Otomatik. Bir şeye ihtiyacınız olur diye ara sıra açılıyor. | Open Subtitles | إنه آلي، يفتح من حين لآخر في حال أردت شيئا |
Bir şey söylemek istersiniz diye kalem ve kağıt getirdim. | Open Subtitles | احضرت وسادة وقلم، في حال كنت أريد أن أقول شيئا. |
Eğer yüzey ağımız kapasitesini doldurmuşsa, o zaman trafiği bir üst seviyeye taşıyalım. | TED | في حال كانت الشبكة السطحية مشبعة، فلنقم إذا برفع حركة المرور عن السطح. |
Eğer annem hakkında çirkin tek bir söz söylerse, o, o... çocuğunu boğacağım, | Open Subtitles | في حال أنه قد قال كلمةً واحدة سيئة بحقها فانني سأختنق ابن العاهرة |
Tamam, sen sorun çıkması ihtimaline karşı arabayı hazır tut. | Open Subtitles | حنساً , ابقي السيارة تعمل في حال حدث شيء خطأ |
Belki çatışma sonrasını beklemeliyiz, ikimizin de geri dönmemesi ihtimaline karşılık. | Open Subtitles | ربما علينا الانتظار حتى انقضاء المعركة، في حال لم نرجع كلانا. |
İşlerin ters gitmesi durumunda, rehine olarak bir değeri olabilir. | Open Subtitles | سيكون ذو قيمة كرهينة، في حال سارت الأمور بشكل سيء |
Senin yaptırdığında bir hata varsa... başka bir test yaptırabiliriz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ..فقط فكرت بأن نعمل لك فحصاً آخر في حال كان الأول خاطئاً.. |
Eğer tekrar yakmamızı isterse diye bir çanta dolusu para getirdim. | Open Subtitles | أحضرتُ كيساً من المال في حال أراد منّا أن نحرقه مجدداً |
Kuzenlerin bize karşı hazırlıklıysa diye güçlerini üçe katlamak için bir iksir. | Open Subtitles | إنها جرعة لمضاعفة قوَّتكِ ثلاث مرّات، في حال استعداد بنات عمّكِ لنا |
Buraya bir daha gelmeyecek. O bir din adamı, unutursa diye söylüyorum. | Open Subtitles | حسن، لن يعود إلى حانتي إنه رجل دين في حال نسي الأمر |
Ne olur ne olmaz diye gösteride bir anahtar yutmuştum. | Open Subtitles | أبتلعت مفتاحاً في حال أنتهى بي المطاف في تأديه عرضاً |
Senin gibi birine kimliğimi açıklamam gerekirse diye vermişlerdi bana | Open Subtitles | قد أعطوني إيّاها في حال اضطررت لتفسير موقفي لشخص مثلك |
Benim numaram bu, Eğer Mike'ın durumunda bir değişiklik olursa diye. | Open Subtitles | أنا جاهزة هذا هو رقم في حال لو تغيرت حالة مايك |
Devamlı kontrol ediyordum, Eğer biraz hızlı gidiyorsam hemen yavaşlıyordum. | Open Subtitles | عادةً ما أتفقـّد لوحة العدّادات لأخفـّف السرعة في حال تجاوزها. |
Evet, ama Eğer bu bebek doğarsa, bu dava için fazlası demek. | Open Subtitles | نعم ، ولكن هذا يعني المزيد من الدعاوي في حال ولادة الطفل |
Adamın bizim tarafa dönme ihtimaline karşı seninde orada bulunmanı istedim. | Open Subtitles | وظننت أنك قد تريد التواجد هناك في حال كان هو القاتل |
Anomaliden bir şey gelme ihtimaline karşı burada olman gerek. | Open Subtitles | أحتاجكَ هنا في حال خروج أي شيء من تلكَ الهالة |
Artık araba galerisi var. Hani Belki iyi fiyata araba almak istersin. | Open Subtitles | إنها تمتلك وكالة سيارات الآن في حال كنت تبحث عن سيارة جيده |
Biz bir başka girişim var durumda kim olduğunu anlamaya var. | Open Subtitles | يجب أن نعرف من هو في حال كان هناك محاولة أخرى |
Bugün, Tesla'nın çalışmasındaki sorunları gidermemiş olması ihtimaline karşın önlemler alarak makineyi denedim. | Open Subtitles | اليوم جربت الآلة متخذا تدابيري في حال أخفقت الآلة مجددا |
olur da idrar tahlili falan yapmaya kalkarsın diye söylüyorum. | Open Subtitles | في حال اردت سؤالي لإعطائك عينة بول ايضا ، لذا |