"ذكر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• erkek
• bahsetti
• söyledi
• bahsetmiyorum
• söz
• bahsetmişti
• bahsetmiş
• söylemeyi
• söylemişti
• da
• erkeğin
• dedi
• bahsetmişken
• erkeğe
• yazıyor

Burada tipik bir durum var, erkek ve dişi birleşir,bir çok döl oluşur.
إذن هنا حالة نموذجية، ذكر يقابل أنثى، وينتج عن ذلك العديد من الذرية.

Leah da doğduğunda erkek olarak kayıtlara geçmişti ve çocukluğundan beri bir erkek olmadığını biliyordu, o bir kadındı.
لعلمكم، تم تصنيف لياه ذكر في ميلاده وكانت تعلم منذ كانت طفلة شابة أنها ليست ذكر، وأنها كانت أنثى.

Haydi Leo, kafanı çalıştır! O bir köylü ama bir erkek!
بربك يا ليو فكر فى هذا, إنه ذكر و سيكون فلاحاً

Sadece basketbolu bırakmak istediğinden bahsetti okul tiyatrosunda çalışmak istediğini.
هو فقط ذكر بأنّك كنت تريد ..ترك كرةسلة . ..للعمل

Yerinde olsam kendime çok dikkat ederdim. Çünkü sırada senin olduğunu söyledi.
كنتُ لأتوخى الحذر الشديد لو كنتُ بمكانك لأنه ذكر لي بأنكَ التالي

En son birlikteyken beni çarpmaya çalıştığın .gerçeğinden bahsetmiyorum bile.
ناهيك عن ذكر حقيقة أن آخر مرة اجتمعنا قمتِ بسرقتي

Ciddi yüz yaralanması olan erkek bir polis memuruyla yoldayız.
لدينا هنا شرطى ذكر , يعانى من قطوع شديده بالوجه

Silahli soygun gerçeklesiyormus. Supheliler, 20'li yaslarinda bir kadin ve erkek.
ثمة سطو مسلح الآن، اثنان مشتبه فيهم، ذكر وأنثى في العشرينات

Beyaz erkek, boyu 1,80 ile 1,70 arasında, yüzü maskeli.
ذكر أبيض ، خمسة إلى ستة أقدام يرتدى قناع تزلج

Fikrimce varisiniz illa erkek olmak zorunda değil. erkek egemen bir toplu...
أقترح ان وريثك لا يجب أن يكون ذكر .. في مجتمعنا الحالي

Sadece bir erkek. Neden ve nasıl avlayacağım bana kalmış.
ذكر الحيوان فقط كيف و لماذا هو من شؤونى الخاصة

Beyaz erkek altı ila on yaşları arasında, ince saçlı.
ذكر قوقازي، بين عمر الـ6 إلى الـ10، ذو شعر خفيف.

Ama bunun bedeli sadece bir ya da iki erkek satışı yapabilecek.
لكن ثمن عمل ذلك هو أن يقوم ذكر أو اثنين فقط بالبيع.

Michael sana belge tarzında veya onun gibi herhangi bir şeylerden bahsetti mi?
هل مايكل ذكر اي شيء لك عن وثائقة أو اي شيء مثل هذا؟

Dün gece ikimiz birlikte yemekteydik Will timinin yaşamakta olduğu bir sorundan bahsetti.
نحن الاثنين كنا نتناول العشاء الليله البارحه ثم ذكر ويل مشكله عند فريقه

- Evde değildi. Telesekreter, 25'ine kadar geri gelmeyeceğini söyledi.
المجيب الآلي ذكر أنه لن يعود حتى 25 من الشهر

1871'den beri birlikte yaptığımız işlerden bahsetmiyorum bile.
بدون ذكر ما قمنا بكتابته سويا منذ عام 1871

Sabahları yataktan çıkamıyorum. Soğuk havadan söz etmeye bile gerek yok.
واصبح حتى النهوض من الفراش صعبا هذا بدون ذكر الجو البارد

Bir ara, ateşli konuşmalarımızın birinde, babam, Stonewall isyanından bahsetmişti.
يوماً ما وفي أحد حواراتنا الحادة، ذكر أبي اضطرابات ستونوول.

Koca Dave savaş hizmeti konusunda bir şeylerden bahsetmiş miydi?
هل ذكر بيغ ديف بأن الموضوع متعلق بخدمته أثناء الحرب؟

Ve Carlotta Adams'a 10,000 sterlin önerdiğinizi söylemeyi ihmal ettiniz.
وانت قد أهملت ذكر ال 10,000 جنيه التى عرضتها على شارلوتا ادامز

Dietrich, Buenos Aires'ten bir arkadaşının işe dahil olacağını söylemişti.
ديتريش ذكر بأن شخصا من بيونس أيريس سيأدخل فى اللعبة

Anlayacağınız üzere yaşlı erkeğin inanılmaz bir gücü var, çünkü alfayı o alfa yaptı.
ولك أن تتخيل هذا العجوز يتمتع بسطوة هائلة، لأنه من جعل ذكر الالفا بهذه المكانة.

Kwame Nkrumah, Nyerere, Kenyatta, bazıları da Idi Amin dedi.
كوامي نكروما ونيريري ، كينياتا -- أحدهم ذكر عيدي أمين.

Kötü şeylerden bahsetmişken bu tecavüz olayının üstüne şu an, filmimde, sözde tecavüz ettiğim kızı oynayacak biriyle ilişkiye girmek için doğru bir zaman olmayabilir.
أجل على ذكر ذاك الشيء البشع الإغتصاب و ليس حول اتحادنا الملموس

İşte bir alfa erkeğe bu şekilde muamele edilir, diye düşündüm.
وخطر لي، هذه هي الطريقة لتصبح ذكر ألفا.

Biraz şarap, mideye iyi gelir. İncil'de öyle yazıyor.
القليل من الخمر لأجل معدتك لقد ذكر ذلك فى الإنجيل