Birkaç yıl içinde, günlük hayatta kullandığımız birçok malzemede kullanılmaya başlanacaklar. | TED | خلال سنوات قليلة ستكون في كثير من الاشياء والتكنولوجيا التي نستخدمها يوميا. |
Fazla sayıda olmadıkları için de, günlük bazda gördüğümüz resimler çoğunlukla eski oluyor. | TED | ولأنه لايوجد الكثير منها، فالصور التي نراها يوميا تكون قديمة. |
Örneğini her gün görüyoruz. Fakat dilenciler seçici olamaz bilirsin. | Open Subtitles | ولدينا الدليل يوميا ولكن الشحاذين لايملكن كما تعلمين حرية الأختيار |
her gün akşam yedi ve sabah dokuzda dozunda alıyorsun. | Open Subtitles | ــ نعم يجب أن تتناوله يوميا 9 صباحا و7 مساءا |
Gerçek şu ki hergün 300 milyon Amerikalı makatlarından gaz salmaktadırlar. | Open Subtitles | والحقيقة أن 300 مليون أمريكي يقومون يوميا بإخراج الغازات من مؤخراتهم |
Doğru besleniyorum, hergün egzersiz yapıyorum, aklımı aktif tutuyorum, araştırmalar bunları yapmanızı söylüyor. | TED | أنا آكل بشكل صحي وأمارس الرياضة يوميا وأبقي دماغي فعالا، وهذا ما تقول الأبحاث أنه علي القيام به. |
Ulaşmak istediğimiz hedef günde 450 kitabın sayısallaştırılabilmesi/ digital kitaba dönüştürülebilmesi. | TED | نوع الهدف الذي نريد التوصل إليه هو رقمنة 450 كتاب يوميا |
günün 23 saatini uyuyarak geçiriyor. Ve olanlar için kendini suçluyor. | Open Subtitles | إنه ينام 23 ساعة يوميا وهو يلوم نفسه على كل شيء |
Bu örneklerin hepsi dünya üzerinden, günlük hayatınızda yaşadığınız şeyler, fakat çok daha muhteşem bir şey var. | TED | كلّ تلك الأمثلة موجودة على هنا على الأرض، أشياء تختبرها يوميا في حياتك، لكن إليك أمر آخر أكثر دهشة. |
Burdan başka gidecek yeri olmayan günlük 30 veya 40 bin kişi bu probleme çözüm bulmak için uğraşıyorlardı. | TED | وكانوا يبحثون عن حل للتعامل مع 30 أو 40 ألف شخص يوميا يذهبون إلى هناك ، ولا يتسع لهم المكان |
Senin bana günlük 100, çatışma için de 500 borcun var. 1200 eder. | Open Subtitles | انت مدين لي بمبلغ مائة دولار يوميا بالأضافة الى 500 عن استعمال المسدس اي 1200 دولار حسب سعر السوق عندك |
Bir dublörün günlük rutini, ölümle tango yapmak misali tehlikelerle yüzleşmektir. | Open Subtitles | في العمل الروتيني لل البهلوان , و المخاطر التي يواجهها يوميا مثل القيام التانغو مع الموت. |
İşim, günlük 125 dolara kayıp birini bulmaktı. | Open Subtitles | أتقاضى 125 دولار يوميا تركت أعمال الآخرين لأجلك |
her gün 40.000 kişi ölüyor dünyada. Bunlardan biri olmak istemezsin... | Open Subtitles | داريل, 40 ألف شخص يموتون يوميا كيف لم تكن من بينهم |
Herifle ilk anlaşmayı yaptığımız günden itibaren kuş her gün gelir. | Open Subtitles | منذ أن بدأت أولا أتعاقد على المادة معه، الطائر يأتى يوميا. |
her gün çoraplarını değiştir. Islak çoraplarını boynuna sararak kurut. | Open Subtitles | و ان تغير جواربك يوميا و ان تجفف الجوارب المبلله |
Bu çeşit masallarla ilgilensek, gazeteyi hergün iki defa çıkaracak malzemeyi de bulurduk Bay Kane! | Open Subtitles | اذا كنا مهتمين في هذا الشيء نستطيع ملء الصفحة مرتين تقريبا يوميا |
New York'ta birbirimizi hergece gördüğümüz halde Bana hergün yazar, | Open Subtitles | انه يكتب لى جوابا يوميا , حتى عندما نتقابل فى نيويورك كل ليله وهو وحيد |
hergün insanlarla dertlerini konuşmak. Onlara ne diyorsun? | Open Subtitles | فقط التحدث إلى الناس يوميا عن مشاكلهم ماذا تقول؟ |
Bir günde ortalama 4 - 4.5 saat ışık toplar. | TED | فتجمع في المتوسط أربع ساعات ونصف من ضوء الشمس يوميا |
Yüksek dozda morfin alıyormuş. günde iki-üç kere enjekte ediyormuş. | Open Subtitles | يتعاطى المورفين معظم الوقت يحقن نفسه مرتين أو ثلاثه يوميا |
Her günün on dakikasında aklı başında davranmadığın müddetçe kapıdan dışarı adımını atamazsın. | Open Subtitles | ولن اسمح لك بالخروج في الهواء الطلق حتى تقضين عشر دقائق يوميا وانت تتصرفين بشكل سليم وعقلاني. |
Ben günün 24 saati bir baş nedimeyle geziyorum. | Open Subtitles | لقد اخذت ميدالة الشرف في محاولة الاتصال بك 24 ساعة يوميا |
Babam on dört yıI boyunca haftanın 7 günü, günde 14 saat çalıştı. | Open Subtitles | لعشر سنوات عمل والدى بجد 14 ساعة يوميا طوال ايام الاسبوع |
"Her geçen gün, artan suç oranıyla biraz daha beynimiz yıkanıyor." | Open Subtitles | يوميا نحن تحت وطأة الدعاية عن ارتفاع موجة الجريمة |