Ve bu çoçuklar biliyorlar ki zahmetsiz klima kontrolü geleceklerini bir parçası olamayacak. | TED | ويعلم أؤلئك الأطفال أن التحكم المؤلم في المناخ ربما ليس جزء من مستقبلهم. |
Bize doğanın bir parçası olduğumuzu ve ondan ayrı olmadığımızı hatırlatıyor. | TED | انها تذكرنا اننا جزء من هذه الطبيعة واننا لسنا بمعزل عنها |
İşte asıl sorulması gereken budur; çünkü bu durum yeterli kaynaktan yoksun olan her toplumun bir parçası olarak karşımızdadır. | TED | هذا هو السؤال الحقيقي ، لأن هذا هو شيء كان هناك، جزء من كل المجتمع. هذا يحرم من الموارد الكافية |
Amerika'yı kötü bir gelecek bekliyor ve sen bu zavallı neslin bir parçasısın. | Open Subtitles | أعتقد ان امريكا تخبئ مستقبل سئ لك وانت جزء من هذا الجيل السئ |
Bu kısa hikâye aynı zamanda benim kızımın ödevinin bir parçasıydı. | Open Subtitles | هذه القصّة القصيرة هي جزء من فرض ابنتي في مادة الإنجليزية |
Ben bunun bir parçasıyım. O şarkıyı bana yazdın. O benim şarkım! | Open Subtitles | انا جزء من هذا , فقد كتبت هذه الأغنية لى هذه اغنيتى |
Ve yerel finansman, donanım projelerini destekleyen ekosistemin bir parçası değil. | TED | والتمويل المحلي ليس جزء من التنظيم البيئي الذي يدعم منتجات الأجهزة. |
Ardından, son olarak, bir sokak sanatçısı tarafından boyanarak bu müthiş ve devasa mobil serginin bir parçası oluyorlar. | TED | وأخيرا تم الرسم عليها عن طريق فناني الشوارع. لتصبح جزء من جزء من معرض فني ضخم ومدهش ومتجول أيضا. |
Destekleyici bir topluluğun bir parçası olacaksınız, güveninizi geliştireceksiniz, vücudunuzu çalıştıracaksınız ve aklınızı geliştireceksiniz, eğleneceğinizi de belirtmeme gerek yok. | TED | ستكون جزء من مجتمع داعم، و ستبني ثقتك، و ستمرن جسدك، و ستغدي ذهنك، ناهيك عن الوقت الممتع الذي ستمضيه. |
Ama yaptığımız bütün konuşmalarda şu sözler tekrar tekrar gündeme geldi: anlıyorduk ki, bunu yapmadığımız sürece sorunun bir parçası olarak kalıyorduk. | TED | ولكن كانت هناك محادثة واحدة والتي كانت تظهر في كل حوارتنا: حقيقة أننا إذا لم نقم بهذا، فإننا إذا جزء من المشكلة. |
Kıskançlık, her insan ilişkisinin bir parçası ama aşırı kıskançlık farklı. | TED | الغيرة جزء من أي علاقة إنسانية، ولكن الغيرة الحادة أمر مختلف. |
Kendinizi o kıpırtının bir parçası gibi yüzeyin altında hissediyor musunuz? | TED | هل تشعرون أنكم جزء من تلك الحركة؟ أشياء تتحرك تحت السطح؟ |
Pes etmeyin dostlarım! Bizler, bu intihar işinin bir parçası değiliz! | Open Subtitles | لا تستسلموا , يا رفاق لسنا جزء من أى محاولة إنتحار |
Bu bir aile geleneği, ve sen de ailenin bir parçasısın | Open Subtitles | . هذه هى تقاليد العائلة . و أنت جزء من العائلة |
Muhtemelen sen de bu oyunun bir parçasısın, ne hoş. | Open Subtitles | أنتِ على الأرجح جزء من تلك اللعبة، لذا لا بأس |
Hem Kraliçe arıyı sinirlendirmek, hem de balmumuyla sarılmak planımın bir parçasıydı. | Open Subtitles | لماذا تركتها لتلفني في ذلك الشمع؟ كان كل ذلك جزء من خطتي |
Adım Sheena ve seninle yaptığım herşey işimin bir parçasıydı. | Open Subtitles | أسمى شينا وأي شيء فعلته معك كان جزء من عملي |
Ama bir doktor olarak, Wehrmacht'ın bir parçasıyım ve şimdilik gitmiyorum. | Open Subtitles | لكن كطبيب، أنا جزء من ويهرماتشت وهم لم يرحلوا حتى الآن |
Bu mucizevi, ve açıklamasının bir kısmı da bu kutsal değerlerle sarılma yeteneğidir. | TED | انها معجزة، و جزء من السبب هو قدرتنا على الدوران حول قيم مقدسة |
Size orayı kiraladıktan sonra, kendini grubun bir üyesi sanıyor. | Open Subtitles | منذ أن إستأجرتم المكان، وهي تشعر وكأنها جزء من الفرقة |
Kadın: Buradaki çekimlerden bir kısmını bütün ülkede yayınlanacak reklamlarımızda kullanmayı planlıyoruz. | TED | المراة: نامل ان نستعمل جزء من هذا في اعلان تجاري محلي، صحيح |
Hayır, dur bakalım. Gün daha bitmedi. Gece günün bir parçasıdır. | Open Subtitles | لا, إحتفظ بهم فاليوم لم ينتهى بعد الليل جزء من اليوم |
Eski duvarların bir bölümü çöktü, ama ölüm döşeğinde bile aşılmaları zordu. | TED | فانهار جزء من الأسوار القديمة ورغم سقوطها فقد أثبتت الأسوار جسارة كبيرة. |
Diyor ki, maddenin herhangi bir parçasını çok küçük boyutta incelerseniz, öncelikle moleküllere rastlar sonra da atomları ve atom altı parçacıkları bulursunuz. | TED | تقول انك اذا اختبرت اي جزء من مادة بدقة متناهية في البداية سوف تجد جزيئات ومن ثم سوف تجد ذرات و جسيمات ذرية |
Biliyor musun? Onlardan biri olmayı isterdim. - Nelerden biri? | Open Subtitles | حسنا, تعرفين أحبّ حقا أن أكون جزء من ذلك ماذا؟ |
Boğmak da işkence yöntemlerinden biri ve hepsi imzasının parçaları. | Open Subtitles | الغرق نوع من التعذيب ايضا وهذا كله جزء من توقيعه |
Ve belki bir parça zorlandığı için böyle davranmıştı, öyle söyledi. | TED | وقد قالت، ربما جزء من السبب كان أنه صعب بالنسبة لها. |
Yani, demek istediğim bütün insanlar, aynı ailenin bir parçasıyız. | Open Subtitles | : في المعنى الذي أننا كلنا جزء من العائلة الإنسانية |
Ve IDEO'nun bir parçası olan Itch'deki bir grup yaklaşık 12 metrelik bu interaktif duvarı tasarladı. | TED | ومجموعة في إتش والتي هي جزء من أيديو قامت بتصميم هذا الحائط التفاعلي والذي يبلغ ارتفاعه أربعة طوابق. |