Öğrenenler onun ilgi çekici olmadığını, tutarsız ve zor olduğunu düşünüyorlar. | TED | فالطلاب يظنون انها غير مترابطة وغير مثيرة للاهتمام .. وصعبة للغاية |
Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. | TED | ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو |
İnsanalar deli olduğumu düşünüyor. İlla Yummy marka mı olması gerekiyor? | Open Subtitles | الناس يظنون أنني مجنون هل يجب أن تكون من متجر ياميز؟ |
Pekala, bir şey bulamamışlar uyuşturucu bağlantılı bir hesaplaşma olduğunu sanıyorlar... | Open Subtitles | حسنا، لم يجدوا شيئا في الحقيقة يظنون أن الأمر متعلق بالمخدرات |
Birçok insan çiftçiliği, iyi sürülmüş toprağa güzel tohum ekmektir sanıyor. Öyledir zaten. | Open Subtitles | فأغلب الناس يظنون أن الزراعة هي زرع بذور جيدة في تربة محروثة جيدًا |
Sanırım küçük bir kasabadaki polis şefinin bu işi kıvıramayacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | انا اعتقد انهم يظنون ان رجل البوليس المحلى مثلى ضيق الافق |
Hipokrat'ın da pudralı yarım bir perukla, siyah giydiğini düşünüyorlar şüphesiz. | Open Subtitles | لا أشك أنهم يظنون أن أبقراط إرتدوا الأسود مع الباروكة الرمادية |
Açıkçası, okuldaki bazı insanlar oyun alanında bunu yapmanın, uygunsuz olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | بعض الاشخاص فى المدرسة يظنون هذا شىء غير لائق فعله فى الملعب |
Madem Russell Edgington'ı meydana çıkartabileceklerini düşünüyorlar, neden denemelerine izin vermiyoruz ki? | Open Subtitles | إذا هم يظنون أنه بمقدرتهم إيجاد راسل ادجنتون لم لا ندعهما يحاولان؟ |
İşlerini yaptıklarını düşünüyorlar ama şu lanet çocukları doyurmak için koruyucu ailenin bana yeterli para vermediğini de biliyorlar. | Open Subtitles | يظنون إنهم يفعلون عملهم، لكنهم يعرفون أن الحضانة لا تعطيني ما يكفي من المال لإطعام كل هؤلاء الصغار الأوغاد. |
Bir bilim adamıyla üç ajanınızı kaybettikten sonra sus pus oturmayacağınızı düşünüyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يظنون أنكم ستسكتون على هذا بعد خسارة عالمكم وثلاثة عملاء |
Bu lüks yer var çünkü paralı birkaç insan işe yaradığını düşünüyor. | Open Subtitles | هذا الجناح الضخم موجود لأن بعض الناس ذوي المال يظنون أنه ينجح |
Sorun, çoğu adamımızın bunun arkasında Joey'in olduğunu düşünüyor olması. | Open Subtitles | المشكلة ان الكثير من رجالنا يظنون ان جوي خلف هذا |
Arkadaşlarım bana göre olmadığını düşünüyor. Bu yüzden müdahale yapıyorlar. | Open Subtitles | أصدقائي يظنون أنكِ لستِ مناسبة لي لذا هم يقيمون تدخل |
Kesinlikle! Bizim firmada da bu var. Bir dava için ağlayacağını sanıyorlar. | Open Subtitles | هذا صحيح، بشركتي للمحاماة يظنون أن المرأة ستبكي على أي وثيقة شرعية |
Gerçekliğin o olduğunu sanıyorlar, ama aslında gerçek gerçeklik bu. | Open Subtitles | يظنون بأن ذلك هو الواقع ولكن هذا هو الواقع الحقيقي |
Ailelerimiz bizim için en iyisini bildiklerini sanıyorlar ama bilmiyorlar. | Open Subtitles | أهلنا يظنون أنهم يعرفون مصلحتنا لكنهم في الحقيقة لا يعرفونها |
Hayır, yapmadınız. Bu çömez veletler kendilerini çok iyi sanıyor. | Open Subtitles | كلا، لم تفعلي ذلك اولئك الحمقى يظنون أنفهم جيدين جداً |
Aslında Amerikan kadınlarının zorlayıcı ve baskıcı olduğunu düşünen birçok erkek var. | Open Subtitles | الكثير من الرجال يظنون حقيقةً . أنّ النساء الأميريكيّات انتهازيّاتٌ و متغطرسات |
Bazı erkekler bir fırsat yakaladıkları zaman, kadınlara kur yapmanın görevleri olduğunu düşünür. | Open Subtitles | ان تعلم ان هناك بعض الرجال يظنون ان من واجبهم ان يغازلوا السيدات |
Sanırım onun kanserle çok iyi savaşabileceğini düşündüler. | Open Subtitles | أظن أنهم يظنون أن لديه قدرة عالية على مقاتلة السرطان |
Hatta garip olduğumuzu düşünebilirler ama ne düşündükleri mühim değil. | Open Subtitles | و ربما يظنون أننا غريبون لكن ما يظنونّه لا يهم |
Sadece, parayla her şeyi satın alabileceğini sanan züppeleri görmeye katlanamıyorum. | Open Subtitles | ولكنني فقط لا أطيق منظر بعض المرفهين الذين يظنون أن بإمكانهم شراء أي شيء بالمال |
Pek çok insanın beni, Jay'in parasının çektiğini düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعرف ان كثير من الناس يظنون انني منجذبة الى جاي |
Benim hissetiğimi düşünmüyorlar, fakat bazen çok düşünürüm. | Open Subtitles | يظنون أنني لا أحس أحياناً، أحس أكثر من اللازم |
Çünkü kasabadaki insanlar aşırı endişeli ki onlara göre füzeye çok benziyorlar. | Open Subtitles | لأن لدي بلدة مليئة بالأشخاص المتلهفين الذين يظنون بأنها تشبه القذائف كثيراً |
İnsanlar da Atrianlar da pilotaj hatası yüzünden düştüğümüze inanıyor. | Open Subtitles | البشر والأتريين يظنون بأن مركباتنا تحطمت بـــســبــب خــطــأٍ من الطيار |
Ve sınıf atlayanlar. Kültürü gösterdiğini sanırlar. | Open Subtitles | و الذين يرتفعون أجتماعياً يظنون أنه من علامات الأدب |
Umarım New York'taki arkadaşlarına küçük kasabalarda yaşayan insanların sandıkları kadar aptal olmadıklarını anlatırsın. | Open Subtitles | ..أتمنى أن تخبر أصدقائك في نيويورك أن الناس في المدن الصغيرة ليسوا مغفلين كما يظنون |