Koltuğundan fırlayıp ön camdan dışarı uçtu balıklama, doğruca ağaca, tamam mı? | Open Subtitles | طار من المقعد عبر الزجاج الامامي مصطدما براسه في الشجرة مفهوم ؟ |
O başka bir uçakta uçtu ve atladı benim yanıma indi. | TED | طار على متن طائرةُ آخرى ثم في الواقع قفز منها وحط على الأرض بجواري. |
Size yeni konsey üyemizi tanıştırmaktan mutluluk duyarım Bay Datak Tarr. | Open Subtitles | أود ان اقدم لكم العضو الجديد بالمجلس السيد "داتاك طار". |
Her neyse zamanımız doldu. Böylece bir gün daha uçup gitti. | Open Subtitles | لقد اوشكنا على نهاية وقت برنامجنا وياله من وقت,فقد طار طيراناً |
Böylece korsanların olduğu Neverland'e uçmuş. | Open Subtitles | لذا طار بعيدا إلى نيفيرلاند حيث القراصنة |
Çocuk üzerimden uçarak geçti ve lazerle bir arabayı havaya uçurdu! | Open Subtitles | طار الطفل فوقي مباشرة ونسف السيارة بنظره الليزري |
Fakat kase eve girer girmez Bai Su Zhen'in başına uçtu ve onu içeriye hapsetti. | TED | لكن ما إن دخل الوعاء منزلهما، حتى طار إلى رأس باي سو زين وحبسها في داخله. |
Sana söyledim, kafesi temizlerken pencereden dışarı uçtu. | Open Subtitles | قلت لك، كنت أنظف القفص، والطائر طار من الشباك. |
Birden çok şiddetli bir rüzgar çıktı ve elindeki tüm kağıtlar denize uçtu. | Open Subtitles | فجأة ، وكان هناك هبة الريح ، والورق طار فى بحر |
Bu sabah erkenden, General Scott Seattle'a uçtu. | Open Subtitles | في وقت مبكر من هذا الصباح طار الجنرال سكوت إلى سياتل |
1938 eylülünde Chamberlain, Münih'e uçtu. | Open Subtitles | وفي سبتمبر عام 1938، طار تشامبرلين إلى ميونيخ ،بدا أن الحرب وشيكة |
Bu gece burada bir çocuk olduğunu ne inkar edebiliriz ne de doğrulayabiliriz. Bir çocuk tam üzerimden uçtu ve lazerli bakışıyla şu arabayı patlattı. | Open Subtitles | طار الطفل فوقي مباشرة ونسف السيارة بنظره الليزري |
Alak Tarr'ı seviyorum ve onunla evleneceğim. | Open Subtitles | أنا واقعة في حب " ألاك طار". و أريد الزواج به. |
Rahatsızlık için kusura bakma Tarr. | Open Subtitles | ماذا عساي أن أفعل لك ؟ أسف لإزعاجك يا "طار". |
Ben Raider Radyo'dan Alak Tarr, kemerin tepesinden yayın yapıyorum. | Open Subtitles | معكم "ألاك طار" على الإذاعة من أعلى القوس. |
General onu pikabın üzerinde döndürünce savruldu gitti pervaneye doğru uçup, doğrandı. | Open Subtitles | جنرال جعلة يدور على المسجل بسرعة ومن ثم طار ليخترق المروحة |
Neverland'e korsanların olduğu yere uçmuş. | Open Subtitles | لذا طار بعيدا إلى نيفيرلاند حيث القراصنة |
Yeğenim yapabilse uçarak gider ve haberi götürürdü. | Open Subtitles | فقط إذا أمكنه أن يختار طريقه حينها لكان طار بعيدا لتسليم الأخبار |
Uyanıyorum ve yine düş görüyorum | Open Subtitles | "طار النوم من عيني" "ارتبطت الليالي بأحلامي" |
Buradaki ölü ördek. Cama doğru uçmuştu. | TED | هذا هو البطّ الميّت. لقد طار نحو النّافذة. |
Kanada Havayolları dokuz gün önce Montreal'e uçtuğunu söylüyor. | Open Subtitles | قبل 12 عام والآن السفريات الكندية تقول أنه طار إلى مونتريال |
Tek başına durmadan New York City'den Paris'e uçan ilk kişi. | Open Subtitles | الرجل الأول الذى طار منفردا دون توقف من مدينة نيويورك إلى باريس |
Bruce Wayne yatak odasında iken bir yarasa kafasının üzerinden uçuyor, ve o da bunu Batman olmak için bir işaret olarak görüyor. | TED | وبروس وين الذي كان في غرفة نومه طار فوق راسه وطواط فتكهن انه سيغدو الرجل الوطواط |
Mühendisler uçakla geldiler ve tasarımcılar onlarla buluştu, ve sunumlarını bir araya getirdiler. | TED | طار المهندسون إلى المكان, و اجتمع معهم المصممون, و قاموا بوضع عروضهم. |
Onu aşağıya atmak zorunda kaldım. — Bir melek gibi uçuyordu. | Open Subtitles | اضطررت أن أرميه خارجاً لقد طار مثل الملائكة |
Hayır. Eve gelirken otobüsün camından giren bir kuş çarptı. | Open Subtitles | رقم طار عصفور فى نافذة الحافلة في الطريق إلى البيت. |
Kardeşimi son gördüğümde, pencereden uçarak kaçtı. | Open Subtitles | اخر مرة رأيت فيها شقيقي طار عبر النافذة هرباً مني |
Güneşe çok yakın uçtuğu için balmumu kanatları eridi ve öldü. | Open Subtitles | لقد طار قريباً من الشمس وجناحيه المصنوعة من الشمع ذابت، ومات |