| Evet gittik, balkona çarşaflardan çadır yaptık ve senin oyuncak fırınınla şekerleme kızarttık. | Open Subtitles | بلى فعلنا, صنعنا خيمة من الأغطية في الشرفة وشوينا حلوى الخطمي في فُرْنك |
| Tek bir çadır bile olsa, orada bir sığınağı olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنه يقطن بمنشأة هناك حتى ولو كانت مجرد خيمة |
| Dwight'ın çadır gösterileri sırasında o gerçekten şeytan tarafından ele geçiriliyor. | Open Subtitles | تبدو اثناء خيمة احياء دويت انه استحوذ من قبل الشيطان بالفعل |
| Biri çadır, diğeri de domates dağıtıyordu. | Open Subtitles | إحداهما كان يوجد بها خيام وفي الثانية طماطم |
| Seni bıraktığı için aptalın teki o. İlk defa böyle çadır kurdum. - İşi bitirmek ister misin? | Open Subtitles | أنتِ وليس هو، إنه أحمق لهجركِ لم يكن قضيبي منتصب تمامًا هكذا |
| Mogadishu'nun kenar mahallelerinde bir çadır kentte yaşamaya başladı. | TED | انتهى به الأمر بالعيش في خيمة في ضواحي مقديشو. |
| "100 metre ilerde karavan yanında bir çadır var, | TED | أعرف خيمة بجوار المخيم، تبعد 300 ياردة من هنا |
| Lincoln itfaiye teşkilatı, o büyüklükte çadır kuramayacağımızı söylüyor. | Open Subtitles | قسم الإطفاء في لينكولن يقول إننا لا يمكننا نصب خيمة بحجمنا |
| Bu sefer daha büyük bir çadır bulacağız. | Open Subtitles | علينا الحصول على خيمة واحدة اكبر هذه المرة |
| Tam gün ışığında bir çadır kurduk ve çadırı içerideki karanlığa yalnızca tek bir ışık ışınının girebileceği şekilde kapattık. | Open Subtitles | نَنصُب خيمة في ضوء النهار و نختمها بإحكام بحيث شعاع واحد من الضوء فقط يستطيع إختراق ظلمتها الداخلية |
| Her yıl buraya daha büyük ve iyi bir çadır ve aletlerle gelirsin. | Open Subtitles | كل عام أن تأتي هنا مع أكبر وأفضل خيمة والمعدات. |
| Ben olsam onlara ayrı çadır verirdim, efendim. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لأعطيتهم خيمة مستقلة عن الآخرين |
| Bir çadır kurup, sana deve satması için birini bulacağına bahse girerim. | Open Subtitles | اني اراهنك بأنك الان تثبت خيمة وتجد شخص ما لبيعك جمل |
| Bir zamanlar çadır bile tasarlayamazdı. | Open Subtitles | كان هناك وقت كان لا يمكنه تصميم خيمة صغيرة |
| Nemli bir çadır içinde yerde yatıp hazır tavuk yemek izin sayılmaz. | Open Subtitles | النوم على الأرض في خيمة قديمة نأكل فطائر الدجاج المعبأ لا يعتبر راحة |
| Malikaneler kasabasının ortasındaki bir çadır şehrinden hazzedeceklerini düşünmek imkânsız. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخيل أنهم يحبون مدينة خيام فى وسط قصر فيل. |
| çadır! | Open Subtitles | منتصب! ؟ |
| ! Şey, çünkü uh, Jimmy şu anda çadır kurmakla meşgul. | Open Subtitles | حسنا,لان جيمي ينصب خيمته في الوقت الحالي. |
| Açıkçası, çadır kurarken ben sürekli meşgulmüş gibi davranıyorum. | Open Subtitles | لـ اكون منصفً عندما نقوم بوضع الخيم اِنني في العاده الشخص الذي يدعي بأنه مشغول طوال الوقت |
| Birisi bir chill-out çadır bulmak gerekiyor. | Open Subtitles | يبدو ان احدهم يريد العثور على خيمه الاسترخاء |
| Arada beş çadır var. Kendim gidebilirim sanırım. | Open Subtitles | إنها مسافة خمس خيم أظنني سأصل وحدي |
| - Önce dönme dolap, sonra büyük çadır. | Open Subtitles | الساقية هي التالي، وبعدها سنذهب هناك للخيمة الكبيرة. |
| çadır tamamen parçalanmış ve her yerde kan varmış! | Open Subtitles | وكانت الخيمه قد تمزقت تماما والدماء كانت فى كل مكان |
| Yine mi dört saatlik çadır kurdun? | Open Subtitles | انتصاب آخر لأربع ساعات؟ |
| Elinde sadece iki araba ve tepesinde koca bir delik olan bir çadır vardır. | Open Subtitles | حيث يوجد حافلتان وخيمة بها بعض الثقوب |
| Aşağıda kurduğun çadır öyle demiyor ama. | Open Subtitles | قل هذا لخيمة بنطالك |
| Ne o, kamp mı yapacaksın da çadır kurdun? | Open Subtitles | هل هذا سلاح للسرقة أم أنك مجرد سعيد |
| çadır kuracaksan içeri de gelebilirsin. | Open Subtitles | حسناً، إن كنت ستنصب خيمتك ربما يجب أن تدخل |
| Biraz zor oldu ama iki çadır almayı başardım. | Open Subtitles | هكذا أنتهى الآمر مع جماعة دان ريجبي ولكن حصلت على خيمتين |