Dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum, çok harika bir şey, fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz: günde sekiz kucaklama. | TED | وانا سعيد لانني انشر حباً اكثر في هذا العالم انه شعور رائع ووصفة دكتور الحب لكم هي 8 ضمات في اليوم |
Eğer muzun bütün radyasyonunu absorbe edebilseydiniz yıllık dozajınıza ulaşabilmek için günde yaklaşık 170 tane muza ihtiyacınız olurdu. | TED | إذا استطعت امتصاص جميع الإشعاعات الموجودة في الموز، ستحتاج إلى 170 موزة في اليوم حتّى تصل إلى الجرعة السنويّة. |
Renk ertesi gün yıkayarak çıkarılıyor ancak, o anda bu onların güzel bozulmaları. | TED | وبينما تزول الألوان في اليوم التالي، إلا أن هذه اللحظة، تشكل اعتراضهن الجميل. |
Ertesi gün saat 4:04'te, 404$ nakit para olarak verdik. | TED | في الساعة 4:04 في اليوم التالي وزعنا 404 دولار نقداً |
Aslında en inanılmaz süper güçlere sahip olanlar günden 400 defa gülümseyen çocuklar. | TED | في الحقيقة ان اكثر من يملك القوى الخارقة هم الاطفال الذين يبتسمون 400 مرة في اليوم |
Birbirimize istediğimizi söylüyoruz ama ertesi sabah yine yan yana oluyoruz. | Open Subtitles | يمكننا ان نقول ما نريده لكن في اليوم التالي نبقى موجودين |
Ben de derim ki, ortalama bir Amerikalı günde beş saat televizyon izliyor. | TED | ويمكنني أن أخبرك بأن الأمريكي المتوسط يشاهد خمس ساعات من التلفاز في اليوم. |
Bilirsiniz, eğer günde 1 dolar ya da 2 dolardan az kazanırsanız falan. | TED | أي إن كنت تكسب دولاراً واحداً في اليوم، أو ربما دولارين في اليوم. |
günde bir dolar bana gereksiz bir masraf gibi geldi. | Open Subtitles | دولار في اليوم تبدو كأنها مصاريف غير ضرورية بالنسبة لي |
Yüce Rabbin dediğine göre... günde yedi kez... günah işlenmesine izin verilmiştir. | Open Subtitles | الشخص يسمح له أن يذنب سبع مرات في اليوم كما يقول الله |
Adamlar günde bir sıcak öğün yiyordu: Bir kâse buhar. | Open Subtitles | يحصل الرجال على وجبة طعام ساخنة في اليوم وعاء بخار |
Bir günde 15 ya da 20 kez aynı hikâyeyi dinliyordum. | Open Subtitles | خمسة عشر إلى عشرون مرة أسمع تلك القصص في اليوم الواحد |
Bu görüntü, gün içerisinde ve uykunuzda sizi birkaç kez ziyaret ediyor. | TED | هذه الرؤية تستمر في زيارتك عدة مرات في اليوم وحتى في نومك. |
Diğer konu, etkinliğin zamanlaması, başkanın göreve başlamasından bir gün sonra olmasıydı. | TED | والأمر الآخر هو توقيت الحدث، وكونه كان في اليوم التالي لتولي الرئاسة. |
Ertesi gün o kadar iyi durumdaydı ki üzerinde test yapmak istediler. | TED | في اليوم التالي، كانت بصحة جيدة، وأرادوا أن يجروا لها بعض الفحوصات |
Bir sonraki gün ondan bir e-posta aldım. Tüm fonu geri çekeceğini söylüyordu. | TED | في اليوم التالي تلقيت رسالة الكترونية من المطور تقول بأنه سيسحب كل التمويل |
Seni ilk günden kaybedemeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع ان نتحمل خسارتك في اليوم الاول |
Ev yandıktan sonra çocuğu bir sonraki sabah tamamen yaralanmamış şekilde bulmuşlar. | Open Subtitles | وعقب احتراق المنزل، عثروا على الصبي في اليوم التالي، لم يمسسه أذى. |
Bu aynen ayın 18'ine kadar tüm paranı harcaman ve ardından geri kalan zaman için kredi kartına ihtiyaç duyman gibi bir şey. | TED | إنه بمثل أن تنفق كل أموالك في اليوم الثامن عشر من الشهر وبعدها ستحتاج للتدين من البنك لبقية الوقت. |
Bir güne ancak bir tane hayat değiştiren karar sığdırabiliyorum. | Open Subtitles | قرار واحد يغيّر الحياة في اليوم هو أقصى ما أحتمل |
Bay Quill'in öldürüldügü günün ertesi, çamasrhanede... ne buldugunuzu bize söyler misiniz? | Open Subtitles | اتخبرينا ماذا وجدت. بين الملابس المنسخة في اليوم التالي لقتل السيد كويل |
Del Mar boşanma davası 6 Kasım 1975 günü mahkemece karara bağlanmıştır. | Open Subtitles | تعلن المحكمة طلاق عائلة ديل مار في اليوم السادس من نوفمبر 1975 |
Ve günlük yaklaşık 2 ya da 3 müzik grubundan başvuru alıyoruz. | TED | ويقوم بالتسجيل في الموقع لدينا تقريباً اثنان او ثلاث فرق في اليوم |
Yani beyimiz hapishanedeki ilk iş gününde yanardönerli giyinmek istiyor. | Open Subtitles | إذن تريد أن تبدو أنيقاً في اليوم الأول من السجن؟ |