ويكيبيديا

    "نستطيع" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • biz
        
    • miyiz
        
    • onu
        
    • edebiliriz
        
    • yapamayız
        
    • Bunu
        
    • bir
        
    • edemeyiz
        
    • veremeyiz
        
    • Onları
        
    • mümkün
        
    • bu
        
    • daha
        
    • ki
        
    • kadar
        
    Birincisi biz artık emniyetli bir şekilde sağlıklı beyin aktivitesine kulak misafiri olabiliyoruz. TED الأمر الأول هو أننا نستطيع الآن أن نتجسس بأمان على نشاط دماغ سليم.
    Ama elbette, bununla baş edebiliriz çünkü biz yapay dikenler üretebiliriz. TED لكن بالطبع، نستطيع التعامل مع هذا، لأننا نستطيع صنع شوك إصطناعي.
    Peki ya gerçekten beynin içine girip, bu film klibini düzenleyebilmemiz gerçekten mümkün mü, aslından farklı bir şeye dönüştürebilir miyiz? TED لكن هل هنالك إمكانية أن نستطيع الدخول إلى داخل الدماغ و تحرير لقطة الفيلم هذه؟ بحيث نستطيع جعلها مختلفة عن الأصل؟
    bu adamın bir kâtil olduğuna inanamadığı için de, onu suçlayamayız. Open Subtitles لا نستطيع إدانتها لأنها .لا تعتقد أن هذا الرجل كان قاتلاً
    Bizim yapamayacağımız kadar karmaşık ama doğal kaynağından elde edebiliriz. Ediyoruz da çünkü en güçlü antibiyotikler arasında yer alıyor. TED إنه أمر معقد للغاية، ولكن نستطيع الحصول عليه من مصدره الطبيعي، ونحن نفعل ذلك، لأنه أحد أقوى المضادات الحيوية لدينا.
    Şimdi sizlerden, bizlere resmen yardım etmenizi istiyorum çünkü Bunu tek başımıza yapamayız. TED والآن أودُ أن أطلب منكن رسميًا مساعدتنا، لأننا لن نستطيع القيام بهذا وحدنا.
    Şu anda fosil yakıtlar kullanıyoruz çünkü Onları bulmak kolay ve Bunu yapabiliyoruz. TED حالياً نحن نحرق الوقود الأحفوري لأنه من السهل العثور عليه، ولأننا نستطيع ذلك.
    Umarım, günün ilerleyen saatlerinde belki bir iki şey paylaşabiliriz. TED أرجو ربما نستطيع تقاسم شئ أو شيئين كما تمر الأيام.
    Yaptıklarımızı dikkatlice kontrol edemeyiz çünkü onlar bilinç altından gelir. TED نحن لا نستطيع السيطرة عليها بعناية لانها لاوعي بالنسبة لنا
    biz dev gibiyiz ve görmek için çok küçük olan şeylerin farkında değiliz. TED نحن البشر كائنات عملاقة، وبالتالي لا نستطيع إدراك أمور أصغر من أن نراها.
    Şirketlerin bizi kontrol etmesine izin vermek yerine biz şirketleri kontrol edebiliriz. TED نستطيع أن نختار التحكم في الشركات بدلًا من السماح للشركات بالتحكم فينا
    Fakat, tüm bunlarla ilgili anlayışımızı daha da geliştirecek olursak hâlâ yanıtlayamadığımız bir sorumuz daha var, ve bu; biz nereden geldik? TED ولكن إلى الحد الذي يصل إليه فهمنا لهذه الأشياء، هناك سؤال واحد لا زلنا لا نستطيع الإجابة عليه، وهو، من أين نأتي؟
    Farklı yağları yiyen bir bakteri yaratabilir ve bir petrol akıntısını temizleyebilir miyiz? TED هل نستطيع صناعة جراثيم تبتلع أنواعا مختلفة من الزيت، بحيث تنظّف الزيت المسكوب؟
    Merak ediyorum, bu gece sadece ikimiz dışarıda bir yerlere çıkabilir miyiz? Open Subtitles كنت أتساءل ربما نستطيع الخروج لمكانٍ ما معاً فقط نحن الاثنتان الليلة؟
    Sürekli onu izleyemeyiz ki. Her an yanında olmak mümkün değil. Open Subtitles لا نستطيع مراقبتها باستمرار ومن المستحيل أن تبقى معها طوال الوقت
    onu öldürebiliriz veya gitmesine izin verebiliriz, ama bu şimdi size bağlı. Open Subtitles نستطيع ان نقتله او ان ندعه يعيش لكن هذا عائد لك الان
    Başkan savaş konusunda harekete geçene dek bir şey yapamayız. Open Subtitles نحن لا نستطيع الدخول حتى الرئيس يشهد قانون سلطات الحرب
    Ve iyi haber, Bunu yapabiliriz. Bunun için teknolojilerimiz var. TED والأخبار السارة هي أننا نستطيع ذلك نحن لدينا الوسائل التكنولوجية
    Bizim evrende uaşabileceğimiz alan sınırlı, hatta bir ufukla sınırlı. TED توجد منطقة محدودة في الفضاء نستطيع الوصول إليها، محاطة بأفق.
    Dinle beni. Sakin olman lazım, yoksa sana yardım edemeyiz. Sakinleş. Open Subtitles انصت لي يجب ان تهدا و الا لن نستطيع مساعدتك اهدا
    biz iki haftada iş ve erkek arkadaş bulup kilo filan veremeyiz. Open Subtitles لا نستطيع التعرف على أصدقاء جدد والحصول على عمل جديد خلال أسبوعين
    Aydınlatma görevini yerine getiriyor, ama aynı zamanda, bu veriyi transfer edebiliyoruz. TED انه يؤدي وظيفة الاضاءة لكن في نفس الوقت نستطيع بث هذه البيانات
    Bunları üretebiliriz, bu kırmızı halıdan biraz daha büyük bir alanda, bir haftada yaklaşık 20 milyon tane üretebilirim. TED نستطيع أن ننتجه في مساحة أكبر قليلًا من هذه السجادة الحمراء. بإمكاني أن أنتج 20 مليون بعوضة في الأسبوع.
    Zaman ilerledikçe yer çekimi artacak, ta ki tamamen dünyada oluncaya kadar. Ancak sizi temin ederim oraya kadar varamayacağız. TED مع مرور الوقت، ستزداد الجاذبية حتى نعود إلى كوكب الأرض، ولكن أود أن أؤكد لكم أننا لن نستطيع الوصول هناك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد