Kısmen kör bir kadın ve kocası çalışamıyor. 7 çocuğu var | TED | وهي شبه عمياء .. وزوجها لا يمكنه العمل ولديها سبعة أطفال |
Bu arada 28 yaşında, ve bilgisayar ekranı ve dokunmatik ekranla çoğu insanın yapacağından daha hızlı şeyler yapıyor. | TED | عمرها 28 عاما، بالمناسبة، وهي تفعل أشياء بشاشة حاسبها الآلي ولوحة اللمس التي يمكن أن تستخدمها أسرع من البشر. |
Çok havalı bir terim: neoteni -- Yetişkinlerde oynama ve çocuksu davranışların sürmesi. | TED | هناك مصطلح لطيف : النيوتينية وهي الاحتفاظ بخصائص اللعب و الصغر لدى البالغين. |
Tüm bunları bir arada toplayan Gamification Summit'e de başkanlık ediyorum. | TED | كما أرأس قمة التلعيب، وهي حدث يجمع كل تلك الأمور معاً. |
Bu, her gün kulaklarımda dolanan sesti ve bu sesi; her kız, her gün toplumun yapmalarını istediği bir şeyi yapmadıklarında duyuyordu. | TED | كانت هذه هي الموسيقى التي أسمعها كل يوم وهي الموسيقى التي تسمعها الفتيات كل يوم عندما لا يفعلن ما يطلبه منهن المجتمع |
onun anlattığı da bunun anlattığı da bir bakıma ikna edici. | TED | إنه مقنعٌ نوعاً ما عندما يتحدث وهي مقنعةٌ أيضاً عندما تتحدث. |
Ayrıca öküz gübresinden yapılan bir çeşit içki ama artık yapılmıyor. | Open Subtitles | وهي أيضاً مشروب مصنوع من روث الثور لكن كان هذا قديماً |
İşte Çinlilerin devlet algısı bu, bizimkinden çok ama çok farklı. | TED | هذه هي نظرة الصينين لحكومة الصين وهي مختلفة جداً عن نظرتنا |
Oysa, planktonla beslenen ve büyük bir köpekbalığı türü olan balina köpekbalığına baktığınızda, çeşitliliğinin daha fazla olduğunu görürsünüz. | TED | وايضاً اذا نظرت الى اسماك قرش الحوت وهي نوع اَخر من أسماك القرش الكبيرة اَكلات العوالق تجدها اكثر تنوعاً |
Önemli dağılımsal sonuçlar vardır, ve onlar her zaman düşündüğünüz gibi değiller. | TED | فهنالك توزيعات مهمة لنتائج هذه التتغييرات، وهي لا تتطابق دائما مع توقعاتنا. |
Dünyada 20 binden fazla arı türü var ve hepsi kesinlikle muhteşem. | TED | هناك أكثر من 20.000 نوع من النحل بالعالم، وهي غاية في الروعة. |
ve bu fark edilebilir başlangıcı, öngörülebilir sonu olmayan bir hikaye. | TED | وهي قصة لا يوجد لديها بداية ملحوظ، و لا نهاية منظورة. |
Bunu küçük prefabrik parçalarla inşa ediyoruz bunlar hava ve ışığın kontrolü bir şekilde içeri girmesine izin veren pencereler. | TED | ونحن بصدد بناءه مع هذه القطع الجاهزة الصغيرة وهي النوافذ التي تسمح بدخول الهواء والضوء بطريقة متحكم بها داخل المبنى |
Yaklaşık on yaşındaydım ve babamla beraber New York eyaletinin kuzey kısmında vahşi bir alan olan Adirondack dağlarında bir kamp gezisindeydik. | TED | كنت فى العاشرة من العمر فى رحلة تخييم مع أبي فى جبال الاديرونداك وهي منطقة برية فى الجزء الشمالي من ولاية نيويورك. |
ve Maysoon'un Çocukları'nı kurdum, Filistinli göçmen çocuklara benim ailemin bana verdiği şansın birazcığını verebilmeyi amaçlayan bir hayır kurumu. | TED | أسست مؤسسة ميسون للأطفال، وهي مؤسسة خيرية تأمل أن تعطي الأطفال من اللاجئين الفلسطينيين شيئا بسيطا مما قدمه والديَّ لي. |
ama Márquez'de ise öyle değildir. O, çevirmenlerin versiyonlarının kendi versiyonundan daha iyi olduğuyla övülmüştür. ki bu, harika bir iltifattır. | TED | ولكن الأمر لا يكون كذلك مع ماركيز والذي أشاد بترجمات أعماله على أنها أفضل من أعماله الأصلية، وهي مجاملة رائعة منه. |
çünkü benim de oldukça ilgimi çeken fobiler üzerindeki araştırmasını yeni bitirmişti. | TED | لأنه اشتغل لمدة طويلة عن الفوبيات وهي مسألة أنا جد مهتمٍ بها |
Evet. bir kız, dize kadar şoset çorapla korkunç oluyor! | Open Subtitles | نعم، الفتاة تبدو رائعة وهي ترتدي الجورب الذي يصل للركبة |
Lirio adında genç bir kız, Terrano kardeşlerin saldırısına uğradı. | Open Subtitles | ليريو، وهي فتاة شابة، تعرّضت لهجوم من قبل الاخوة تورينو |
onun hakkında konuşma şekli ve şirketin basamaklarını hızla tırmanması... | Open Subtitles | الطريق يَتحدّثُ عنها. وهي تَرتفعُ تلك سلمِ الترقية سريعة جداً. |
onun kolay pişirme fırınında beraberce bir şeyler pişirirdik, midilliyi ve uğurböceğini severdi. | Open Subtitles | نحن كنّا نخبز سوية في فرن بيكها السهل وهي أحبّت البونيز والسيدة الحشرة |
Evet, Ayrıca o ve baban. Çift taraflı bir anlaşmaydı. | Open Subtitles | أجل، وهي وأبوك، ألق اللوم على منظمة الدول المصدرة للنفط |
Burada da gördüğünüz üzere eski bir teknoloji olan boya fırçası tekniği uygulanıyor. | TED | ويمكنكم أيضاً الآن رؤية ، استخدام أسلوب قديم من التقنية وهي استخدام الفرشاة. |
açık ağzılarına kurt bırakması için annelerine bağımlılar iki yıl kadar, ki bu bir kuşun hayatında çok uzun bir zaman. | TED | تعتمد على أمهاتها لتلقي بالديدان في أفواهها الصغيرة الفاغرة لفترة قد تصل إلى عامين، وهي فترة طويلة حقا في حياة طائر |