Şimdi ailenin yüzkarası olduğuma göre artık o kadar mükemmel sayılmam. | Open Subtitles | الان و قد اصبحت عار الاسرة ، لم اعد كامل ابدا |
Ama yerden 3 metre yüksektesin ve bacaklarını mükemmel Bir şekilde ayırmışsın. | Open Subtitles | و لكنك على ارتفاع 10 اقدام عن الأرض و قمت بفصل كامل |
Sadece üç kişi için koca hindiyi yapmak yanlış geldi. | Open Subtitles | ومن لا يستحق ذلك لجعل تركيا كامل لثلاثة أشخاص فقط. |
Eğer güneş orada olmasaydı, üç Kelvin de donmuş Bir buz topu olurduk ve güneş bütün yağış sistemimizi oluşturur. | TED | فإن لم توجد الشمس كنا سنكون كرة جليدية بحرارة ثلاث درجات على مقايس كلفن والشمس أيضاً تحرِّك كامل الدورة المائية |
Unutmayın, eğer kendinizi Wookiee ile uğraşırken bulursanız Wookiee'nin her tarafını traş etmeyin. | TED | تذكر، إذا وجدت نفسك تتعامل مع الوكيي، لا تقوم بحلق الوكيي بشكل كامل. |
Sonra Bir adam gelip dergisinin Bir nüshasının tamamını benim çizmemi önerdi. | Open Subtitles | ثم أتاني ذلك الرجل وعرض علي أن أقوم بعمل عدد كامل لمجلته. |
Bütün hafta boyunca, hatta diğer hafta bile ağlamak istedim... | Open Subtitles | أريد ان أبكي لمدة أسبوع كامل .. والاسبوع الذي بعده |
Ki bunların hiçbiri Ayımız gibi mükemmel şekilde Güneşi kapatamamaktadır. | Open Subtitles | لكن أحد لا منها يقوم بكسوف كامل كما القمر للأرض |
Ama mükemmel erkek diye Bir şey yoktu, değil mi? | Open Subtitles | انتظري قليلا, لا يوجد شيء اسمه رجل كامل اليس كذلك؟ |
Şimdi, eğer bunların hepsini atlatırsan, tam Bir iyileşme için mükemmel şansınız var. | Open Subtitles | الآن, بما اني اخبرتك بكل شيء, فرصتك للحصول على تعافي كامل هي رائعة. |
Akademide koca Bir hafta geçirdikten sonra, ...oranın ve benim asla anlaşamayacağımızı anladım. | Open Subtitles | لقد منحت جورج واشنطن اسبوع كامل يبدو أنى لن أستطيع أن اكمل فيها |
Bir gün koca Bir muzlu ekmeği alıp duvara fırlatmıştı. | Open Subtitles | يوماً ما, أخذ كامل كعكة المور و رماها على الجدار |
Tüm düşmanlarını Bir bitki özüyle öldürebiliyorken neden koca Bir savaşla uğraşasın ki? | Open Subtitles | لماذا تحارب في معركة شديدة طالما تستطيع قتل جيش كامل بسائل نبتة واحدة؟ |
O kadar ilgimi çekmişti ki, sonunda üzerine Bir kitap yazdım. | TED | كنت مهتما كثيرا بها حيث كتبت كتاب كامل حول هذا الموضوع. |
her folikül Bir yumurta içerir. Ortalama olarak sadece Bir folikül tamamıyla olgunlaşabilir. | TED | يحوي كل جريب بويضة واحدة و عادة سيصبح جريب واحد ناضجاً بشكل كامل |
Ve bütün bunlar çalışma alanının tamamını gözden düşürmek için yeterli midir? | Open Subtitles | وهل تعتقد أن هذا كافي لتشويه سمعة مجال كامل من الدراسة ؟ |
Bir hafta boyunca hava açıktı ve Alman ordusu yaklaştırılmamıştı. | Open Subtitles | للأسبوع كامل كان الطقس جيداً و أنقشعت غمة الأجتياح الألمانى |
Yiyecek nihayet bittiğinde ordunun tamamı ölüp gidecek arkalarında mahvolmuş Bir alan bırakarak. | Open Subtitles | عندما ينفذُ الطعام أخيراً سينفقُ كامل الجيش لكِن ليسَ قبل أن يُهلِكَ الأرض. |
Ve yürürken iki ayakları birden yere temas etmek zorunda. | Open Subtitles | ويجب أن يقف ثانيةً على كامل القدمين. إرفعوا قبعاتكم، سادتي، |
Bir geminin kaptanı dedim. Ailesinin Bir nakliye şirketi var. | Open Subtitles | قلت بأنه كان قائد سفينة عائلته تمتلك خط شحن كامل |
Babanın servetinin tadını hiç çıkaramadın daha sen çok gençken hepsini kaybetti. | Open Subtitles | ِلم تستمعي بثروة والدكٍ.. لقد خسر كامل ثروته عندما كنتِ.. صغيرة جداً |
Bir bina dolusu polis. Başka bilmemiz gereken ne var? | Open Subtitles | انه مبنى كامل من رجال الشرطة ماذا تحتاج أن تعرف؟ |
Kavgacılar kendileriyle ilgili şöyle düşünür: kişinin tamamen kontrol edebileceği tek insan kendisidir. | TED | المشتبكون يدفعهم الإيمان بأن الشخص الوحيد الذي تملك كامل السيطرة عليه هو نفسك. |
Şili'deki depremi okudum ve tüm Pasifik okyanusunu etkileyen tsunami dalgaları hakkında okudum. | TED | لقد قرأت عن الهزة الارضية التي ضربت التشيلي مؤخراً وكيف ان موجة التسونامي انتشرت على كامل المحيط الاطلسي |