Bu sadece seks çalışanlarını konuşurken dinlemek değil, aynı zamanda sesimizi artırmak. | TED | ذلك لا يعني فقط سماع محترفي الجنس عندما يتكلمون ولكن تضخيم أصواتنا. |
Yok, değil. Kendi kendimi dinlemek çok hoşuma gidiyor ondan söyledim. | Open Subtitles | ليس تماماً، أخبرك بهذا فقط لأني أحب سماع صوتي وأنا أتكلّم. |
- Hiçbir şey almadım ve kimseyle yatmadım. - Bunu duyduğuma sevindim. | Open Subtitles | أنا لم أتناول أي شيء و لم أضاجع أحد يُسعدني سماع ذلك |
Bunu duyduğuma sevindim. O zaman sana iş koşullarımızı söyleyeyim. | Open Subtitles | يسُرني سماع هذا إذن, سأخبرك شروط التوظيف لدينا |
Merhaba, ben Anna. Lütfen, bip sesinden sonra mesajınızı bırakın. Teşekkürler. | Open Subtitles | مرحباً أَنا آننا من فضلك اَتْركُلي رسالة بعد سماع البيب شكراً |
binlerce insanın konferanslarıma geldiği Pakistan'dan henüz döndüm, çünkü her şeyden önce dostça bir Batılı ses duymaya özlem duyuyorlardı. | TED | لقد عدت لتوي من باكستان حيث جاء الآلاف فعلياً إلى محاضراتي لأنهم كانوا يرغبون أولاً في سماع صوت غربي صديق. |
Yunusların çıkardığı her sesi duymayı, ...balinaların söylediği her şeyi. | Open Subtitles | أردت سماع كل شيء تفعله الدلافين كل شيء يقوله الصيادون |
Ruhlarının derinliklerini duyuyorum ama açık konuşmak için fazlasıyla korkuyorlar. | Open Subtitles | يمكنني سماع التيارات من أرواحهم, لكنهم خائفين جداً ليتحدثوا بوضوح. |
Hergün en son fıkramı dinlemek için arayan insanlar var. | Open Subtitles | تصلني اتصالات يوميًا من أشخاص يريدون فقط سماع آخر نكتي |
Evet. Ben de kanepedeki öğretmen olayının gerisini dinlemek istiyorum. | Open Subtitles | نعم, وأنا أود سماع بقية أحداث المدرس الذي على الأريكة |
O iğrenç yaratığa karşı verdiğim mücadeleyi dinlemek ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريد سماع قصتي مرة أخرى مع رأس هذه الإمرأه |
Siz söyleyince aklıma geldi de, seanslarınızda kaydettiğiniz CD kayıtlarını dinlemek isterim. | Open Subtitles | حسناً، بما أنكِ ذكرتِ ذلك، فأود سماع الأقراص المسجلة لجلساتكما العلاجية معاً |
Bunu duyduğuma sevindim. | Open Subtitles | أوه يا بن. إنه من الجيد سماع ذلك لأنه في بعض الأحيان أخشى |
Bunu duyduğuma sevindim çünkü ödül almam için birine hediye vermem gerekiyorsa o ödülü almaya değmez. | Open Subtitles | يسعدني سماع ذلك، لإني إذا فزت بالجائزة عن طريق الرشوة فهي لاتستحق |
Bunu duyduğuma sevindim. İnsanların çoğu kendine aşırı güveniyor,... | Open Subtitles | من الجميل سماع ذلك أغلب الناس يبدون واثقين بأنفسهم |
Müfettiş Lele'nin telefonu bip sesinden sonra mesaj bırakın lütfen. | Open Subtitles | هذا البريد الصوتى للمفتش ليلى اترك رساله بعد سماع الصفاره |
Tarih boyunca ilk defa, şu veya bu sanatçıya "dehanın gelmiş olması" yerine, doğrudan kendisinin "dahi" olduğunu duymaya başladık. | TED | ولأول مرة في التاريخ، تبدأ في سماع الناس يشيريون لهذا الفنان أو ذاك بكونه عبقري بدلاً عن أن لديه عبقري. |
Eğlenceye katılın, eminim konuklarımızdan bazıları hikayelerinizi duymayı çok ister. | Open Subtitles | اذهب وامرح. أنا واثق بأنّ بعض الضيوف سيحبّون سماع قصّصك |
Hayır, ama ona olanlardan sonra hep bu cümleyi duyuyorum, akıldan çıkmayan bir melodi gibi. | Open Subtitles | كلا، ولكن بعد ما حدث لها، لا أستطيع التوقف عن سماع ذلك، مثل لحن يطاردني |
Bu sözleri onu hapse tıkan insandan duyuyor olmak, ilginç. | Open Subtitles | غريب سماع ذلك من الرجل الذي أودعها السجن بادئ الأمر |
Nasıl oluyor da sen benim kalbimi duyarken ben seninkini duyamıyorum? | Open Subtitles | كيف يمكنك سماع صوت قلبي لكن أنا لا يمكنني سماع صوتك؟ |
Onun sesinin benden çıktığını duyunca bir daha beni normal görmen imkansız olur. | Open Subtitles | أعتقد فقط أن سماع صوته يخرج مني سيجعل من المستحيل أن تريني طبيعيًا |
Fenway Park tarihindeki en büyük gece! Bunu duyabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تستطيع سماع ذلك انها مستشفى مجانين هنا يا رجل |
Bilirsiniz, bence hepimiz iğrenç hikâyeler dinlemeyi severiz çünkü bu, iğrenç yanımızı keşfetmemizin toplumsal olarak kabul görür bir hâli. | TED | أعتقد أننا جميعًا نحب سماع القصص المقززة، لأنها طريقة مقبولة اجتماعيًا لاكتشاف الجانب المقزز في أنفسنا. |
Onların ne düşündüklerini dinlemek benim hoşuma gider; Onların nelere bağlandılarını görmek benim hoşuma gider; Bir iki şey öğrenmek benim hoşuma gider. | TED | يعجبني سماع ما يفكرون فيه؛ يعجبني رؤية ما يربطون إليه؛ يعجبني تعلم أمر أو اثنين. |
Bazen sesi o kadar yüksek ki, acımı tanrılar bile duyabilir. | Open Subtitles | بعض الأوقات يكون عالي جدا أعتقد ان الإله يستطيع سماع آلامي |
Bu gece Lincoln Center'a jazz dinlemeye gitmek ister misin? | Open Subtitles | أترغبين بالذهاب لمركز لينكون و سماع موسيقى الجاز الليلة ؟ |
Fısıldaşmanızı duydum çocuklar. Orada olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | ، أستطيع سماع همسكم، يا أطفال لذا أعلم بأنّكم بالأسفل |