Biz gelişmiş ülkelerde hepten vazgeçersek ve şimdiye ve gelecek jenerasyona yatırım yapmazsak o zaman amacımız ne ya? | TED | وإذا نحن في الدّول المتقدّمة، ككل، انسحبنا، ولا نستثمر في أجيال الحاضر والمستقبل، إذا ما هي الغاية بحق الجحيم؟ |
Biz Bir bataklıktayız, hayatım. Burada telefon ne arar ki? | Open Subtitles | نحن في مستنقع يا عزيزتي أين سنجد هاتف هنا ؟ |
Yine de şunu aklımızın Bir köşesinde tutalım: Çok dik Bir yükselişin başındayız. | TED | الذي قال، احفظ شيئا واحد في عقلك: نحن في بداية منحنى شديد الانحدار. |
Sevgili Avis, bunu hak edecek ne yaptık bilmiyorum ama Şu an, Almanya'dayız. | Open Subtitles | عزيزتي آفيس، لا أعلم ماذا فعلنا لنستحق ذلك لكن هنا، نحن في ألمانيا |
Bravo Doktor. Artık bu işte birlikteyiz. Bir kontratımız var. | Open Subtitles | رائع دكتور، تعرف ذلك، نحن في هذا سوية لدينا عقد |
Şu an büyük Bir savaşta olduğumuzu söyleyebilirim ve aslında bu savaşı kaybediyoruz. | TED | نحن في حرب حقيقية في الوقت الحالي، وهي حرب نحن خاسرين فيها بالفعل. |
Tahran'ın yaklaşık 400 kilometre hayır, 350 kilometre kuzeyinde geçen yıl depremin her şeyi yerle Bir ettiği Koker'deyiz. | Open Subtitles | نحن في كوكر تقريباً 400 كلم لا ، 350 كلم شمال طهران حيث حطم زلزال العام الماضي كل شيء |
Bir savaşın içindeyiz asker. Kimse geri dönüp dönemeyeceğini bilemez. | Open Subtitles | نحن في حرب, أيها الجندي لا أحد يعرف كيف يرجع |
Biz Bir kere tartışıyoruz ve sen gidip bu adamlara mı eş oluyorsun? | Open Subtitles | هيا، ستيف. نحن في الحصول على وسيطة واحدة، وتذهب السندات مع هؤلاء الرجال؟ |
Biz çok endişeliyiz! Gazetelerde her gün kötü haberler çıkıyor. | Open Subtitles | نحن في غاية القلق الصحف تنشر أخبرا مريعة كل يوم |
Biz konumda teğmen bulunmaktadır. Biz temiz Bir atış var. | Open Subtitles | نحن في مراكزنا يا أيها الملازم و لدينا فرصة للإصابة |
Halk olarak sorunları aşmak için Bir araya gelme konusunda çok yetenekliyiz. | TED | نحن في الواقع، كشعب، قادرة جدا القادمة معا من أجل حل المشاكل. |
Biz, Arboria'dayız. Sana koruyucu Bir ışın göndereceğim. | Open Subtitles | نحن في اربوريا أنا سأرسل لك شعاع قادر على العودة إلى المكان الأصلي |
Artık New York'dayız. New Yorklular gibi giyinelim. | Open Subtitles | نحن في نيويورك الآن لنرتدِ ملابس أهل نيويورك |
100,000 dolarlık Mercedes'in içindeyiz. İşte gittiğimiz yer de orası. | Open Subtitles | نحن في سيارة تكلفتها 100000 دولار هذا ما سنذهب إليه |
Sana söyledim, John, hoşuna gitse de gitmese de bu işte beraberiz. | Open Subtitles | قلت لك جون نحن في هذا معاً سواء أعجبك هذا أو لا |
- Hallediyoruz. Aslında tam da Şu an gitmek üzereyiz. | Open Subtitles | كما واقع الأمر، نحن في طريقي إلى هذا الحق الثاني. |
Neredeyse iflas ettik, daha da kötüsü Albuquerque'deyiz. | Open Subtitles | نحن تقريبًا مفلسون. واسوأ، نحن في ألباكيركي |
Neden kim olduğumu kimseye söylemedin? Şu anda sen Karen Stadtfeld'sin, değil mi? | Open Subtitles | بالنسبة لما نتكلم عنه ابقا يا كرين لا علاقة لذلك نحن في المدرسة |
[ Groans ] bize maydan okunuyorsa, o zaman Başımız belada. | Open Subtitles | هل لا بد ان نقبل التحدي ؟ نحن في ورطه الان |
Tarihte hiçbir bilim insanının bundan sağ çıkabileceğimizin sözünü veremediği Bir noktaya geldik. | TED | نحن في مرحلة من التاريخ حيث لا يستطيع أي عالِم أن يضمن لكم أنكم ستنجون من ذلك. |
Biz Cardiff'teyiz. Londra'nın umrunda değil. Güney Galler sahili, denize çökse kimse farkına varmayacaktır. | Open Subtitles | نحن في كارديف، ولندن لا تهتم بنا . لو ابتلع البحر شمال ويلز فلن يلاحظوا |
Dur biraz. Canary Wharf'tayız. | Open Subtitles | انتظري لحظة نحن في كاناري وارف، لابد أننا كذلك |
Otobüs durağındayız. Burası resmi, yetkili Bir otobüs durağı! | Open Subtitles | نحن في موقف حافلات ، هذا موقف حافلات مُرخص و رسمي |
Şu mantıklıdır ki, bu dünyada var olan bizler, hayatlarımız süresince sezgisel olarak bu ilişkileri absorbe etmekteyizdir. | TED | انها ترتكز على المسببات التي نرتكز عليها نحن في هذه الحياة والتي تحدد منحى حياتنا ونحن تمتلك ادراك حسي لتلك العلاقات |
ama bizim gerçekte gördüğümüz böyle devam etmesinden daha da ileri gidileceği. | TED | و لكن ما نراه حقيقة نحن في الحقيقة نفعل أكثر من المجاراة. |