ويكيبيديا

    "يثبت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • kanıtlıyor
        
    • kanıtlamaz
        
    • kanıtlar
        
    • kanıtlamak
        
    • kanıtı
        
    • kanıtlayacak
        
    • ispat
        
    • gösteriyor
        
    • kanıtlayan
        
    • kanıt
        
    • ispatlıyor
        
    • kanıtlamaya
        
    • ispatlamaz
        
    • kanıtladı
        
    • kanıtlamıyor
        
    Bu en azından bize bir şeyi kanıtlıyor. Buradan gerçekten çıkılabilirmiş. Open Subtitles على الأقل هذا يثبت شيئآ انك بالفعل يمكنك الخروج من هنا
    Köpek kulübesindeki battaniye, küçük kızın birisi yaralandıktan sonra burada olduğunu kanıtlıyor. Open Subtitles دماء غطاء بيت الكلب يثبت بأن الطفلة كانت هناك بعدما أصيب أحدهم
    Diyelim ki bize yanlış bilgi verdi, bu hiç bir şeyi kanıtlamaz ki. Open Subtitles ربما اعطانا الاتجاةالخاطئ، لكن الذي لا يثبت أي شئ.
    kanıtlar aksini göstermediği sürece bunun kötü bir şeyin, hatta kıyametin habercisi değil, sıradan bir deprem olduğunu varsaymalıyız. Open Subtitles و مالم يظهر ما يثبت غير ذلك، أفترض أنه كان مجرد حركة لطبقات الأرض و ليس إنذارا لكارثة وشيكة
    Beni endişelendiren, bunu kanıtlamak için ne kadar ileri gidebileceği. Open Subtitles هذا ليس ما يقلقنى إنما لأى مدى سيحاول يثبت ذلك
    Onlar bir direniş örgütü değiller. Albay Kusakabe'yi öldürmeleri bunun kanıtı. Open Subtitles أولئك الناس ليسوا حتى من المقاومة قتلهم للعقيد كوساكاب يثبت ذلك
    Ve tanınmayan birine ünvan şansı vererek bunu dünyaya kanıtlayacak. Open Subtitles وسوف يثبت ذلك للعالم كله عن طريق اعطاء الفرصة لشخص غير معروف
    Parayı kimin çaldığını bilmiyoruz ama bu Mondain'ın masum olduğunu kanıtlıyor. Open Subtitles نحن لانعلم من الذي سرق النقود لكن هذا يثبت براءة ماندان
    Sizin gibi herkesle olmak için ünlü olmak zorunda olunmadığını kanıtlıyor! Open Subtitles يثبت بأنك لا يجب أن تكون شعبيا لكي تجعل الآخرين يحبونك
    Bu kanıtlıyor ki bazen ilk denemeyi bir kenara atmak gerekiyor. Open Subtitles حسنا هذا يثبت شيئا واحد يجب ان ترمي اول بانكيك تصنعيها
    Alman pasaportunun olması hiçbir şeyi kanıtlamaz. Open Subtitles حقيقة الحصول على جواز سفر الماني لا يثبت شيئا
    Diyorlar ki bu birşey kanıtlamaz. Sadece bir testti. Open Subtitles قالوا بأن ذلك لا يثبت أي شيء لأنه كان إختباراً
    O otobüse hepimiz binmiş olabiliriz. Bu bir şeyi kanıtlamaz. Open Subtitles أياً منا كان بإمكانه ركوب الحافلة و هذا لا يثبت أي شئ
    Bu sadece çalışma odamda öldürüldüğünü kanıtlar. Neden seninle konuşuyorum? Open Subtitles ذلك يثبت فحسب أنّها قتلت في غرفتي لمَ أتحدّث معكِ؟
    Peki gökbilimciler küçük bir hacimde çok fazla kütle olduğunu nasıl kanıtlar? TED لذا، كيف يثبت علماء الفضاء أن هناك كثير من الكتلة في داخل حيز صغير؟
    Senin kadar iyi bir insanın bile yoldan çıkabileceğini kanıtlamak istedi. Open Subtitles أراد أن يثبت أنه حتى شخص جيد مثلك يمكن أن يسقط
    Papa Cenapları, bu keşfin, bir ilahi gücün varlığının bilimsel kanıtı olacağını düşünmüştü. Open Subtitles قد يثبت علميا وجود قوة إلهية. ويبدأ في رأب الصدع بين العلم والدين.
    Kahretsin, zannettiğinin yarısı kadar bile adam olmadığını kanıtlayacak cesaretim var. Open Subtitles أنا أمتلك من الشجاعة ما يثبت أنك لست نصف الرجل الذى تظنه
    Evet bayanlar baylar, zamanla kendini ispat etmiş bestecilerin yüzyıllardır kullandığı gerçekten de o notanın varlığını ispat eden bir sistem var. TED حسنا سيداتي وسادتي, هناك نظام عريق، والذي كان يستخدمه الملحنون لمئات السنين والذي يثبت بأن تي كانت موجودة حقا في السلم الموسيقي
    Tarih bunu gösteriyor, ister sosyal konutlardan olun, ya da bir kırsal bölgeden. TED يثبت التاريخ أنه لا يهم سواء أتيت من مجلس ولاية أو مجلس ريفي.
    Sen bizim dikkatimizi çektiğin şu teorini kanıtlayan bir şey oldu. Open Subtitles الأمر الذي قد يثبت تلك النظرية التي كنت تحاول تقعنا بها
    Fotoğrafik bir kanıt olmadan ne kadar büyük bir balık yakaladığınızı kanıtlayamazsınız. Ve bu, balıkçılığın başlangıcından beri böyleydi. TED من غير دليل مصور، لا يوجد شيء يثبت اصطيادك لسمكة عملاقة وهذا كان هو الحال منذ بداية صيد الأسماك.
    Bu da burada yolu kapatan bir kamyon olmadığını ispatlıyor. Open Subtitles أتعلم ؟ هذا يثبت بأنه مستحيل أن يكون هناك شاحنة
    Sorumluluk onda olduğu için aramızdaki en zeki kişi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Open Subtitles ويظن لأنه المسؤول أن عليه أن يثبت أنه أذكى من في الغرفة
    Ama bu yine de Jack Hammond'ı öldürdüğünü ispatlamaz. Open Subtitles لكنّه ما زال لا يثبت بأنّه قتل جاك هاموند.
    Sonra orada birisini öldürdü ama ceza almadı, deli olduğunu kanıtladı. Open Subtitles وقام بعدها بقتل شخص ما، ولكنه هرب وذلك يثبت أنه مجنون
    Bu kızın seninle konuştuğunu kanıtlamıyor. Open Subtitles لكن السجلات تثبت أنها تكلمت مع شخص ما ولا يثبت أنها تكلمت معك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد