Dünya klasında bir galeriyiz çünkü fakir çocukların dünya klasında bir galeriye sahip olmaları gerekir. Ve bende bunu tasarladım. | TED | لدينا معرض ذو طراز عالمي لاننا نؤمن ان الاطفال الفقراء يحتاجون الى معرض من الطراز العالمي لذلك صممت هذا الشيئ. |
Okul harçlığı olmadığından bu çocukların sadece çeyreği liseyi bitirebiliyor. | TED | ويكمل ربع هؤلاء الاطفال المرحلة الثانوية لعدم امتلاكهم لمصاريف المدرسة. |
Oraya vardık ve fark ettiğim ilk şeylerden biri, diğer çocukların saçlarının sarı rengin tonları olmasıydı ve çoğu mavi gözlüydü. | TED | وصلنا هناك وكان أول شيء لاحظته أن شعر الأطفال الآخرين كان له عدة درجات من اللون الأشقر ومعظمهم كانوا بعيون زرقاء |
- Bazen, kocan ve çocukların dışında konuşacak birine ihtiyaç duyuyorsun. | Open Subtitles | أحيانا كنت بحاجة إلى التحدث مع شخص وبالاضافة الى أطفالك وزوجك. |
Elizabeth Dunn: Araştırma asistanlarımızdan bu videoları izleyip çocukların tepkilerini kodlamalarını istedik. | TED | الآن، درّبنا الباحثين المساعدين لمشاهدة هذه الفيديوهات وتسجيل ردود الأفعال العاطفية للأطفال |
çocukların okula gitmez, sen de Bentley marka arabanı kaybedersin. | Open Subtitles | تكون قد حرمت أولادك من دخول الجامعة وتخسر سيارة البنتلي |
O benim arkadaşım. Bizim çocukların iğrenç barlarının dışında tanıştım onunla. | Open Subtitles | هذا صديق جديد، قابلته في خارج الحانة المقرفة التي يملكها الاولاد |
çocukların aileleriyle beraber gelip foxtrot dersi almak istediklerini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد ان الاطفال يريدون القدوم مع ابائهم لياخذو دروس الفوكس؟ |
Kafasında şişlik olması sorun değil. çocukların kafasında hep şişlik vardır. | Open Subtitles | انه بخير انه اصيب فى راسه الاطفال يصابوا فى راسهم دائما |
Bilmiyorum, çocukların yarım saat önceden gelip seni almaları gerekiyordu. | Open Subtitles | انا لا اعلم الاطفال خرجوا ليمروك من قبل نص ساعه |
Ancak bir şeyler yanlış gittiğinde ailelerin çocukların gelişimindeki rolünü anlıyoruz. | TED | فقط عندما تنشأ الآفات، نبدأ نحن بإدراك أهمية العائلة و الأطفال. |
Bu tür hedef odaklı çalışmalar, çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinin geliştirmesine de yardımcı olur. Bundan dolayı çok yararlı. | TED | هذا النوع من الممارسة القائمة على هدف أيضا يساعد الأطفال على تطوير قدراتهم على الانتباه والتركيز و هذا أمر عظيم |
Amerikan çocukların yetişkinliğe doğru yolculuğunda iki kurum önemli rol oynar. | TED | في طريق سفر الأطفال الأمريكيين إلى البلوغ، تشرف مؤسستان على الرحلة. |
Sen çocukların on sekiz yaşında kümesten uçacağını sanıyorsun, fakat asla uçmuyorlar. | Open Subtitles | أنت تظنين أنت أطفالك سيطيرون في الحظيرة 18 لكن هم لن يفعلوا |
Çocuklarım huzurum, yerimdir, onlar benim dünyam, çocukların olmak zorunda değil, uğultunu besleyen yakıt, yaşamın iyi olmaktan öte olduğu her yerde olabilir. | TED | أطفالي هم مكاني السعيد، انهم عالمي، ليس بالضرورة كون أطفالك هم الوقود الذي يغذي طنينك، أو المكان الذي تحس فيه بالراحة وليس العكس، |
Eminim ki çocukların doğum günleri için iyi bir parti hilesidir... | Open Subtitles | أنا متأكد انها عامة في الحفلات. في أعياد الميلاد للأطفال الصغار |
ve sen, kurbağa dilerim çocukların doğmadan önce çürürler. | Open Subtitles | أما أنت أيها الضفدع فليتعفن أولادك قبل أن يولدون |
Hiç kız kardeşim yok ama 3 yaşındaki erkek çocukların... tanrı vergisi olarak arabaya nasıl yakıt koyacaklarını bildiklerini biliyorum. | Open Subtitles | لم يكن لد اى اخوات بنات و لكنى اعرف ان الاولاد فى ال3 من عمرهم يعرفون كيف يملئون السيارة بالوقود |
Bu gerçekten dün gecenin kasedi olsaydı çocukların astığı süslemeleri görürdük. Yine uyuyakalmışsın. | Open Subtitles | إن كان هذا شريطَ أمس فعلاً، فيجب أن نرى اللافتاتِ التي علّقها الفتية. |
çocukların değişen vücudumla dalga geçmesi sonra kızların beni, ironik bir şekilde, erkeklere olan ilgim nedeniyle dışlaması, çok fazla gelmişti. | TED | عار الفتيان يسخرون على تغيرات جسدي ثم الفتيات نفينني، تناقضا، بسبب اهتمامي بالأولاد، كان ذلك كثيرا. |
Bunlar gibi, bunlardan genç çocukların kollarının parçalandığını, bacaklarının koptuğunu gördüm. | Open Subtitles | أولاد كهؤلاء , أولاد أصغر من هؤلاء أذرعتهم ممزقة وسيقانهم مبتورة |
Latin ve siyahi çocukların çoğu evli olmayan annelerden doğuyor. | TED | معظم اطفال الهسبانو و الافارقة يولدون اليوم لأمهات غير متزوجات |
Fakat bu çocukların zaten aklında bir şeyler var ama tuvale dökemiyorlar. | Open Subtitles | ولكن هؤلاء الشباب لديهم أشياء في رؤوسهم لا يستطيعون وضعها على الورق |
Bileyim diye soruyorum, sen delirdiğinde seni bunun gibi bir yere yatırmamı mı istersin yoksa benim ve çocukların sırtına yük olmayı mı seçersin? | Open Subtitles | للمعلومية فقط عندما تصبح مجنونا هل تريد مني ان اضعك في مكان كهذا ام انك فقط تريد ان تكون عبء علي وعلى اطفالك ؟ |
Aslında, sergilerde yapmayı sevdiğim şeylerden biri de çocukların verdikleri tepkileri gözlemlemek. | TED | حقيقةً، أحبُّ جدّاً خلال فتراتِ المعارض مشاهدةَ الأطفالِ عندَ رؤيتهم لهذهِ الصور. |
çocukların kaçırıldığı 45 kilometrelik alan içinde 439 kişi var. | Open Subtitles | عددهم 439 ضمن مسافة 30 ميلا من مكان اختطاف الصبية |
Şimdi hoşlanmayabilirsin ama bir çocuğun olduğunda senin çocukların olduğunda, o kadar- | Open Subtitles | قد تفكرين بذلك الآن، ولكن حينما يحدث حقيقةً حينما يصبحون أطفالكِ .. |