Bazen sinirlerim geriliyor, kendimi huzurlu bir yerde hayal ediyorum. | Open Subtitles | بعض الأحيان عندما أشعر بالتوتر أرغب بتصور نفسي في مكان مسالم |
Daha sessiz ve huzurlu bir yer bulurdum kendime, al sandivicini, oku dergini. | Open Subtitles | لقد وجدت مكان يكون هادئ و مسالم أتناول شطيرة و أقرأ مجلة |
Sana daha önce de söylemiştim, kendisi dünyanın en zararsız insanıdır. | Open Subtitles | ولكنى اخبرتك من قبل, انه اكثر رجل مسالم فى هذه الدنيا |
Bizler bu felaket iç savaş için barışçıl devrim arayan insanlarız. | Open Subtitles | نحن شعب مسالم يتطلع لثورة سلمية ضد هذه الحرب الأهلية الكارثية |
Ben Barış yanlısı biriyim, korkak değil. Beni sebepsiz yere suçlayamazsınız. | Open Subtitles | أنا شخص مسالم ولستُ جباناً لا يمكن ضربي من دون عواقب |
İnsanlara yardım edebileceğimiz huzur dolu bir yere. | Open Subtitles | تعلمين, مكان مسالم حيث يمكننا مساعدة الناس |
huzurlu bir ortamda toplanmış 12 savaşçıyı, 18 masum insan ve 2 çocuğu öldürmek için kullanılan patlayıcının aynısı. | Open Subtitles | هي نفس المتفجرات التي أستخدمتها لقتل 12 محارب و 18 مارين بريئين, و طفلين الذين تجمعوا لحضور مجلس شورى مسالم |
Senin ki maviydi. huzurlu, değil mi? | Open Subtitles | و عندما ارتديته انت كان اللون ازرق, يعنى انك مسالم ,صحيح؟ |
- huzurlu bir yer olduğunu, ruhların oraya ait olduğunu. | Open Subtitles | ،أعلم أن مكان مسالم والمكان الذي تنتمي له الأرواح |
Yüreğim huzurlu ve dünya da gözüme komik bir pire gibi görünüyor. | Open Subtitles | قبلي مسالم و العالم والعالم يعادل البرغوث بالنسبة لي |
Tatlı, masum, zararsız, yaprak yiyen, güzel gözlü küçük bir geyik. | Open Subtitles | غزال جميل بريء مسالم آكل للعشب وذو عيون جميلة |
Şu zavallıya bakın. Sadece zararsız bir yolcu. | Open Subtitles | انظروا الى هذا المسكين, انه مجرد مسافر مسالم . |
Şu anda bu yakışıklı çocuk kadar zararsız biri. | Open Subtitles | انه الان مسالم كهذا الطفل الصغير |
Maya'ların barışçıl bir ırk olduğu ve ormanda, değişik yerlerde, doğayla uyum içerisinde yaşadıkları düşünüldü. | Open Subtitles | من المعتقد ان المايا كان شعب مسالم يعيش بانسجام مع الطبيعة منتشر بالغابة |
Madronalılar barışçıl ve gelişmiş bir toplumdur ve binlerce mülteciyi kabul edebilecek kaynakları vardır. | Open Subtitles | مادروناس مجتمعٌ مسالم و متقدّم بمصادر تقبل آلاف اللاجئين. |
barışçıl bir dünyada, yaşamlarımızı kaybetmemize hiç gerek yok. | Open Subtitles | في عالم مسالم, نحن لا نريد أن نخسر أرواحنا. |
Biliyor musun, kendimi hep Barış yanlısı biri olarak görmüşümdür. | Open Subtitles | تعلمين ، كنت دائماً أعتقد أنني شخص مسالم |
huzur dolu ve sessizdi ama sanki içimden elektrik akımı geçiyordu. | Open Subtitles | كان كل شيء مسالم وهادئ ولكني شعرت كأن الكهرباء تغمرني |
İnsanlara karşı uysal oluşunun yanı sıra, ...tüyleri de çok güzel. | Open Subtitles | وهو ليس فقط مسالم تجاه البشر ويتمتع بفرو جميل، |
Benim bir barışçı olmamı istediğini Biliyorum; ama Fogler'a da söyledim. | Open Subtitles | انا اعلم انتي تريدني هادئ مسالم ولكن انا اخبرت فولجر |
Bugün kendinde değil. sakin ve sessiz. Olay çıkarmadı. | Open Subtitles | هو ليس نفسه اليوم فهو هاديء و مسالم ، غير معقول |
Hayır dedim ya, o bir Quaker. Şiddete karşıdır. | Open Subtitles | كلا ، أخبرتك أنه مسالم أنه ينبّذ العنف |
Kardeşim barışçıldır! | Open Subtitles | لنتكلّم؛ يمكننا حلّ الأمر؛ أخي شاب مسالم |
Rayların sesi ve treninin sallanması çok huzur verici. | Open Subtitles | أنت تعلم صوت الشاحنات المزعج وتمايل القطار إنه مسالم جدا |
Ben sert biri değilim. barışseverim. | Open Subtitles | أنا لست شخص عنيف أنا مسالم |
Ben barışsever bir insanım, dostum. | Open Subtitles | أنا مسالم يا رجل. |