Üç buğday tarlası uzağa tükürebilen tek Ogre. | Open Subtitles | الغول الوحيد الذي يبصق على ثلاثة حقول قمح |
- İşçilerin teneffüsü. Mısır tarlalarının tepesindeki mavi gökyüzünde ve Spitfire'lar ve Hurricane'ler. | Open Subtitles | النفاثات و الاعاصير في السماء الزرقاء فوق حقول الذرة |
Pamuk tarlalarına DDT sıkmak korkunç bir şey, evet, ama teknolojiyi iyiye kullanıp bir köyde sıtma yüzünden binlerce ölü olmasını engellemek de güzel. | TED | إنه لشئ فظيع رش حقول القطن ب المبيدات الحشرية، لكنه حقاً شيئاً جيداً لإستخدامة لخفض ملايين الحالات من الوفيات بسبب الملاريا في قرية صغيرة. |
Merkez İstasyona çarpıp geçerek Marshall Fields'e doğru giden... 200 tonluk bir lokomotifiniz olacak! | Open Subtitles | . سيكون لديك قاطره وزنها 200 طن تندفع خلال المحطه الرئيسيه فى طريقها الى حقول مارشال |
Herhangi bir güç alanı ya da algılayıcının bölmeyi koruduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد هناك أيّ حقول قوةِ أَو مجسات تحمي المقصورة. |
Bu yüzden tarlalar dolusu yetiştirdi. Ama ne biliyor musun? | Open Subtitles | ولذا فقد قام بزرع حقول منه يا رجل ولكن أتعلمون؟ |
Binlerce dönüm pamuk tarlasının tam sınırında duruyorduk. | TED | وكنا نقف على حافة حقول القطن تلك |
Fasulye tarlasında sen, ben ve üç komşu çocuğu yürüyorduk. | Open Subtitles | كُنا أنتَ و أنا و أولئكَ أولاد الجيران الثلاثَة في حقول الحبوب |
Yeşil Bölge'deki iyonlanmış alanlar yüzünden gerçek hava durumu sonuçlarına ulaşamıyoruz. | Open Subtitles | لا يمكننا الحصول على حالة الطقس بدقة قراءات في المنطقة الخضراء بسبب حقول المؤينة. |
-Hindistan'da hayran olunacak bir düşünce belki ama İngiltere'nin yeşil alanları kesinlikle fazladan | Open Subtitles | شعور طيب لو كان في الهند مثلا و لكن في حقول انجلترا الخضراء |
Buradaki sorun çözüldüğü zaman, petrol sahaları elimizde olmalı. | Open Subtitles | عندما يستقيم كلّ شيء هنا يجب أن نستعيد حقول النفط |
Oradaki de Throwback, üç buğday tarlası üstünden tükürebilen tek dev. | Open Subtitles | وتلك المائلة، أول أوجر يبصق عبر ثلاثة حقول قمح |
Pirinç tarlası ülkesini geçtikten sonra, orada başka bir dinlenme kasabası olacak, | Open Subtitles | بعد هذا الجبل في بلاد حقول الأرز من المفترض وجود بلدة |
aynı adam bir gün içinde, Amerikan tütün tarlalarının yakıp yıkılması için bir basın konferansı düzenleyip sonra özel jet uçağı ile Çiftçi Yardımı'na gidip göstermelik traktör kullanıyor... | Open Subtitles | هذا الرجل نفسه، في يوم واحد في مؤتمر صحفي يتهم حقول التبغ الأمريكية لكي تقطع وتحرق، |
- Altın tarlalarına asla gidemezsiniz. - O kadar emin olma. | Open Subtitles | لن تذهب الى حقول الذهب قط لا تكن واثقا كل هذه الثقة |
Lois Fields aranmış. | Open Subtitles | ثمانية اتصالات أجريت إلى حقول لويس |
Telekomünikasyon, medikal görüntüleme ve uzaktan petrol alanı tespiti alanlarında önemli patentlere sahip. | Open Subtitles | براءات إختراع في الاتصالات المتنقلة ,التصوير الطبي, إستشعار حقول النفط النائية |
tarlalar o kadar olağan dışı bir şekilde ekilmişlerdir ki, tarlanın bir kenarı bu şekilde kadın tarafından ekilmiştir. | TED | حقول تتم زراعتها بطريقة مبهرة لدرجة أن أحد أطراف الحقل تتم زراعته بهذه الطريقة من قبل النساء |
diye sordu. İşçibaşının şu iki orta-sınıf beyaz oğlanı pamuk tarlasının ortasına koy hem de Ağustos ayında Teksas'ta -- hava sıcak. | TED | حسناً .. وقد بدت فكرة مضحكة لذلك الرجل في تلك اللحظة أي أن تضع طفلين من الطبقة المتوسطة في حقول القطن وفي شهر أغسطس في تكساس .. وهو شهرُ حار |
- Tayland'da ...anneler pirinç tarlasında doğum yapıp hemen ardından, işe dönüyorlar. | Open Subtitles | تلد الأمهات فى حقول الارز.. ثم يواصلن العمل |
Bir yıldızda.... ..manyetik alanlar yüksek basınç, güneş patlamaları, ...herhangi bir matematikle önceden kestirilemeyen bir çok durum oluşur. | Open Subtitles | داخل النجم هناك حقول مغناطيسيه ضغوط هائله توهجات شمسيه |
Bu şişe, atomları çevrenin gürültüsünden yalıtmak için elektromanyetik alanları kullanır. | TED | انها تستخدم حقول كهرومغناطسيه لفصل الذرات من ضجيج البيئه |
Bunu biliyoruz çünkü uzaya saçılmış benzer bulut sahaları görebiliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف ذلك لأن بإمكاننا الأن رؤية حقول مشابهة من الغبار |
İngilizler mayın tarlasına saplanmışken tanklarının bunu daha önce yapmamasına sinirlendi. | Open Subtitles | عـن امـكـانـيـة شـن هـجـوم مـضـاد غاضباً لأن دباباته لم تنتهز الفرصه عندما تورطت الدبابات البريطانيه فى حقول الألغام |
Görünüşe göre isyancılar elmas alanlarını geri aldı, Danny. | Open Subtitles | يبدو أن الثوار قد استردوا حقول الماس يا داني |
Bir sonraki aşamada hayvan, gerçek mayın tarlalarında gerçek mayınları bulmayı öğrenir. | TED | في الخطوة التالية، الحيوانات تتعلم العثور على الألغام الحقيقية في حقول الألغام الحقيقية. |
- Orada bir sürü samanlı alan var, orada. - Biri diğerlerinden farklı. | Open Subtitles | العديد من حقول القش هناك لكن هناك واحد مميز |