"يعلم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• biliyordu
• bilen
• haberi
• bilebilir
• farkında
• biliyordur
• bildiğini
• bilmesini
• bilmesi
• bilmek
• bilmeyecek
• bilebilirdi
• bilemez
• bilirdi
• bile

Bartok lösemi'ydi ve ölüyor olduğunu biliyordu ve bu konçertoyu kendisi de konser piyanisti olan karısı Dita'ya adamıştı.
مات بسرطان الدم وكان يعلم ذلك قرر حينها إهداء تلك المقطوعة لزوجته ديتا, التي كانت هي أيضا عازفة بيانو

Suçlanmadan istifa etti. Çünkü büyük ihtimalle hüküm giyeceğini biliyordu.
فقد استقال قبل أن يحدث ذلك لأنه يعلم بأنه سيدُان.

O adam, definenin nerede gömülü olduğunu bilen tek kişi olmalı.
يبدو أن صديقك هو الشخص الوحيد الذي كان يعلم بمكان الكنز

Üstelik William Henry Kalesi'nin muhasara altında olduğundan haberi yok.
إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري

O kayaların güvenli olup olmadığını kim bilebilir. Her an çökebilirler.
من يعلم مدى إتزان تلك الحافة ربما تقع في أي لحظة

Kim bilir neden. Salak herif ne kadar şanslı olduğunun farkında değilmiş.
الرب وحده يعلم السبب الأحمق لم يعرف كم أن حياته كانت جيدة

Belki de Majesteleri, bizi bu yükten kurtaracak birini biliyordur.
إذاً ربما سموكم يعلم شخصاً يريحني من هذه الأعباء ؟

Bu kurumsal düşüncenin Hindistanda işe yaramayacağını, ancak Bireysel düşüncenin yarayacağını biliyordu.
كان يعلم أن التفكير المؤسسي لا يعمل في الهند، بل التفكير الفردي

Aynı zamanda kurbanın yüzme bilmediğini de biliyordu. Bunu da unutma.
وكان يعلم أن ضحيته لا تستطيع السباحة ، لا تنسى ذلك

Bize yük oluyordu. Bizi yavaşlatıyordu ve o da bunu biliyordu.
كان جسداً ميتاً وكان يحثنا على العودة ، وكان يعلم ذلك

Dinamitlerin nerelere yerleştirileceğini tam olarak bilen tek kişi sensin.
انت الوحيد الذى يعلم بالضبط اين يجب ان يوضع الديناميت

Şifreyi bilen tek kişi sensin. Herşey sana bağlı, Weps.
أنت الوحيد الذي يعلم أرقام الخزانة الأمر بيدك يا ويبس

Hayatımda daha önce, senin kadar ne istediğini bilen biriyle karşılaşmamıştım.
أنا لم ألتق أحدا في حياتي يعلم ماذا يريد أكثر منك

Kahretsin, o şeyin kaç para edeceğinden haberi bile yok üstelik.
تبًا, إنه لا يعلم كم تبلغ قيمة هذا الشيء في الحقيقة.

Aslına bakarsan daha haberi yok. haberi o gittikten sonra aldım.
بالواقع , هو لا يعلم فقد حصلت على الخبر بعدما خرج

Eğer bu yerin sahibi oysa, güvenlik kameralarından da haberi olmalıydı.
إذا كان يملك المكان لابد وأنه كان يعلم وجود كاميرات مراقبة

Modern çağlarda böyle bir sorun yaşanacağını kim bilebilir, değil mi?
من كان يعلم أن هذه ستكون مشكلة في العصر الحديث, صحيح؟

ne yaptığının farkında değil dedim. Ve becerdi.
ولم أفكر عندها بأنه يعلم ما يفعل ثم نجح في صنعه

Geride duracağınızı ve işimi yapmama izin vereceğinizi de biliyordur.
حَسناً، إذن أنه يعلم أن عليك الانسحاب وتَركَي أقوم بعملي

Bütün askerlerden daha çok şey bildiğini sanan bir çılgın.
إنه مخبول لأنه يعتقد أنه يعلم أكثر من جميع جنرالاته

- Ya öyle, ya da kimsenin başarısız olduklarını bilmesini istememişler.
إما ذلك, أو أنهم لم يريدوا أن يعلم أحد أنهم فشلوا

Birinin senin en karanlık yanlarını bilmesi kötü bir şey değil.
ليس بالأمر السىء أن يعلم شخص عن الجانب الأكثر إظلاما فيك

Çoğunuz dileklerinizin ne olduğunu bilmek için... henüz fazla gençsiniz.
أكثركم صغير في السن لكي يعلم ما قد تكون أمانيه

Yani benim için bunun icabına bakabilir misin ve kimse bilmeyecek mi?
هل بمقدورك أن تتكفلي بالمشكلة ؟ ولا يعلم أحد بالأمر مطلقا ً؟

Wow, bu kendini adamış heteroseksüel ilişkinin bir erkeği eşcinsel yapabileceğini kim bilebilirdi?
من كان يعلم ان علاقة الازواج الملتزمة قد تجعل الشاب إلى شاذ ؟

İyi savunma yapan birinin düşmanı da neye saldıracağını bilemez.
مع شخص جيد في الدفاع، عدوه لن يعلم من يهاجم.

Bir uzaylı istilasına izin vermenin bu kadar evrak işi çıkaracağını kim bilirdi.
من كان يعلم أن تمكين الفضائيين من الغزو يستلزم الكثير من العمل الورقى؟