ويكيبيديا

    "يصدق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • inanılmaz
        
    • inanmaz
        
    • inanmıyor
        
    • İnanılır gibi
        
    • inanır
        
    • inanamıyorum
        
    • inanmadı
        
    • inanmayacak
        
    • inanıyor
        
    • harika
        
    • inanmak
        
    • inanılmazdı
        
    • inanan
        
    • inanması
        
    • muhteşem
        
    Onlara iş yerlerinde geçirecekleri dört saatlik sessiz zaman dilimi inanılmaz değerli olacaktır. TED منحهم أربع ساعات من وقت هادئ في المكتب ستكون قيمة بشكل لا يصدق.
    Nasıl cevaplayacağımı bilemediğim inanılmaz derecede basit birçok sorum olduğunu fark ettim. Mesela, 'Bağımlılığa gerçekten ne sebep olur?' TED وأدركت بأنه يوجد عدد لا يصدق من الأسئلة الأساسية التي لم أعرف الإجابة عليها، مثلا، مالذي يُسبّب الإدمان بالضبط؟
    Parasını ödediğim kahveyi almak için uzanmak, inanılmaz tehlikeli bi şey haline geliyor. TED الوصول للأعلى لجلب قهوتي التي دفعت ثمنها هو تجربة خطرة بشكل لا يصدق.
    Öyle bir şey ki, gidip anlatsanız, kimse size inanmaz. TED هذا أمر إذا ما رويته لشخص ما، فلن يصدق ذلك.
    Bu endişelerimin bir kısmı, diğer kısmı bu kısma inanmıyor bile. Open Subtitles جزء مني فقط هو القلق أما الجزء الآخر فلا يصدق هذا
    - İnanılır gibi değil. - Biliyorum. Artık onlar olduğunu bildiğini söyleyebilirsin. Open Subtitles ـ أمر لا يصدق ـ أعرف هذا ، إذن ستخبرهما أنك عرفت؟
    Etik, Güç Düğümünü güvende tutması için Hedge'e verdiğinde inanılmaz bir şey oluyor. TED حين أعطت إيثيك العقدة إلى هيدج ليحفظه بشكل آمن، حدث شيءٌ لا يصدق.
    Yaşlı Biff'in tam da o tarihi seçmiş olması inanılmaz. Open Subtitles أمر لا يصدق أن بيف العجوز إختار هذا التاريخ بالذات.
    Sekiz sayı aldık! Üst üste 10 vuruş! İnanılmaz bir şeydi, dostum! Open Subtitles هذا لا يصدق يا رجل انها الليلة الأعظم في تاريخ منتزه فينواي
    Hem Sabrina'ya yaptığın küçük ziyaret beklentilerimizi inanılmaz şekilde karşıladı. Open Subtitles بالاضافة زيارتك القصيرة لسابرينا اثبتت انها مربحة بشكل لا يصدق
    Böyle bir şey için hazırlanmalısın çünkü gerçekten inanılmaz bir şey. Open Subtitles إذاً أنت بحاجة لأن تستعد لهذا لأنه أمرٌ لا يصدق تماماً
    Çünkü senaryosuz, kurgusuz ve inanılmaz bir bölüm olacak diyorum. Open Subtitles لقيلولة لأني أتكلم بلا نص وبلا استعداد وهذا لا يصدق
    Bangladeş, Zimbabwe, Hindistan, Nepal, Filipinler'e gittim yavaş yavaş inanılmaz bir network oluşturduk. Open Subtitles وذهبت إلى بنجلادش وزيمبابوي، الهند، نيبال، الفلبين، وتدريجيا وضعنا معا شبكة لا يصدق
    Bay Rooney, Bay Peterson'un böyle bir hurda kullandığına asla inanmaz. Open Subtitles لان سيد رونى لن يصدق ان سيد بيتروسون يقود تلك القمامة
    Kim inanmaz ki? Böyle tatlı ve dürüst bir yüze... Open Subtitles من هو الذي لن يصدق وجهاً جميلاً و صادقاً ؟
    Bir sorunun var. Şehir mühendisi çökmenin kaynak makinesiyle ilişkili olduğuna inanmıyor. Open Subtitles مُهندس المدينة لا يصدق لا يُصدق أن المشعل تسبب فى إنهيار المبنى.
    - Böyle de yapılmaz ki. - İnanılır gibi değil. Open Subtitles ـ هذه ليست طريقة للقيام بذلك ـ هذا لا يصدق
    KB: Düşünüyorum da... Buradaki hiç kimse, köyde benim büyük anne olacak kadar yaşlı olduğuma inanır mı ? TED خالدة: هل يصدق الناس هنا أنني في عمر من المفترض أن أكون فيه جدة في قريتي؟
    O an orada bulunan fizikle uğraşan bir sürü inek, "Aman Tanrım, Bu muhteçem. Bunun olduğuna inanamıyorum." diyor. TED وهناك كل أولئك الفيزيائيّين المهوسين يفكّرون، "يا إلهي! هذا امر لا يصدق. لا أستطيع أن أصدق أن هذا حدث."
    Oh, teşekkürler Tanrım, diğerleri bana söylediğine inanmadı. Open Subtitles اوه ، اشكر الله ان احدا لم يصدق مانعتني به.
    Sanırım öyle değil. Ne dersem diyeyim, o adam bana inanmayacak. Open Subtitles أعتقد أنّه لم يفعل، ولن يصدق ذلك الرجل أيّ كلام أقوله.
    Jason'ın yaşadığına gerçekten inanıyor, değil mi? Open Subtitles إنه يصدق حقاً أن جيسون مازال حياً، أليس كذلك؟
    Birkaç ay önce, en harika şey başıma geldi. TED وقبل بضعة أشهر فقط، حدث شيء لا يصدق بالنسبة لي.
    Hiç kimse inanmamıştı. Ama başka bir ihtimale de inanmak istemiyordu. Open Subtitles لم يصدق ذلك أحد لكنهم لم يرغبوا بالتفكير بأي احتمال آخر
    Zaten grubun adı inanılmazdı. Bir de insanların ne düşündüğünü hesaba katarsan... Open Subtitles أنا بالفعل بسمعة لا يصدق وإقران ذلك مع المعنى الذي تعطي الناس.
    Belki bu politik saçmalıklarınıza inanan birileri vardır ama ben onlardan biri değilim. Open Subtitles قد يكون لديك بينهم من يصدق هذا الهراء السياسي، ولكنني لست واحداً منهم
    - Bu patlamayı planlayan adamın başardığına inanması gerekiyor. Open Subtitles الرجل الذى خطط لهذا الانفجار نريده ان يصدق انه نجح فى هذا
    Bu muhteşem, muhteşem! Tek kelime ile muhteşem! Her şey, yemek, odam, Open Subtitles هذا امر لا يصدق فقط لا يصدق، كل شيء، هذة الوجبة، غرفتي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد