ويكيبيديا

    "üzüntü" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحزن
        
    • حزن
        
    • حزين
        
    • بالحزن
        
    • حزينة
        
    • بحزن
        
    • محزن
        
    • حُزن
        
    • الندم
        
    • والحزن
        
    • للحزن
        
    • ندم
        
    • حزنت
        
    • اسف لابلاغك
        
    • يحزن
        
    Bütün bu üzüntü var ve yapabileceğim hiçbir şey yok. Open Subtitles يوجد كل هذا الحزن , ولا يمكنك فعل شيءٍ حياله
    Ama bu üzüntü baskı yaratmıyordu. Tıpkı bir anne gibi sarmıştı. Open Subtitles ولكن الحزن لم يكن ضغط علي بل كان يلفني مثل أم
    Onlarla ilk tanışmaya gittiğimizde gördüğüm şey utançtı, üzüntü değil. Open Subtitles عندما إلتقينا بهم لأوّل مرّة كانوا يخفون العار، وليس الحزن
    Birisinde acı veya üzüntü yarattığın zaman veya kötü hissettirecek bir şey... Open Subtitles أنه ما تقوله لشخص ما عندما تسبب له ألم أو حزن
    Beş polis memurunun bu sabah rüşvet almak ve uyuşturucu işine karışmaktan suçlandığını duyurmaktan üzüntü duyuyorum. Open Subtitles أنا حزين للإعلان هذا الصباح عن لائحة الإتهام على خمس ضباط شرطة بتهم الرشوة و التعامل مع المخدرات.
    Bu üzüntü, gerçekten bir düşünceyi şekillendirdi. Sadece istediğim tek bir şey var. TED و هذا الحزن حقاً كان ثابت في فكرة واحدة، و هي، ليس لدي سوى رغبة واحدة.
    İnsanların karıştırmaya yatkın olduğu üç şey vardır: depresyon, yas ve üzüntü. TED هناك ثلاثة أمور يخلط الناس بينها: الاكتئاب، و الغم على فقيد و الحزن.
    üzüntü yaşam deneyiminin bir parçasıdır, fakat asırlardır tam olarak ne olduğu ve de eğer bu konuda yapılacak bir şey varsa bunun ne olduğu konusunda anlaşmazlıklar olmuştur. TED الحزن هو جزء من التجربة البشرية لكن كان هناك خلاف كبير طيلة قرون من الزمن حول ماهية الحزن بالضبط، وكيفية التعامل معه.
    Bir evladın bu kadar mutsuzluk, üzüntü vermesi. Open Subtitles أن إبنآ واحدآ يمكنه جلب الكثير من السعاده والكثير من الحزن
    Bunun ölümünü duyduğundan beri gösterdiğin ilk üzüntü belirtisi olduğunu biliyor musun? Open Subtitles هذا أفضل أتدرى أن ذلك أول تعبير أظهرته .... يدل على الحزن
    Bir çok üzüntü yaşayacağımı da biliyordum. Open Subtitles بالتأكيد كنت اعلم . أنه سيسبب لى الكثير من الحزن,ايضا
    refah onu sormaya gelmis, olmasi üzüntü onun altinda ezilmis ? Open Subtitles حطمتها من الحزن فهل أتيت تسأل عن سعادتها؟
    Kelimelerle anlatılmaz bir üzüntü ve hüzün vardı. Open Subtitles كان هناك حزن وكآبة فائقة الوصف رغم ذلك رسالة من الإلهام والأمل
    Çocukların yası amcaları için değildi tekrar yuvalarını kaybetmenin verdiği üzüntü yüzündendi. Open Subtitles حزن الأطفال لم يكن فقط على عمهم ولكن على أملهم الضعيف أنهم سيجدوا منزل أخر
    Çocukların yası amcaları için değildi tekrar yuvalarını kaybetmenin verdiği üzüntü yüzündendi. Open Subtitles لم يكن حزن الأولاد فقط على عمهم و لكن على أملهم أنهم وجدوا بيتا ثانية
    üzüntü ile bildiririm ki gelecekteki kralımız Prens Suhyeon bile Gunhwapyeong tarafından öldürüldü. Open Subtitles أَنا حزين بهذا الخبر حتى ملكنا المستقبلي ، الأمير سوهيون قد إغتيل من قبل جونهوابيونغ
    Bu sabah gözlerimi açmadığım ve üzüntü hissetmediğim hatırladığım kadarıyla ilk sabahtı. Open Subtitles اليوم صباحا كان اول يوم ربما افتح عينى و لا اشعر بالحزن
    Derin bir üzüntü içinde, bedenlerini size doğru uzatıyoruz Kobol Tanrıları. Open Subtitles بقلوب حزينة نرفع أجسامهم لك با آلهة كوبول
    Zannımca ufak olmalarıdan dolayı ciddi bir üzüntü duyuyor olmalılar. Open Subtitles أعتقد انهم يصابون بحزن كبير حقا لكونهم صغارا جدا مثلا
    Büyük ayıp. Okunmayan kitaplar insana üzüntü veriyor. Open Subtitles هذا مؤسف للغاية هنالك شئ محزن بشأن كتاب لم يقرأ
    üzüntü, verdikleri partiyi duydun mu? Open Subtitles يا (حُزن)، أسمعت عن الحفلة التي يقيمونها؟
    Şu anda hissettiğim en büyük şey üzüntü. Open Subtitles فى هذه اللحظة فإن أكبر إحساس يؤرقني هو الندم
    Klimatologların ve iklim aktivistlerinin kaygı, üzüntü ve bunalımları yıllardır bildiriliyor. TED إن معاناة علماء المناخ ونشطاءه القلق والحزن والاكتئاب تم الإبلاغ عنها على مدار سنين عديدة
    - Sakinlere göre tam olarak dayanılmaz bir üzüntü değilmiş. Open Subtitles حسنا، ليس هناك تماما مشاعر فياضة للحزن من السكان المحليين
    Yeniden yola koyulma vakti geldiğinde üzüntü yaşadım. Open Subtitles عندما توجب عليّ أن أغادر فعلت ذلك و في داخلي ندم عميق
    Gitmekten üzüntü duyuyordum, fakat klimayı aldığımızda, kalmak için sebebimiz kalmamıştı. Open Subtitles .. حزنت على المغادرة, لكن بمجرد أخذنا جهاز التكييف لم يتبقّ سبب للبقاء
    Evet efendim. Size söylemekten üzüntü duyuyorum ama telgrafta böyle diyor. Open Subtitles نعم سيدي, اسف لابلاغك هذا ولكن هذا ما يقوله التلغراف
    Evet, adamın oğlu. Sende biliyorsun ki... herkes bu konuda üzüntü duyuyor. Open Subtitles نعم، ابن الرجل، كل شخصٌ يحزن على طريقته، صحيح؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد