Ve birleştirirsek, bunun sonucu 2 milyon çocuk Her sene daha az ölücek, geçen sene, yani 2000 senesine göre. | TED | و كل هذا معًا سوف ينتج في تخفيض رقم وفايات الأطفال بمليونين كل سنة، في السنة الماضية، عن سنة 2000. |
Ve bunun bu kadar önemli olmasının ve yaptığımız Her şeyin bu kadar önemli olmasının nedeni bu fikirlere olan ihtiyacımız. | TED | و جزء من لماذا هذه الاشياء مهمة و كل الاشياء التي نفعلها مهمة غير أن هذه هي الأفكار التي نحتاج إليها. |
Her şey parlak ve güzel, tüm yaratılanlar büyük veya küçük. | Open Subtitles | كل الأشياء جميلة و براقة و كل المخلوقات كبيرة و صغيرة |
Yani onu neredeyse bulduk. Bize tek gereken bir adres. | Open Subtitles | إذن لقد وجدناها تقريباً، و كل ما نحتاجه هو العنوان |
Bu sene nöroloji konferansına 28.000 kişi katıldı, ve hepsi beyin üzerine araştırma yapıyor. | TED | كان هناك 28,000 شخص في مؤتمر علم الأعصاب هذا العام. و كل واحد منهم يقوم بأبحاث عن الأدمغة. |
Bu yüzden mi yelkenciliği, Stanford'ı ve diğer şeyleri bıraktın? | Open Subtitles | من أجلِ هذا تخليتَ عن الإبحار، ستانفورد و كل شيء؟ |
Harekete geçince... tüm kasaba ve köylerdeki Her köleyi azat edeceğiz. | Open Subtitles | عندما نسير سنحرر كل عبد في كل بلدة و كل قرية |
Her zaman ne yapılıyorsa ya da sen nasıl istiyorsan öyle olsun. | Open Subtitles | حسناً , كل ماهو متعارف عليه و كل ما تعتقد بأنه صائب |
İki gün yatak istirahatı, hafif yiyecekler ve Her gece bir kadeh şarap. | Open Subtitles | لا تغادر السرير ليومين و كل طعاماً خفيفاً و كأس نبيذ في المساء |
Dutları yediniz, sonra eşin de yedi ve Her şey düzeldi, öyle mi? | Open Subtitles | . .. أنت أكلت التوت و كذلك زوجتك و كل شيء كان جميلا |
Her gün bisikletinle Green Grove Emekliler Evi'ne gidip babaanneni ziyaret edeceksin. | Open Subtitles | و كل يوم ستأخذ دراحتك و تذهب لمنزل المسنين و تزور جدتك |
Bn Weiner şu anda dairenizdeyim ve Her şey yolunda gözüküyor. | Open Subtitles | سيدة وينر, أنا في الشقة الآن و كل شيء يبدو جيد |
Bugün neredeyse 25 metreden gol attım. Çalım attım, Her şeyi yaptım. | Open Subtitles | لقد سجلت عن بعد 25 ياردة اليوم بنفس الانحنائة و كل شيء |
Saate bakmayı bıraktım ve Her şey hareket etmeye başladı. | Open Subtitles | وقفت أنظر الى الساعة و كل شيء بدأ يذهب جزئيا |
Hayır, beş saati sizin sanat koleksiyonunuzu pahalı arabalara olan ilginizi hayatınızın en travmatik anları hariç Her şeyi tartışmaya harcadık. | Open Subtitles | لا قضينا 5 ساعات في مناقشة مجموعتك الفنية و إعجابك بالسيارات الغالية و كل شئ ما عدا اللحظات المؤلمة في حياتك |
Bu adam bir makine. Yani tek yaptığı, kazanacakları tahmin edip, karar vermek. | Open Subtitles | هذا الرجل آلة و كل ما يقوم به هو العمل و اختيار الرابحين |
Yapılacak tek hareket bu. Yani, rol yapmam gerekiyorsa, problem değil. | Open Subtitles | إنها الحركة الوحيدة و كل ما علي فعله هو بعض التمثيل |
Karışık bir şey hepsi birbirinden farklı birçok küçük parçadan oluşur ve hepsi de sistem içerisinde kendi özel rolüne sahiptir. | TED | الأمر المركب يتألف من العديد من الأجزاء الصغيرة، جميعها مختلفة، و كل منها له دوره المحدد في الآلية. |
Bu sabah çarşaflarını ben temizledim. Çişini ve diğer şeyleri. | Open Subtitles | انا نظفت الأغطيه هذا الصباح و القذاره و كل شئ |
İki güne evden taşınacaklar ve tüm bunlar senin yüzünden oldu! | Open Subtitles | إنهم سينتقلون من منزلهم فى غضون يومين و كل هذا خطأك |
Kısa süre önce dul kalmak falan kafanı karıştırmış olmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنك مضطرب لكونك أرمل مؤخراً و كل تلك الأحداث |
Böyle bir şey, dünyadaki bütün büyülerden ve bütün hazinelerden daha muhteşem olurdu. | Open Subtitles | مثل هذه الأشياء تكون أعظم من السحر و كل الكنوز التى فى العالم |