öğretmen işlemi harekete geçirecek ve sonra arkasına yaslanacak ve öğrenmenin gerçekleşmesini izleyecek. | TED | المعلمة تخلق جو التعلم و من ثم تشاهد في اعجاب كيف يحدث التعلم. |
Evet. Ben de kanepedeki öğretmen olayının gerisini dinlemek istiyorum. | Open Subtitles | نعم, وأنا أود سماع بقية أحداث المدرس الذي على الأريكة |
Bazı nedenlerden dolayı zamanda geriye giden katil robot sürücü öğretmen hakkında. | Open Subtitles | حول إنسان آلي قاتل معلّم قيادة الذي يسافر عبر الزمن لسببٍ ما |
Söylemem lazım, ebeveyn öğretmen toplantıları için çıtayı oldukça yükselttin. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك, لقد رفعت المستوى عالياً لمؤتمرات المعلمين والأباء |
Ve elimizde Kyle'ın geçmiş okul kayıtları olmadığı için onun sınıf seviyesini belirleyene kadar özel öğretmen olayını şu an düşünemem. | Open Subtitles | نظرا لانه ليس عندنا أي مدرسة سابقة تسجل كايل لا استطيع أن أضع في الاعتبار معلم شخصي حتى نقرر مستوى درجته |
Çünkü öğretmen olan o ve biz de ne dendiyse onu yapıyorsuz. | Open Subtitles | لأنه المعلّم ويجب علينا أن نقوم بما يطلبه منا |
İyi bir eş, iyi bir öğretmen ve iyi bir komşuydu. | Open Subtitles | كَانتْ زوجة جيدة، و معلّمة جيدة، حسن الجوار. |
Kurallar ve teşvikler nasıl iyi arkadaş olunacağını, nasıl iyi ebeveyn olunacağını, nasıl iyi bir eş olunacağını ya da nasıl iyi bir hekim ya da iyi bir avukat ya da iyi bir öğretmen olacağınızı söylemez. | TED | القوانين والحوافز لا تقول لك كيف يمكنك ان تكون صديقاً جيداً .. ولا كيف يمكنك ان تكون أباً جيداً وكيف يمكنك أن تصبح زوجاً جيداً او كيف يمكن ان تصبح محامياً .. او طبيباً جيداً او مدرساً جيداً |
Rus operatörle arkadaşlık ederken... o kadın öğretmen telgraf çekmeye geldi. | Open Subtitles | بينما كنت أحاول مصاحبة العامل الروسي جاءت تلك المعلمة لإرسال برقية |
Sonra öğretmen beni kenara çekti, benim içki problemim olduğunu düşünmüştü. | Open Subtitles | وقامت المعلمة باستبعادي لأنها ظنت أني أعاني من مشاكل في الشرب |
Kasabamıza gelir gelmez öğretmen Hye Jin'in cesedini bulman da tuhaf. | Open Subtitles | ومن الغريب أنك مَن وجد جثة المعلمة بمجرد وصولك إلى بلدتنا |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
Ve eğer bir öğretmen ve bir öğrenci arasındaki kişisel ilişkiden bahsetmiyorsanız, bu gerçeklikten bahsetmiyorsunuz, | TED | وإذا لم تكن تتحدث عن علاقة فردية بين المدرس والطالب فأنت تتجاهل هذه الحقيقة، |
Yasak kitapları okuması için özel öğretmen tuttular. | Open Subtitles | أحضروا معلّم خصيصاً لقراءة الكتب التي منعتها الرقابة في بوسطن |
Bazı nedenlerden dolayı zamanda geriye giden katil robot sürücü öğretmen hakkında. | Open Subtitles | إنسان آلي قاتل معلّم قيادة الذي يعود عبر الزمن لسببٍ ما |
Bunları çok fazla öğretmen kullanıyor. | TED | الكثير من المعلمين يستخدمون هذه الأشياء. |
öğretmen olduğunu söylemiştin ama herhangi bir okulda kaydın yok. | Open Subtitles | تقول انك كنت معلمة ولكنك لم تسجلي في أي مدرسة |
İyi haber, öğretmen yaşayacak. | Open Subtitles | الخبر الجيّد بأنّ قضيّة المعلّم سيتمّ تدراكها. |
Özür dilerim. Senden yardım istedim. Bir öğretmen istedim, sen reddettin. | Open Subtitles | أنا آسفة سألتك المساعدة طلبت معلّمة خصوصية ، وأنت رفضت |
Anlaşılan daha önce hiç yeni bir öğretmen görmemişsiniz. | Open Subtitles | واضح أن أي منكم لم يرى مدرساً جديداً من قبل. |
Sizin şimdiye kadar tanıdığı en iyi öğretmen olduğunuzu söylüyor. | Open Subtitles | -أوه ، أجل ويقول إنك أفضل مُعلم قابله فى حياته |
Aynı olduğumuz için öğretmen Dong Ju'nun yanında olmamın bana çok faydası oluyor. | Open Subtitles | ولانني مع الاستاذ دونق جو واللذي هو مثلي يمكنني ان اجد من يساعدني |
Kamptaki çadırına gittim, ve sordum. "Seni öğretmen yapmak istiyorum." | TED | اتجهت صوب خيمته في المخيم، وأخبرته، "أريد أن أجعلك معلما." |
- Ne? Telefonda konuştuğun öğretmen, içeri girmek üzere, turluyor etrafı. | Open Subtitles | المعلم الذي تحدثت معه بالهاتف بخصوص الحضور الى هنا, لأخذ جولة |
öğretmen sayesinde, öldükten sonra bile bir sesi var oldu. | Open Subtitles | بسبب المعلّمة, كان لابد أن يكون لديها صوت بعد الموت |
Bir sandığı veya kahve çuvalını her kaldırışımda, kendi kendime bu Edie için diyorum, öğretmen olsun, namuslu bir hayat sürsün diye. | Open Subtitles | فى كل مره ارفع فيها علبه او كيس قهوه اقول لنفسى اننى افعله من اجل ايدى كى يمكنها ان تصبح معلمه او شىء محترم |
Stüdyo H projesini ilk yılda özellikle küçük tuttuk. 13 öğrenci ve 2 öğretmen katılıyor ve tek mekanda tek proje hedefleniyor. | TED | وعينا أن استديو اتش, خاصة في سنته الأولى قصة صغيرة 13 طالبا, و معلمين انه مشروع واحد في مكان واحد |