- Geldiğin için sevindim. - İyi oldu, iyi. Temiz... | Open Subtitles | ـ سعدت بقدومك ـ أراك لاحقا خال اللفافة مازالت مشتعلة |
Temiz, kirletilmemiş bir dünyada, ormanın içerisinde kendi yaşam şekillerini oluşturmak için mücadele ediyorlar. | TED | إنهم يناضلون لتطوير سبلهم الخاصة للمعيشة داخل الغابات في عالم نظيف، عالم غير ملوث، عالم خال من التلوث. |
boş bir ev, hazırlanmış bir çanta yok, araba hala girişte. | Open Subtitles | أنا.. منزل خال.. لم يخزن حقائبه، والسيارة لا تزال في الممر.. |
Charlie dayı, sen hasta değilsin. Bu çok komikti. | Open Subtitles | لماذا خال تشارلى انت لست مريضا هذا سيصبح شيئا مسليا |
Bu çok güzelmiş, amca. Yaşasın Valencia! | Open Subtitles | حسناً, ياله من خال رائع فيفا فالنسيا |
Belki de ona benim bebeğin amcası olduğumu söylemeliyim. | Open Subtitles | الطفل خال بأنني أخبرها أن يمكنني بأنه أعتقد |
ANDAE'e bilgi vereceğim ve sahanın Temiz olduğunu onayladıkları anda, | Open Subtitles | سأعلم فريق الطوارئ النووي بذلك، وحالما يؤكدون لنا أنّ المكان خال من الإشعاعات النووية |
Saçlarınızı Temiz, parlak ve kepeksiz tutmak ta öyle. | Open Subtitles | و أيضاً إبقاء شعركم لامعاً و خال من القشرة |
Sol taraf Temiz, sağ taraf Temiz. Yapabilirsin. | Open Subtitles | الطريق خال من اليسار ومن اليمين يمكنك القيام بهذا |
Evet ama burası gereğinden fazla Temiz. | Open Subtitles | ولكنه خال تمامًا بلا أي آثار.. بصورة مثالية. |
111'den otoyola kadar Temiz. | Open Subtitles | حسنا، المكان خال على طريق 111 و حتى ترنبايك |
Son iki seferdeki gibi, her yer Temiz. | Open Subtitles | كل شيء خال من جديد مثلما حصل في المرتين الماضيتين |
Hastanelerde tek bir boş yatak bulunmadığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم ان المستشفيات لا يتوفر فيها فراش واحد خال |
Yaran, bir zamanlar Charlie'nin doldurduğu ama şimdi boş olan kalbindeki bir yerden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | ألمك كان بسبب مكان خال في قلبك كان فيه تشارلي من قبل |
Sence de boş bir dükkana takılan bir grup eleman şüphe çekmez mi? | Open Subtitles | سوف يثير هذا الشكوك مجموعة من الأشخاص يقومون بالحفر في متجر خال |
Çünkü biz sadece dayı ve yeğen değiliz. Bu farklı bir şey. | Open Subtitles | لأننا لسنا مجرد خال و أبنة أخت أنه شىء أخر |
Charlie dayı, seninle yürümeyi seviyorum. Herkesin seni görmesini istiyorum. | Open Subtitles | خال تشارلى أحب السير معك احب أن يراك الجميع |
Bay Saunders yanlışlıkla Charlie dayı'mın resmini çekti ve Charlie dayı onun filmini aldı. | Open Subtitles | مستر ساندرز التقط صورة بالخطأ لخالى تشارلى و خال تشارلى أخذ منه الفيلم |
Gay bir amca olmak çok zor. | Open Subtitles | أو "غانكل" *"غنكل" غاي أنكل = خال/عم شاذ* يعطي هدية لأبنة أخت عصرية و أنيقة مثل "هايلي" |
Lord Mountbatten. Edinburgh Dükü'nün amcası. | Open Subtitles | إنه اللورد "ماونتباتن"، إنه خال دوق "إدنبره" |
Sendika bu iş yerinin güvenli olduğuna karar verene kadar burada kalır. | Open Subtitles | حتى تعتقد النقابة أن مكان العمل خال من المجازفة |
Bir numaralı kapak açık. Silodaki su boşaltıldı. | Open Subtitles | الباب الاول مفتوح المخزن خال من الماء |
Geçen ay, dünyanın en kötü dayısı olduğumu söyledin ölmemi istedin, sırf sana piyano almadım diye. | Open Subtitles | الشهر الماضي قلت إنني أسوأ خال في العالم وإنك تتمنين لي الموت لأنني لم أشتر لك بيانو |
Yılın bu döneminde pek kimse olmuyor. Bir oda ayırttık. | Open Subtitles | المكان خال من الناس فى هذا الوقت من العام أستأجرنا غرفة هناك |
Bir amcam var. Kiraz çekirdeğini 45 metreye tükürebiliyor. | Open Subtitles | لدي خال يمكنه بصق حبة الكرز لخمسين ياردة |