Senden asla bir talebim olmadı, ancak bu çok önemli. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن طلبتك شيئًا, لكن هذا مهم جدًا. |
Şimdiye kadar yıllar önce yaptığım o seçim yüzünden asla pişman olmamıştım. | Open Subtitles | لم يسبق لى أن ندمت على شئ طوال تلك السنوات.. إلا الآن |
Nollywood ayrıca Afrika'da Daha önce hiç görülmemiş bir tür moderniteyi örneklemektedir. | TED | تجسد نوليوود أيضا نوعًا من الحداثة لم يسبق لها مثيل في أفريقيا |
Köyü savunmak, hiçbir zaman benim planlarım içinde yer almadı. | Open Subtitles | لم يسبق مطلقا بأن كانت سياستى هى الدفاع عن القرية. |
Seni Daha önce Hayatımda hiç görmedim. Değil mi, küçük hanım? | Open Subtitles | لم يسبق لي أن وضعت عيني عليك من قبل أيتها الشابة؟ |
Evet, birkaç kez ona eşlik etmişlerdi ama onlarla tam olarak hiç tanışmadım. | Open Subtitles | نعم, لقد رافقوه لمرة أو اثنتين لكن في الحقيقة لم يسبق لي مقابلتها. |
Kalkışacağım şey öncesi bu denli kuvvetli bir duygu hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن شعرت بهذا الشعور القويّ النابع من قيامي بشيء كان يتوجّب عليّ أن أفعله. كان عليّ أن أقوم به. |
- asla çocukluların arkasına geçme 20 dakikadan az sürmez işlemleri | Open Subtitles | لم يسبق وأن رأيت عربة تنطوي في أقل من ثلث ساعة |
Ke Ming, sen asla beni vuracak yeteneğe sahip olmadın. | Open Subtitles | كي مينغ ، أنت لم يسبق لك القدرة على اصابتي |
Ve bir gün hoşnut olacağımız bir noktaya ulaşacağımızı, asla sorgulamadım. | TED | لم يسبق لي أن شكّكت في ذلك يوما ما، سنصل إلى مرحلة سنكون فيه راضين. |
Bunu Daha önce kimse yapmamıştı. O zamanlar 26 yaşındaydım. | TED | لم يسبق لأي أحد أن قام بمثل هذا من قبل. |
Bu aslında astronot olmak gibi birşeydi çünkü biz kimsenin Daha önceden görmediği şeyleri görür ya da gidip görmediği yerlere giderdik. | TED | كأنّنا كنّا رائدي فضاء، لأنّنا تمكّننا من الذهاب إلى أماكن و رؤية أمور لم يسبق لأحد رؤيتها أو الذّهاب إليها من قبل. |
Fakat kara delikten gelen resme sıra geldiğinde gerçek bir muamma ile karşılaştık: Kara deliği Daha önce hiç görmemiştik. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بصور لثقب أسود، فإننا نواجه معضلة حقيقية: لم يسبق وأن شاهدنا ثقباً أسوداً حقيقياً من قبل. |
hiçbir yönetmenin ona rolünü bu kadar çabuk ifade edemediğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني أنه لم يسبق لمخرج أن أشركها في دور بهذه السرعة |
Bu yüzden, hiçbir zaman uzun soluklu bir ilişkim olmadı. | Open Subtitles | لهذا لم يسبق لي وأن كنت في علاقة طويلة الأمد |
Ama benim halkım hiçbir zaman böyle bir yer görmedi. Korkuyorlar. | Open Subtitles | لكن قومى لم يسبق لهم مطلقا أن كانوا فى مكان كهذا |
Ben hiç kimseyi öldürmedim özellikle de Hayatımda Daha önce hiç görmediğim birini. | Open Subtitles | لن أود قتل أحداً أبداً، خاصة شخصاً لم يسبق أن رأيته من قبل |
Hayatımda imar yasasıyla ilgili bu kadar şey öğrenmemiştim. | TED | لم يسبق لي في حياتي أن تعلمت الكثير عن قانون تقسيم المناطق. |
İlk kez ameliyat yapmıyorum, hiç kaza yapmadım. Her zaman başarılı geçti! | Open Subtitles | لم تكن أول مرة لي لم يسبق أن ساءت الأمور |
Başka bir deyişle, herzamanki fırtına öncesi sessizliği. | Open Subtitles | بعبارة أخرى، إنه الهدوء الذي يسبق العاصفة |
Şu ana dek hiçbir düşman benim nöbetimde buraya gizlice giremedi. | Open Subtitles | لم يسبق أن دخل عدو أثناء حراستي . حتى هذا اليوم |
orta sınıf insan tarihinde eşi görülmemiş bir hız ve ölçekte genişliyor. | TED | الطبقة الوسطى تتزايد بسرعة وبمدى لم يسبق لهما مثيل في تاريخ البشرية. |
Ama neden böyle yapıyor ki? Ben onunla hiç tanışmadım. | Open Subtitles | لا اعرف السبب رغم اني لم يسبق لي ان قابلتها |
Ama benim için çalışanların Şimdiye kadar hiç ciddi yarası olmadı. | Open Subtitles | لكن لم يسبق لأي أحد عمل عندي أن تكبد إصابة خطيرة |
Pekâlâ, bakalım Daha önce üç defa okumadığın bir kitap bulabilecek miyiz. | Open Subtitles | حسنٌ, دعنا نرى إذا سنجد شيئاً لم يسبق لكَ وقرأتهُ 3 مرّات |
Bir teknoloji harikası. Ömrünüz boyunca böyle bir şey görmediniz. | Open Subtitles | معجزة العصر ، قمة التقنية التي لم يسبق لها مثيل |