Geçtiğimiz sene Tunus'taydım. Orada çok küçük bir caminin ihtiyar imamı ile tanıştım. | TED | منذ عام مضى كنت في تونس، و قابلت إماماً لجامع صغير، رجل مسن |
ihtiyar herif ya da cuceden iyi olan tek sey nedir biliyormusunuz? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الأفضل من رجل مسن أو قزم؟ رجل أعمى |
yaşlı Adam: Bunun hayatınızın sıradan bir günü olduğunu mu düşünüyorsunuz? | TED | رجل مسن : تعتقد أنه مجرد يوم آخر في حياتك ؟ |
Hasretinden ve tutkundan acı çekmek için çok yaşlıyım! | Open Subtitles | فانا شخص مسن لكى اعانى من تلك الأشواق والعواطف والهيجان كفتى غبى. |
Benim gibi eski bir anasının gözünden... böyle göz kamaştırıcı şeylerin gelebilmesini düzeltemezdim. | Open Subtitles | لم أستطع إستيعاب كيف لشيء بهذا البهاء أن يأتي من وغد مسن مثلي |
Biliyor musun, doğru. Benim için çok yaşlısın. | Open Subtitles | انت دائماً محق, أنت مسن بالنسبة لي |
Onca yolu ihtiyar bir adamın şikâyetlerini dinlemek için gelmedin ya. | Open Subtitles | لم تأتِ كلّ هذه المسافة لتسمع تذمر رجل مسن. |
İhtiyar bir yerli veya yalnız bir Asyalı kız ile nasıl bir tutarsın? | Open Subtitles | كم يضاهي ذلك حسب رأيك برجل أسمر مسن او اسيوية وحيدة؟ |
Valance ve adamları dün nehri aşıp birkaç çiftçiyi öldürdü, ihtiyar Holiday ve oğullarını. | Open Subtitles | قتلوا زوجين من السفلة رجل مسن وابنه |
Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. |
Bu onu daha yaşlı gösterir... yani epey bir yaşlı olmalı, | Open Subtitles | هذا يجعله اكبر مما يبدو و هذا يعني انه مسن جدا |
Kendini öldürmeye çalışan Gerçekten yaşlı bir Adamım ve kendi problemlerim var. | Open Subtitles | أنا لديّ رجل مسن للغاية حاول قتل نفسه و مشاكل خاصة بي |
lsabel gençsin, güzelsin, akıllısın ve konuştuğumuz gibi, ben senin için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | إيزابيل أنت صغيرة, جميلة, و واعية و كما قلنا سابقاً, أنا مسن بالنسبة لك |
Evet. Tanrım, yaşlıyım. | Open Subtitles | أجل رباه , أنا مسن |
yaşlıyım demedim zaten. | Open Subtitles | لم أقل بأني مسن |
Baban saygı duyulan eski bir vurguncu ve çok önceden yakalanması gerekiyordu. | Open Subtitles | والدك هو جريء مسن وربما كان يجب أن يلقن درساً من قبل |
eski kağıt parçaları! yaşlı, kör adamlar! Hah! | Open Subtitles | شجاعة حتى امام نبوات اليهود واوراق قديمة ورجل مسن |
Bu tür işleri yapmak için sen fazla yaşlısın.. | Open Subtitles | إنك مسن للغاية للقيام بهكذا عمل |
Sesi çok değil, sen yaşlısın. | Open Subtitles | إذا كانت صاخبة جداً، فأنت مسن جداً. |
Artık yaşlandı. | Open Subtitles | إنه مسن.. |
Onların babası değilim ben. Ben "The Top Kek"in vokalistiyim. Bir ihtiyarın bana yavşamasını isteseydim eve giderdim. | Open Subtitles | لستُ والده أنا المغني الرئيسي, رأس القطّة لو أردت أن يغازلني رجل مسن لعدت لدياري |
Ben burnumu ait olmadığı yerlere sokamayacak kadar yaşlandım. | Open Subtitles | أنا مسن و متعب للغاية، لكي أحشر أنفي فيما لا يخصني. |
Ve Demografinin yararımıza oldugu gercegi, yaşlanan dünyadaki tek genç ülke oldugumuzdan dolayi, küreselleşmeyi Hindistanlılara daha çekici kılmaktadir. | TED | وحقيقة أن التركيبة السكانية في صالحنا بما أننا البلد الوحيد الشاب في عالم مسن جعلت العولمة أكثر جاذبية للهنود |
Babamın arkadaşı olacak kadar yaşIı biriyle yatmaktan çok sıkıIdım. | Open Subtitles | من النوم مع شخص مسن بما يكفي انيكونصديقوالدي. |
İlk kocam yaşlıydı ve sonu kötü bitti. | Open Subtitles | زوجى الأول كان مسن ونهايته كانت مؤسفة |
Sana ayak uyduramaz. - Avantajını kullan. | Open Subtitles | إنه رجل مسن وبطيء جداً ولن يستطيع مجاراتك |
Yani, son 10 yıldır 20 ülkedeki 1000 yaşlının bütünsel sağlık deneyimini inceledik. | TED | إذن فنحن ندرس التجربة الصحية كليا ل 1.000 مسن على مدى 10 سنوات في 20 دولة مختلفة. |