| Çünkü adınız Yosemite Mountain Bear(Yosemite dağ Ayısı)olduğunda, böyle yaparsınız. | TED | لأن ذلك ما تفعله حين يكون اسمك دب جبل يوسمايت. |
| "Verilmiş bir söz." "On bin dağ bile bizi ayıramaz." | Open Subtitles | قد تم قطع الوعد, ولايمكن لعشرة آلاف جبل أن يفرقونا |
| Şimdi git şu dağ gibi evrak işine giriş. Git yala onu. | Open Subtitles | الآن , إذهب وانتقم من جبل الأعمال الورقية هذا , أقضي عليه |
| Onun lastikleri Trace bu Charleston Mount kadar tahrik olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الاثار على اطاراتها قالت انها كانت تقود الى اعلى جبل تشارلستون |
| "Rabb'in dağına kim çıkabilir? "Kutsal makamında kim durabilir? | Open Subtitles | من يصعد إلى جبل الرب ومن يقوم في موضع قدسه |
| Beyaz, engelsiz bir erkeğim; ayrıcalık dağının neredeyse tepesinde oturuyorum. | TED | أنا رجل أبيض وقادر جسديًأ جالس حوالي القمة من جبل من الامتيازات |
| Daha önce hiç tırmanılmamış bir dağa veya dağda yeni bir rotaya tırmanmak... | Open Subtitles | أن نتسلق جبال لم يتسلقها أحد من قبل, أو طريق جديدة في جبل |
| 100 inçlik bir teleskopla Los Angeles'in yanındaki Wilson dağında. | Open Subtitles | حجم 100 بوصه الواقع في جبل ويلسون بقرب لوس انجلوس |
| Kendisi bir dağ gorili. Herkesin yakından tanıdığı Bay Go'dan oldukça farklı. | Open Subtitles | هو غوريلا جبل على خلاف السّيد جو الذي كلّ شخص مألوف مع |
| Her gün diğer insaların... bir dağ boyunda kirli çamaşırını sudan geçirmek zorundaydık. | Open Subtitles | كل يوم كنا فقط لديك لويد من خلال جبل من الآخرين الغسيل القذر. |
| En yüksek dağ zirvelerindeyken de en derin okyanus çukurlarında olduğu kadar rahattır. | Open Subtitles | إنهُ في موطنه سواء أكان على قمة أطول جبل أو اعمق أخاديد البحر. |
| Bu,dağ başı çıkarmasından daha uzun bir ödemeydi... ...ama rüzgar enerjisi onu sonsuza kadar geri öder. | TED | فترة الاسترداد أطول من إزالة قمة جبل, ولكن طاقة الرياح في الواقع إيراداتها إلى الأبد. |
| Mesela dağ ve ateş yan yana gelince, ateş Dağı olur. Bir volkan. | TED | فمثلًا، عند جمع الجبل والنار معًا، يصبح لدينا جبل نار، أي بركان. |
| Böyle bir şey "bir dağ uçabilir mi" sormak gibiydi. | TED | كان الأمر أشبه بالسؤال عن إمكانية طيران جبل ما. |
| Annen mucize gerçekleştirilen Our Lady of Mount Carmel'i onurlandırmak istedi. | Open Subtitles | هذا ما أردته أمّك لتكرّم سيدة جبل الكرمل الّتي أحدثت المعجزة. |
| Mount Remetanea, Sammucro, Radicosa, Anzio ve sonunda Roma. | Open Subtitles | كجبل رامتانسا, و جبل ساموروكو و جبل راديكوسا, و جبل أنسيو و ثم اخيراً نصل الى روما |
| İkimiz de çok içmiştik ve Japonya'ya gidip Fuji dağına tırmanma hakkında konuşuyorduk. | Open Subtitles | كلانا ثمل كثيراً إنتهي بنا المطاف بقول أننا سنذهب الى اليابان و نتسلق جبل فوجي |
| Dünyanın en yüksek dağının en yüksek zirvesine... dünyanın gökyüzü ile buluştuğu, ve Şafak Tapınağının olduğu yere. | Open Subtitles | إلى قمة أعلى جبل فى العالم حيث تتقابل عنده الارض والسحاب إلى معبد الفجر |
| Hayatında koca bir dağa tırmandığını, ve bu dağın ırkçı baskıları ve apartaydı önce reddetmek ve sonra altetmek olduğunu söyledi. | TED | قال أنه خلال حياته تسلّق جبلاً عظيماً، جبل التحديات وبعدها هزم القهر العنصري وهزم الفصل العنصري. |
| California Üniversitesi ve Wilson dağında her türlü özel teçhizat var. | Open Subtitles | هناك جميع المـُـعدات اللازمة في جامعة كاليفورنيا وحتى في جبل ويلسون |
| Gulf Körfezi çöllerindeki şahsa ait bir dağda yapımı başarıyla bitirildi. | Open Subtitles | هنا في صحاري شاطئ الخليج جبل خاص كلفت و بنيت بنجاح |
| Gotham Tepesi'ndeki rasathaneden geliyor. | Open Subtitles | إنها قادمة من المرصد الفلكي في جبل غوثام |
| Bu Visoke Dağı, 3,700 metre zirvesinde küçük bir krater nehri var. | TED | هذا هو جبل فيسوك، مع بحيرة صغيرة في قمته عند 3700 متر. |
| Elimde Mt Olympus'da 340 metrekarelik güzel bir ev var. | Open Subtitles | ما قولي لدي منزل جميل مساحته 3400 قدم مربع على جبل اوليمبوس |
| Doğumdan sonra, Saint Helen dağını patlatırız. | Open Subtitles | عندما يكون لديك هذا الطفل ستفجرين جبل ساينت هيلنز |
| dağın tepesinde ufak bir evi var. Yangın var mı diye bakıyor. | Open Subtitles | لديه بيت صغير على قمة جبل و يراقب الغابة خوفاً من الحرائق |
| Ve orada, oturduk, ve orada Everest Dağı'nda neyin yanlış gittiğini sorguladık. | TED | وهناك، جلسنا أسترجعنا بسرعة ما حصل بصورة خاطئة هناك على جبل آيفرست |
| Şunu hayal edebilirsiniz, İngilizce yazan O kişi, dağdan gelen çocukla aynı kişi. Lübnan Dağı'ndaki bir köyden. | TED | نستطيع أن نتخيل أنه هو نفسه الذي يبدع بالإنجليزية، هو ذاته الذي أتى من الجبل. من قرية في جبل لبنان |