Ha siktir! O kadar acıyor ki sayamıyorum! Kaçta kalmıştık? | Open Subtitles | يا الهي, هذا مؤلم للغاية لا أستطيع العد, اين وصلنا؟ |
Sadece bir an acıyor. Görev sırasında olması da gerekli değil. | Open Subtitles | هذا مؤلم لفترة قصيرة ولا داعي ليكون ذلك ضمن الخدمة |
Bunu söyleme; çok acı verici. Ne söylemem mi istiyorsun? | Open Subtitles | لا تقولي هذا،مع أنه حقيقة،لكنه مؤلم وماذا تريدني أن أقول؟ |
Tanrım, tam kafamın üzerine düştüm. Dostum, bu acıttı. | Open Subtitles | إلهي، انا هبطت مباشرة على رأسي أوه، هذا مؤلم |
Bu çağrılardan daha kötü bir şey olamaz, onlar hakkında düşünmek bile canımı acıtıyor. | TED | ولايوجد شيء أسوء من تلك الإدعاءات، إنه لأمر مؤلم حتى التفكير بها. |
Canım acıdı ama birbirlerine âşıklar demek ki. | Open Subtitles | . هذا مؤلم .. لكن اعتقد بأنهم يحبون بعضهم |
Çünkü ben sürekli rengini açtırıyorum ve acayip acıyor. | Open Subtitles | لأنني أضع لاصقاً طيلة الوقت، وذلك أمر مؤلم للغاية |
acıyor gibi görünüyor, değil mi Tsukune? | Open Subtitles | يبدو انه مؤلم بالفعل , اليس كذلك تسوكوني ؟ |
Nefes alıp vermeye devam et. Biliyorum canın acıyor. Ben de bu yollardan geçtim. | Open Subtitles | واصلي التنفس، أعلم أنه مؤلم مررت بهذا ايضاً |
Bu günün senin için ne kadar acı verici olabileceğini anlıyorum. | Open Subtitles | انا اعلم كيف يمكن ان يكون هذا اليوم مؤلم بالنسبه لك |
Sana oldukça yakın birini kaybetmek oldukça acı verici, bunun farkındayım. | Open Subtitles | أعرف انهُ مؤلم جداً أن تفقد شخصاً آخر قريباً جداً منكَ |
- ... acı verici bir bölümüne dayanan bir gelenek. | Open Subtitles | و قد انبثقت من جزء مؤلم و دامي من تاريخنا |
Vuruldum, bıçaklandım, ama bu gerçekten acıttı. Kızımın işini halledecek misin? | Open Subtitles | سبق أن تمَ إطلاق الرصاص عليّ و تعرّضت للطعن و هذا الكيس مؤلم يا رجل هل ستتكفّل أمر الفتاة الصغيرة ؟ |
Oh pislik! Biliyorum acıtıyor bebeğim, ama her şey yoluna girecek. Şimdi beş dakikada şerifi bulur ve getiririm- | Open Subtitles | أعلم أن هذا مؤلم لكن كل شيء سيكون على مايرام |
acıdı mı? Ha Askercik? | Open Subtitles | أعرف أنّ هذا مؤلم صحيح أيّها الجندى؟ |
Acaba bazı insanlar neden sırf sesleri tanımladığımda bile bunu düşünmek acı veriyor gibi içgüdüsel olarak irkiliyorlar. | TED | أريد أن أعرف ما الذي يجعل بعض الناس يرتجفون غريزياً، عندما أصف لهم صوت الصراخ كما وأنه مؤلم حتى التفكير به. |
Yerini söylersen ikiniz için de acısız olacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | اخبرينى اين هى و اعدك ان موتكما سيكون غير مؤلم |
O zaman deriden kan lekesi çıkarmanın çok zor olduğunu biliyorsundur. | Open Subtitles | حسناً، فأنت تعرف إذن أن غسل الدم عن الجلد مؤلم جداً. |
Piyasa o kadar kötü düzenlenmişti ki, ilaçların fiyatını yediye katlayarak tedarik eden iki ayrı acentadan satın alıyorlardı. | TED | كانت السوق غير منظم على نحو مؤلم بحيث أنهم يشترون هذه الأدوية عبر وسيطين الذين يعزفون عليهم سبع مرات. |
Canım yandı, ama bir ay sonra, onların kanepelerinde uyuyordum. | Open Subtitles | ذلك مؤلم ولكن بعد شهر وإذا بي أنام على أريكتهما |
Çıktığın kişinin başka birine gitmesi en üzücü şeydir. | Open Subtitles | ذلك اكثر شيء مؤلم. عندما الشخص الذي تواعده يهرب مع شخص آخر. |
Parçalanmış bir dizle götürebilirsin. acılı olur, ama imkansız değil. | Open Subtitles | اصابتك بكسر مؤلم فى الركبة لن تمنعك من الذهاب بنا الى الوادى |
'Aşk acıtır' derler ama bende bu biraz farklıdır. | Open Subtitles | يقول الناس قطع العلاقة امر مؤلم لم يكن هذا حقيقي بالنسبة لي |
"Sekiz yıl oldu ve ben senin hareketlerinin... bazen ne kadar kırıcı ve yıkıcı olduğu konusunda... sana bir şey söylemedim ve hep dilimi tuttum." | Open Subtitles | لمدة 8 سنوات أمسكت لساني ولم أخبرك كم هو مؤلم ومدمر سلوكك أحياناً |
Hayır. Benimki çoktan alındı. Tanrım, çok ağrıyor. | Open Subtitles | لا فلقد أزلتها سابقا يا الهي ان هذا مؤلم |