Çünkü bunun ne savunmayla ne başka bir şeyle alakası var! | Open Subtitles | لأن هذا لا علاقة له بالحماية وأنتِ على يقين في ذلك |
İkimiz de, ciğerlerindeki hırıltıları tespit etmekle ya da kalp yetmezliğinin sebep olduğu hızlı ritmi bulmakla alakası olmayan bu ritüeli es geçemezdik. | TED | لم يستطع أحدنا تخطي هذه الطقوس، الأمر الذي لا علاقة له بكشف الخرخرة في الرئة، أو اكتشاف الإيقاع الشديد لفشل القلب. |
İşin aslı tek eşliliğin aşkla hiç alakası yok. | TED | الواقع أن الزواج الآحادي لا علاقة له بالحب |
Eminim ki bu olayın Başkan'ın eşiyle yaşadığınız mücadeleyle bir ilgisi yoktur. | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ بان غيابُه لا علاقة له بخلافك مَع السيدة الأولى. ماذا؟ |
Onunla bir geçmişin olduğu ile bir ilgisi olmadığından emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد بأنّ تاريخك معها لا علاقة له بالأمر ؟ |
Ve o seyahate çıkarsam, başarmam ya da kaybetmem mühim değil, sonuç tamamen alakasız olacaktı. | TED | ولو استطعت ان اخوض هذه الرحلة فلا يهم فيما اذا نجحت او فشلت فهو امر لا علاقة له ابدا |
Çünkü çeşitliliğin sizinle alakası olmadığını düşünebilirsiniz, fakat hepimiz bu sistemin bir parçasıyız ve bizler çözümün bir parçası olabiliriz. | TED | لأنك قد تعتقد أن التنوع لا علاقة له بك، ولكننا جميعاً جزء من هذا النظام ويمكننا جميعا أن نكون جزءا من ذلك الحل. |
İzlemek için ekrana tıkladığımızda bile bir kafa kesiminin bizimle bir alakası olmadığını düşünüyoruz. | TED | لأننا نعتقد أن قطع الرؤوس لا علاقة له بنا، حتى عندما نقوم بمشاهدتها على الشاشة. |
Eminim ki benimle alakası bile yoktur. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن الغرض منها لا علاقة له بي على الصعيد الشخصي |
Size söylediklerim sizle alakası olmayan basit bir gözlem. | Open Subtitles | ما قلته لكم هو ملاحظة بسيطة لا علاقة له بكم |
Gerçekten Prue'nun gördüğü şeyin annemin ölümüyle bir alakası olmadığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقدين حقاً أنّ ما رأته لا علاقة له بموت والدتي؟ |
Bunun bizle bir alakası yok | Open Subtitles | هذا الامر لا علاقة له بنا على الاطلاق هاها |
Ailenin erkek arkadaşlarından biriyle tanışmasının seks hayatınla bir ilgisi olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أن إلتقاء أبائك بأحد عشاقك لا علاقة له بحياتك الجنسية. |
Özel sektörden gelen biri olarak, özel sektörde korkunç miktarda, hükümetle hiç bir ilgisi olmayan bir yolsuzluğun döndüğünü söyleyebilirim. | TED | كشخص قادم من القطاع الخاص، أستطيع أن أقول لكم هناك كمية هائلة من الفساد في القطاع الخاص الذي لا علاقة له بالحكومة. |
Yani, insanlar özellikle mantıklı veya yaratıcı olabilirler, fakat bunun, beynin kısımlarıyla bir ilgisi yoktur. | TED | قد يكون بعض الأشخاص بالتحديد منطقيين أو مبدعين ولكنّ ذلك لا علاقة له بأجزاء أدمغتهم. |
Çok tuhaf şeyler oluyordu. Oswald'ın bunlarla bir ilgisi yoktu. | Open Subtitles | أشياء كثيرة غريبة كانت تحدث كان أوزوالد لا علاقة له بهم |
"Solucan deliği" sadece bir anlatım şeklidir. Solucanlarla bir ilgisi yoktur. | Open Subtitles | الثقب الدودى هو مجرد مصطلح لا علاقة له بالديدان |
Onunla bir ilgisi yoktu.Ben sadece bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak istedim, ve şimdi benimle konuşmuyor. | Open Subtitles | انت تعرف, هذا لا علاقة له بها. انا فى حاجة لفهم بعض الاشياء. وهى الان لا تتحدث معي. |
Aslında, üç çeşit var ama üçüncüsü anlatmaya çalıştığım şeyle alakasız. | Open Subtitles | في الواقع هناك ثلاثة أنواع للزبائن الذين يستأجرونني لكنّ الثالث لا علاقة له بما أريد أن أشرحه لك |
Hayır, bu barbekü ile ilgili değil yada seninle çıkmak isteyen çocuk değil. | Open Subtitles | لا، فالأمر لا علاقة له بحفل الشواء أو ذلك الرجل الذي طلب منكِ الخروج للعمل معه |
O adama her ne olduysa, seninle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | ايّاً كان ما حدث لذلك الرجل، فلا علاقة له بك |
Kutularla alakalı birşey, olmadığına göre jaluziyi kapatayım. | Open Subtitles | بما إنه لا علاقة له بالنصاديق فسأغلق الستارة |
Davacının cinsel yaşantısının dava ile ilgisi yok, Sayın Hâkim. | Open Subtitles | أعترض تاريخ علاقاتها لا علاقة له سيادتكم |
Bunun Goobagon'la hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | -هذا لا علاقة له بـ"غووباغون " |