...şimdi olgun bir kadınım. ve,bu yol boyunca,bir kaç şey öğrendim. | TED | وأنا امرأة كبيرة الآن. وقد تعلمت أشياء قليلة على طول الطريق. |
O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. | TED | لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها |
Bana parmaklığı verdiler ama frezeciyi vermediler, biz de ondan sürgü yaptık. | TED | وقد أعطونى السياج ولكن لم يعطونى القالب، لذلك قمنا بعمل المزلاج منها. |
Google Sokak Görüşü arabası da aynı park cezasını görüyor. | TED | هذه سيارة تصوير الشوارع لقوقل وقد حصلت على نفس المخالفة. |
Bizim merkezimize geldi, Onu uyuşturdular ve hemen tarayıcının içine koydular. | TED | وقد نقلناها الى المركز ومن ثم قمنا بتخديرها وادخلناها الى الجهاز |
Neyse, Zodiac botumuzla koya geliyoruz ve o kocaman leopar fokuyla karşılaşıyoruz. | TED | وقد ذهبنا عبر ممر جليدي بقارب طوف وكانت هناك فهود البحر الشريرة |
Yapımcı bize şirin, masum, güzel ve yeni bir yüz aradıklarını söyledi. | TED | وقد أخبرنا المنتج بأنهم يبحثون عن بعض الأبرياء اللطيفات ووجوه جميلة وشابة |
etkisiz bırakmıştı ve konuşmanın gidişatını hatta inşa ettiğimiz şeyi değiştirmişti. | TED | وغير مجرى الحديث، وقد غير حتى ما كنا نبنيه في السابق. |
Tabii ki, İskender bu yönetim biçimini sürdüremedi ve parçalandı. | TED | وبالطبع، لم يستطع الإسكندر أن يبقي على حكومة وقد تجزأت. |
Biz de düşündük ki -- Belki de, Belki de bu madde kemikler topraktan çıkarıldıktan Sonra hızla yok oluyordu. | TED | وقد فكرنا .. انه ربما .. ربما .. ربما .. ان العينات تفسد من حين اخراجها من مكان التنقيب .. |
İlki Katharine Hepburn'ün anı yazılarıydı ve ikincisi de Marlene Dietrich'in biyografisiydi. | TED | وقد كان الأول مذكرات كاثرين هيبورن، والثاني كان السيرة الذاتية لمارلين ديتريش. |
Onlara olasılıklar üzerine para ödendiği için bunun tersi de oldukça iyi çalışıyor. | TED | وقد اتضح أنه، ولأنهم يتقاضون أجرهم احتماليا، فهو يعمل بشكل جيد جدا عكسيا. |
O da parasızdı ve uluslararası terörist gruplarla bir bağlantısı yoktu. | TED | وقد كان مطروداً أيضا ولم تكن له صلة بالجماعات الإرهابية الدولية |
Evlilik ya da çocuk için bir umudu yok ve tamamen toplumdan dışlanmış. | TED | لم يكن لديها أي أمل في الزواج أو الإنجاب وقد تم نَبْذُهَا بالكامل. |
Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. |
Ayrıca şu doğa mı, çevre mi meselesini de hepimiz duymuşuzdur, değil mi? | TED | وقد سمعنا ان الكثير من هذه الصفات تولد مع الانسان .. اليس كذلك |
Artık kendi konservasyon insansız hava aracınızı yaptığınıza göre, muhtemelen gidip uçurmak istiiyorsunuz, ancak insansız hava aracı nasıl uçurulur? | TED | إذن الآن وقد بنيت طائرة الحماية خاصتك ربما ترغب في أن ترسلها في رحلة، ولكن كيف لأحد ان يطير الطائرة؟ |
Ellerim bozulacak, Belki dişlerim sararacak belkide eklem yerlerim bile sızım sızım sızlayacak. | Open Subtitles | يدي ستصبح اكثر خشونه وقد تصفر اسناني وربما اعاني من تقرح في المفاصل |
Bu olay beni büyülemişti. Sonrasında merak ettim: herhangi birisi Diana imajını gercekten basit bir şekilde ve fiziksel olarak silebilir miydi? | TED | وقد أذهلتني هذه الظاهرة و لذلك تساءلت هل من الممكن ان يقوم اي احد بمسح صورة ديانا بطريقة وحشية و حسية ؟ |
Neticede hepimiz gördük de ben düştüğüne şahit olmadım ama. | Open Subtitles | وقد شهدنا جميعاً ما بعدَ الحادثة لم أشهد السقوطُ بعينهِ |
Minikler hokey takımım bir turnuvayı kazanmıştı ve herkes kutlamak için bize gelmişti. | Open Subtitles | فريقي في الهوكي حقق فوزاً عظيماً في البطولة وقد عاد الجميع لمنزلي للأحتفال |