Burada tipik bir durum var, erkek ve dişi birleşir,bir çok döl oluşur. | TED | إذن هنا حالة نموذجية، ذكر يقابل أنثى، وينتج عن ذلك العديد من الذرية. |
Bir yanlışlık olduğunu düşündüler, ancak bu durum 3 ay boyunca sürdü | TED | واعتقدوا أن تلك كانت حالة شاذة، لكن الأمر تكرر لثلاثة شهور متتالية. |
Ama her zaman yine yaparlar belki ilk seferinde duymamışızdır diye. | Open Subtitles | لكنّهم يحاولون دائما ثانية , في حالة انك لم تستطيعين سماعهم. |
Ayrıca belli bir durumda yürütücü işlevi kullanırken ortaya koyduğunuz stratejilere de bağlıdır. | TED | وتعتمد كذلك على الاستراتيجيات التي تنفذها عند استعمالك للوظيفة التنفيذية في حالة معينة. |
Kaptan, gemi halen genel alarm durumunda. 3. pozisyona geçmek için izninizi istiyorum | Open Subtitles | أيها القبطان , السفينة مازالت فى حالة طوارئ , أطلب السماح للوضع 3 |
Ancak kutu açıldığı zaman tek bir belirli durum gözlenir. | TED | فقط عندما يتم فتح الصندوق يمكننا رؤية حالة واحدة محددة. |
EM: Otonomi özellikleri hakkında dikkatli olmak istediğimiz bir durum bu kesinlikle. | TED | هذه بالتأكيد حالة يجب فيها الحذر من الإفصاح عن ملامح القيادة الذاتية. |
-Çok zayıf görünüyor Doktor. -Bu şaşırtıcı bir durum Bayan Holmwood. | Open Subtitles | يبدو عليها الضعف الشديد دكتور انه حالة محيرة مدام هلون وود |
ataletimizin temel sebebini yalnızca soğukkanlı bir durum tahliliyle bulabiliriz. | Open Subtitles | فقط بالتحليل العقلاني يُمكننا الوصول إلى صميم حالة الخمول هذه. |
Ortak hat olduğunu biliyorum, ama acil bir durum var, polisi aramam gerekiyor. | Open Subtitles | نعم, انا اعرف انه خط الحزب, ولكنها حالة طارئة يجب ان اتصل بالشرطة |
Polis onu götürdü. Bir gelirse diye, bu adresi bıraktılar. | Open Subtitles | وأخذته الشرطة وتركوا هذا العنوان فى حالة إذا أتى أحد |
...olura neye benzediğini unutursun diye sana ait bir fotoğraf, | Open Subtitles | صورة لك في حالة انك نسيت كيف هي تفاصيل شكلك |
Kalabalık oluruz diye, geçen hafta bir takım uyku tulumu aldım. | Open Subtitles | لقد إشتريت الكثير من أكياس النوم في حالة كنا كثيري العدد |
Böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. | TED | في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق. |
Albay, üzüntülü bir durumda. Ve kendini yatak odasına kapatıp yalnız kalıyor. | Open Subtitles | الكولونيل, كان فى حالة هائجة, قام باغلاق غرفة نومه على نفسه بمفرده |
Ulusal bir alarm durumunda oldukça randımanlı oluyorsun canımın içi. | Open Subtitles | أنتِ ذات فائدة كبيرة في حالة الطوارئ الوطنية يا عزيزتي |
Eğer hala durumu anlamadıysanız, işte size olanların bir şeması, oldu mu? | TED | الآن، في حالة أنكم لم تفهموها، هنا عرض تخطيطي لما حدث، حسناً؟ |
Biliyorum. 30 senede Birleşik Devletlerde sadece 20 vaka görüldü. | Open Subtitles | أعلم، هناك عشرون حالة فقط بالولايات المتحدة بالثلاثين سنة الأخيرة |
Ona iyi becerdiği akşam hava durumunu sunmasına izin verdim. | Open Subtitles | تَركتُها تَعمَلُ تقرير حالة الجو المسائيه الذى كانت جيده فيه |
Bu mükemmel düzen içinde 500'den fazla eski rejim üyesi halka karşı işlenen suçlarla itham edildi yargılanarak idam edildiler. | Open Subtitles | في حالة النظام المثالي هذه، اتُهم أكثر من خمسمائة عضو من النظام السابق ،بارتكاب جرائم ضد الشعب فتمت محاكمتهم وإعدامهم |
Hava durumuna baktım. 7 derece ve açık. Yağmur yok. | Open Subtitles | تحققت من تقرير حالة الطقس خمسة وأربعون وصاف، لا مطر |
Başarılı olamama ihtimaline karşın, siz elinizden geleni yapmaya devam edin. | Open Subtitles | استمر فى عمل ما يمكنك فعله فى حالة لو فشلت أنا |
Bu görüşmeyi de dava dosyasına ekleyip Kraliyet Savcılık Teşkilatı'na ileteceğiz. | Open Subtitles | سوف نرفع المقابلة في حالة أن ذهبت الملفات إلى وحدة الأدلة |
Her şeyi bildiğimizi sanıyorduk ama birkez daha, çok karmaşık bir duruma bakıyorduk. | Open Subtitles | إعتقدنا بأنّنا عرفناه كلهّ لكن ثانية ، كنّا ننظر في حالة معقّدة جدا |
Birkaç gece önce bir gül olayı vardı. Oldukça güzel sonuçlandı, çok güzel. | Open Subtitles | منذة بضعة ليال ، كانت لدينا حالة بالورود ، و كانت ناجحة جداً |
- Ezberlesen iyi olur. Ne olur ne olmaz. - Sahi mi? | Open Subtitles | ـ يجب أن تفعلى هذا، فى حالة رحيلى ـ هل تعتقدين هذا؟ |
Bu,kütüphane de sarhoş halde kitap okumamdan dolayı kütüphane kartımı almalarından da kötü. | Open Subtitles | هذا أسوأ من تلك المرة عندما أخذوا بطاقتي المكتبية للقراء في حالة سكر |