Aynı anda üç yük çamaşırı aynı anda yıkamak gibi. | Open Subtitles | إنه مثل غسل 3 أحمال من الغسيل في نفس الوقت. |
Dedektif, Kuzey Koreliler beyin yıkama deneyleri sırasında Amerikan savaş esirlerini kullanıyorlar. | Open Subtitles | استخدمت كوريا الشمالية , أسرى الولايات المتحدة خلال تجارب عمليّات غسل الدماغ |
yıkanmış bir kaseye dondurma koymak benim için hiç sorun değil. | Open Subtitles | لا مانع لدي يجري في الجليد غسل الحاويات الصناعة. |
Mecazi olarak, ne zamandır iblisler fare kıçlarını para aklama işinin içine sokuyorlar? | Open Subtitles | منذ متى تفعل الشياطين إعطاء الحمار للجرذ، لا يقصد التورية، عن غسل الأموال؟ |
Yüce İsa, bu Meksikalı adam ne yaptı, çoraplarını demlikte mi yıkadı? | Open Subtitles | يا إلهي ما الذي فعله هذا المكسيكي غسل جواربه في هذا الوعاء |
- Hiç değilse dizlerini yıkamış olabilirdin, seni domuz. | Open Subtitles | كان بأمكانك غسل .ركبتيك على الأقل أيها الخنزير .غسلتها |
Fakat işin garibi de şu: En son ameliyatım iki saat önce olmasına rağmen, kahrolası ellerimi yıkamayı bırakamıyorum. | Open Subtitles | ولكن حتى وأنا أعلم أن العملية التي أجريتها مضى عليها ساعتين إلا أن لا يمكنني التوقف عن غسل يديّ |
Odaya girer girmez yaptıkları şey vücudunu ve kafanı tepeden tırnağa yıkamak. | Open Subtitles | ما يفعلونه بمجرد دخولك الغرفة هو غسل جسمك و رأسك بطريقة جيدة |
Leke olmasa da her adetimden sonra çarşaflarımı yıkamak zorundaydım. | TED | كان علي غسل شراشف السرير بعد كل دورة شهرية، حتى لو لم تكن ملطخة. |
Çocuklar, anneniz yokken, bulaşık yıkamak zorunda kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | يا أولاد ، بينما رحلت أمكم لست أريد غسل أي أطباق |
Eğer onu öldürüp sonra hayata döndürmenin beyin yıkama teknolojisini yenmenin tek yolu olduğunu bilseydim her şeyimle size destek çıkardım. | Open Subtitles | إذا علمت بأن قتله ومن ثم إعادة إنعاشه كانت الطريقة الوحيدة للتغلب على تقنية غسل الدماغ لكنت دعمتك فيما كنت تفعله |
Nasıl bir erkek bir başka erkeğin aletini yıkama işini bilerek kabul eder? | Open Subtitles | أيّ نوع من الرجال لديه دراية مسبقة بقبول وظيفة تتطلب غسل خصية رجل؟ |
Beyni yıkanmış gibi. | Open Subtitles | تبدو وكأنها قامت بعملية غسل دماغ أو شئ كهذا. |
Mali suçlar bölümümüz, bir yılı aşkındır kara para aklama davasında çalışıyor. | Open Subtitles | قسم الجرائم المالية لدينا يعمل في قضية غسل الأموال لأكثر من عام |
Kendi sonucum: katil ellerini yıkadı ve sonra onu öpmek için eğildi. | Open Subtitles | خاتمتي: القاتل غسل يديه، ثم انحنى لأجل قبلة، هكذا |
Justin de onun beynini yıkamış. Okuldakiler bunu örtbas ediyor. | Open Subtitles | و جاستين غسل مخها و الكل في المدرسة يغطون على الأمر |
Kızım, kendi beynini kendi başına yıkamayı başarabilen ilk kişi sen olacaksın. | Open Subtitles | ستكونين أول شخص في التاريخ ينجح في غسل دماغه بنفسه |
Yavaş yıka, yavaş çalkala, nazikçe döndür....tamamdır. | Open Subtitles | غسل بارد وشطف بارد ودورة لطيفة وانتهى الأمر |
- Hayır. - İstersen ellerini lavaboda yıkayabilirsin. | Open Subtitles | ـ كلا ـ يمكنكِ غسل يديكِ في الحوض أن أردتيّ |
Marge, her sabah banyoyu esir alıyorsun. Saçlarımı yıkamam lazım. | Open Subtitles | مارج، أنت تقفلين الحمام كل صباح يجب علي غسل شعري |
Tüm A.B.D.'yi para temizleme oyunu için kullandılar. | Open Subtitles | حولوا كامل الحكومة الأمريكية إلى فضيحة غسل الأموال |
Örneğin elinizi yıkayıp temiz eldiven giymeniz gerektiğini biliyoruz ama burada, musluk başka bir odada ve temiz eldivenleri yok. | TED | كما نعلم أننا ينبغي لكم غسل اليدين ووضع قفازات نظيفة، لكن هنا، الصنبور يوجد في غرفة أخرى، ولا يملكون قفازات نظيفة. |
Sizin Rabbiniz ve Yol göstericiniz olduğuma göre ayaklarınızı yıkıyorum siz de başka birinin ayağını yıkamalısınız. | Open Subtitles | الآن أنا, سيدك ومعلمك قمت بغسل قدميك ينبغي عليك ايضاً غسل قدم احدهم. |
O kadar pahalı ki ellerini yıkamaya bile güçleri yetmiyor. | Open Subtitles | إنها مكلفة لدرجة أنهم لا يستطيعون دفع تكاليف غسل ايديهم |
Eşim, ne zaman giysilerimi kurutucuda unutsam, onları yıkayarak mikroskoplarımızdan birkaçını test etmiş oldu. | TED | تقوم زوجتي مؤخراً باختبار ميداني لبعض من مجاهرنا من خلال غسل ملابسي حينما أنساها في آلة التنشيف. |