثر من عاصفة قوية مفاجئة |
Öyleyse onun başına gelenler için Kahin'i suçlayabilirsin. | Open Subtitles | حسناً , لذا يمكن أن تلوم الأوراكل إن حدث لها أي شيء مأساوي |
Emin ol öyle sanıyorum! Kendin dışında herkesi suçladın. | Open Subtitles | أنت تلوم كل الأشخاص الأخريين ولكن تستثني نفسك |
Bak, acı çektiğini biliyorum ama bu kadar yüklenme kendine. | Open Subtitles | ،اسمع، تبدو متألماً الآن لكن لا تلوم نفسك، إتفقنا؟ |