Her şey içeriden halledilmiş. Cani'ni düğümü, gerçek bir tecavüz yok. | Open Subtitles | كل شيء مغلق من الداخل عقدة الخانق ، وليس اغتصاب فعلي |
Şimdi şu, fazla uzun olmayan bir süre önce 20 yaşlarında, erkek olmayan bir kişinin yazdığı gerçek bir mesaj. | TED | هذا نص فعلي كتبه شخص غير مذكر في العشرين من عمره تقريباً منذ فترة غير بعيدة |
Bu, etrafınıza nasıl bakacağınızı söyleyen gerçek bir direktif. | TED | إنه توجيه فعلي لكيفية النظر حول بيئتك المحيطة. |
Savcının elinde benim bir şey yaptığımı ispatlayan gerçek bir delil yok. | Open Subtitles | حسنا، المدعي ليس ...لديه أي دليل فعلي يبرهن أني فعلت أي شئ |
Evlenirsem, balayına bir diktafon iki sekreter ve... ..dört şirket danışmanıyla gitmem gerekir. | Open Subtitles | لو تزوجت فعلي أن آخذ أداة إملاء، سكتريرتين و4 مستشارين لشهر عسلنا |
Eğer bir şeylerin doğru olmasını istiyorsam kendim yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | إن أردت القيام بشيء بشكل صحيح فعلي القيام به بنفسي |
Sen hallet öyleyse. Ortalıkta gözükmemem lazım. | Open Subtitles | إذم تولي أنتِ الأمر، فعلي البقاء بعيداً عن الأنظار. |
Peki, bunun için mi yaptım yoksa geçmişimle ilgili bilgi almak için bir bahane miydi? | Open Subtitles | هل هذا سبب فعلي لها؟ او كانت فقد عذراً لأعرف عن ماضيي؟ |
Böyle yapmamın nedeni, kimin doğruyu söyleyeceğini görmekti. | Open Subtitles | و السبب في فعلي هذا، هو أنني أردت أن أعرف من يقول لي الحقيقة |
Ayrıca ben toplumu eleştiren bir komedyenim, gerçek bir meslek olduğunu iddia ettiğim bir iş. | TED | وأنا أيضاً فنانة كوميديا العدالة الإجتماعية، وهو الشيء الذي أصرُ على أنه عمل فعلي. |
Geleneksel bir Noel olacak. Orası kütüklerden yapılmış gerçek bir dağ kulübesidir. | Open Subtitles | انه كوخ خشبي فعلي وهناك غزلان تتطلع اليك من الباحة |
Elinizde gerçek belge anlamında bu belgeyi çürütebilecek, hatta iddialarınızı destekleyecek herhangi bir şey var mı acaba? | Open Subtitles | هل لديك بالإضافة لهذه الورقة أي مستند فعلي والتي يمكن أن تدحض هذه الورقة والتي بالتالي تدعم مزاعمك؟ |
J.P. kendisini gerçek bir robot olarak gösterdi... ve büyükanneni kaçırdı, ve büyükannenin ruhunu yiyecek. | Open Subtitles | جي. بي . كشف نفسه لكي يكون إنسان آلي فعلي. |
Siz ucuz otelleri yönetmekte başarılı olabilirsiniz, ama biz gerçek bir doktorun daha fikrini soracağız. | Open Subtitles | لكنّنا سنطلب رأي طبيب فعلي آخر طبيب يهودي |
Reesa, eğer gerçekten bu şehirde gerçek aşkı bulmak konusunda ciddiysen sana zor aşktan bahsetmem gerek. | Open Subtitles | ليزا إن كنتي جادة بشأن رغبتك في إيجاد حب حقيقي ويدوم فعلي أن أعالجك بالحب القاضي الآن |
Hiç sorun olmaz.Hadi bi kere olsun hayal et. gerçek seks | Open Subtitles | لا يحصلن عليه أبداً هذا جمال الأمر هيا، لمرة لنتخيل، جنس فعلي |
İkinci seferde, bir makineydi. Eskiden neden böyle bir şey yaptığımı merak ederdim. | Open Subtitles | وفي المرة الثانية أرسلت آلياً وكنت أتسائل عن سبب فعلي لهذا |
Günlerce oturup neyi neden yaptığımı sana açıklayabilirim. | Open Subtitles | اسمع، بوسعي الجلوس هنا لأيام وأحاول تفسير سبب فعلي ما فعلتُه لكَ |
Eğer seninle haftada bir çıkarsam aramızdaki ilişkinin anlaşılmaması için diğer kızlarla da çıkmam gerekir. | Open Subtitles | إن كنتِ تريدين موعداً واحداً في الأسبوع فعلي أن أواعد فتيات أخريات لنتفادى الاشتباه أن يكون بيننا علاقة خاصة |
Güzel. Bende kalsın. Bununla ilgili konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | جيد, سأتركه عندي الأن فعلي أن أراجع القرار مع الأخرين |
Sadece bir dakikam var. Judith'in bacaklarına ağda yapmam lazım. | Open Subtitles | لدي دقيقة واحدة فقط فعلي ان اُدلك ارجل جوديس |
Şilin Cuma. Bak. Farklı bir tepki göstermem gerektiğini kabul ediyorum. | Open Subtitles | انظري أنا أعترف أن ردة فعلي كان يجب أن تكون مختلفة |