Daniel, kendi boyutundaki Teal'c'in iyi bir adam olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هذا الرجل دانيال، يقول ان تيلك في عالمه رجل صالح |
İyi bir adamsın. Sen unutmuş olsan bile ben bunu biliyordum. | Open Subtitles | أنت رجل صالح, أنا أعرف ذلك حتى لو نسيت أنت ذلك |
İtiraf etmeye utanıyorum. Karı eksikliği iyi bir adamın bile tavrını değiştirir. | Open Subtitles | ولكن من المؤسف القول إنّ غياب المرأة يغيّر حتى سلوك رجل صالح |
Onu aslında iyi bir çocuk olduğunu anlayacak kadar tanıyorum. | Open Subtitles | ما اعرفه عنه يكفي لأقتنع أنه في أعماقه فتى صالح |
Bir cinayeti yüzlerce iyilik bile bağışlatamaz. | Open Subtitles | حتّى مائة عمل صالح لا تكفّر عن جريمة قتل واحدة |
İyi bir babayım, ki sen bu konuda hiçbir şey bilemezsin. | Open Subtitles | , أنا والد صالح و هذا شئ لا تعرف عنه شيئاً |
Hayır. herkesin iyiliği için senin ortağın içeri gelse daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لا , بل سيكون من صالح الجميع لو ان شريكك ظهر هنا |
İyi biriyle mi yoksa kötü biriyle mi oturduğuma karar vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أقرر عما إذا كنت أجلس مع رجل صالح أم لا |
Oğluma daha iyi babalık yapması için ona tavsiye verdim. | Open Subtitles | ويطلب منى النصيحة .. كيف يصبح أب صالح لأبنى أنا؟ |
İşte. İşte böyle. Budur, iyi oldu, çok iyi oldu. | Open Subtitles | خلاص، يكفي، يكفي، يا لك من شاب صالح، شاب صالح. |
Çünkü ben siz ava çıkabilesiniz diye iyi bir memurun adını kirletmeyeceğim. | Open Subtitles | لأنّي لن أجرّ اسم ضابطٍ صالح للحضيض بحيث يغدو بإمكانك تصيّد الأخطاء. |
Güvenli bir şekilde gittiğini görmek çocuk için iyi olur. | Open Subtitles | سيكون في صالح الفتى أن يراك وأنت راحل في امان. |
Ertesi gün. Bana güven sen, iyi biri değil o. | Open Subtitles | في اليوم التالي فقط ثقي بي، إن ليس قتى صالح |
Olayları biraz abartarak anlatmayı seviyor ama iyi bir adamdır. | Open Subtitles | أقصد إنه يختلق القصص ويبالغ فيها قليلًا، ولكنه رجلٌ صالح |
Ama her iyi adamda birazcık bir kötülük vardır, değil mi? | Open Subtitles | ولكن كل رجل صالح لديه جزء سيء صغير, أليس هو كذلك؟ |
Ne kadar iyi bir adam olduğunu karıncayı bile incitmeyeceğini söyledi vs. | Open Subtitles | قال: يا لهُ من رجل صالح إنه لم يؤذي ذبابة من قبل، |
Söz veremem ama merak etme o iyi niyetli bir hayalettir. | Open Subtitles | لايمكنني أن أعدك حيال ذلك، لكن لا تقلقي إنه رجل صالح |
Sen neden bahsediyorsun, güçlü bir ruh, iyi bir adam? | Open Subtitles | وكيف تعرف أنت إذا كان صالحاً أم غير صالح ؟ |
Arkadaşlığımızın kalan son parçasını kurtarmak istiyorsan bana bir iyilik yap. | Open Subtitles | إذا كنت تريد لانقاذ لدينا الماضي أجاد الصداقة، هل لي هذا صالح. |
- Bu halkımızın iyiliği için. - Führer'in emirleri nihaidir. | Open Subtitles | ـ انها من أجل صالح الناس ـ أوامر الفوهرر نهائية |
Ancak, Washington'daki politik bağlantılarım sayesinde Sam, Saleh ve diğer ajanların birlikte görev yaptığı birliği yöneten operasyon müdürünün ismini buldum. | Open Subtitles | ولكن، مع اتصالاتي في واشنطن, استطعت الحصول على اسم مدير العمليات الذي كان يدير عمليات قوات المهام لـ (سام) و (صالح) |
Yaşamaya uygun diye tanımlayacağımız bir durumdan buna doğru değişti çünkü yaşamın üç gereksinimi burada çok önce mevcuttu. | TED | وقد تغير عن الحالة التي كانت لِتصنفَه ككوكب صالح للحياة، لأن المتطلبات الثلاثة الرئيسية للحياة كانت موجودة منذ زمن. |
Sayılarının artmasının verdiği güçle köpek ve sırtlan arasındaki savaş köpeklerin lehine dönüyor. | Open Subtitles | بقوّتهم الجديدة في كثرتهم تصير المعركة بين الكلاب والضباع في صالح الكلاب تمامًا |
- İyi bir adamdır... sıkıntılı, ama iyi bir adamdır. | Open Subtitles | .. إنّه رجل صالح مثير للمتاعب، لكنّه صالح |
Aferin oğluma. | Open Subtitles | وسآتي لأساعدك, حسنًا؟ ولد صالح |
Yani başkasının yararına yapılan özverili bir harekettir. | TED | وهو كذلك تصرف غير أناني ويهدفُ إلى صالح الشخص الآخر فقط. |
Sadece ev için en iyisi neyse onu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أعمل ما هو في صالح المنزل |
İyi kalpli düzgün bir adamla mutluluğu bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تجدي السعادة مع رجل صالح يملك قلباً طيباً رجل مختلف عني |
Gerçeği bilseniz bile bunun artık kimseye faydası olmaz. | Open Subtitles | وحتّى ولو عرفت الحقيقة قد تكون ليست في صالح أي أحد |
Çocukken o dizileri izleyişimi ve benim için anlamlarını düşününce Owen'ın kahraman, dürüst Mavi Şahin'i olmayan bir dünya düşünemiyorum. | Open Subtitles | هذا الرجل اصبح نجم سينمائي مثلما نحاول ان نستغل الموقف لاجل صالح الجميع انه وقت ان نعطي السيد بيوبيلي زيارة |
Acele etseniz iyi olur çünkü bu teklif sadece 24 saat için geçerli. | Open Subtitles | يجدر بكم العجلة، لأن هذا العرض صالح لـ24 ساعة فقط |