Ama karakteri biraz değiştirmişler. O yüzden biraz düşünmem lazım. | Open Subtitles | لكن قد أعادوا كتابة الشخصية قليلاً لذلك أنا سوف أفكر |
Ama gerçekten, bahçecilik hareketinde olmak istediğim kişiyle ilgili daha cesur düşünmem için ilhamım oldu. | TED | لكنها بالفعل ألهمتني لكي أفكر بجرأة أكبر عن القاعدة التي أريدها في حركة الحدائق. |
Misyoner bir çocuğum, böyle şeyler düşünmem bile. | TED | أنا الفتى المُبشر، أنا لا أفكر حتى في مثل تلك الأشياء. |
Sen iyi bir satış elemanısın, fakat bunu düşünmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنت مندوب مبيعات جيد ، ولكن اريد التفكير في الامر. |
Sadece daha aptal oldukları için onların yerine benim düşünmem gerekiyor. | Open Subtitles | فقط أنهم أكثر غباءاً منى لذا وجب على التفكير بدلاً منهم |
Bu konuda konuşmak istemediğimi söyledim, ...bu konuyu düşünmem gerektiğini. | Open Subtitles | أخبرتكِأننيلا اريدالتحدثبشأن هذا, و أني أحتاج إلى بعض الوقت للتفكير |
Biraz düşünmem gerek. Bu çok pahalı. | Open Subtitles | يجب ان افكر في ذلك انه قدر كبير من المال |
Einstein demiş ki "Gelecek hakkında asla düşünmem, zaten yeterince hızlı geliyor." | TED | قال انشتاين " أنا لا أفكر مطلقا بالمستقبل، لأنه سيأتي قريبا " |
Belli bir sahnedeki tüm ihtimalleri düşünmem ve olabilecek her şeyi hayal etmem lazım. | TED | يجب عليّ أن أفكر بكل الاحتمالات المُعطاة في المشهد ومُحاولة تخيل كل ما يمكن حدوثه. |
Tamamen yeni bir açıdan düşünmem gerekiyor ama bunu sevdim. | TED | ويجب أن أفكر بطريقة جديدة لأقوم به، لكنّني أحبه. |
Bir de şunu düşünmem lazım, birçoğumuz ve sistemin kendisi çok daha sağlıklı olurdu. | TED | وأصبحت أفكر بأن العديد منا والنظام نفسه سيكون بصحةٍ أفضل. |
Ben bunu düşünmem, zenginliği düşünmediğim gibi. | Open Subtitles | أنا لم أفكر بهذا الموضوع مثلما أنا لا أفكر أن أكون ثرية |
Birkaç gün düşünmem lazım, bu büyük bir karar. | Open Subtitles | أريد مهلة يوما لكي أفكر بالأمر لأنه قراراً كبير |
- Hayır. Sus. düşünmem gereken bir şeyler var sanırım. | Open Subtitles | لا تفعل ، أظن أن لديّ بعض التفكير لأقوم به |
Tamam. Belki bunu düşünmem gerekirdi. Ama kadınlar yalnız kalmak istediğinde anlarım. | Open Subtitles | ربما بالغت بهذا التفكير كثيرًا ولكن أفهم أن الفتاة بحاجة لبعض الخصوصية. |
Ona asla çalmayacağım diye bir şey söylemedim, düşünmem gerek dedim. | Open Subtitles | انا لم اقل اني لن اعزف كل ماقلته اني اريد التفكير |
Bana bakma, dostum. düşünmem gereken eşim ve çocuklarım var. | Open Subtitles | لا تنظر الى يا رجل لدي زوجة واولا للتفكير فيهم |
Ona düşünmem için biraz zamana ihtiyacım olduğunu söyledim ve direkt buraya geldim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنّني بحاجة لبعض الوقت للتفكير في الأمر وقدمت إليكِ بعدها مباشرةً |
Birincisi, bana ne yaptığımı düşünmem için gereken zamanı veriyor. | Open Subtitles | الأول , يعطينى الوقت لكى افكر فيما فعلته |
düşünmem gereken bir sürü iş ve SAT sınavlarım var. | Open Subtitles | لدي في الواقع الكثير من العمل واختبارات التقييم لأفكر بها |
Artık onlar için en iyi olanı düşünmem lazım, Gin. | Open Subtitles | يجب أنْ أفكّر فيما هو أفضل بالنسبة لهما يا جين. |
- Teslimatı bile yok, fiyat abartı olmuş. düşünmem lazım. | Open Subtitles | إنه باهض الثمن كونه يأتي دون خدمة التوصيل، سأفكر بالأمر |
Onu hissetmek için gözlerimi kapatıp düşünmem yeterli oluyor. | Open Subtitles | علي فقط أن أغمض عيناي وأفكر به لأعلم انني أثق به |
Kusura bakmayın ama hayatlarını düşünmem gereken 120 kişi daha var. | Open Subtitles | أنا آسفٌ و لكن لدي حيوات 120 آخرين لأخذها بنظر الإعتبار |
Ama bu bana ne kadar ileri gitmek istediğimi düşünmem için zaman veriyor. | Open Subtitles | لكنها تعطنى الوقت لافكر عن البعد الذى سوف اصل اليه |
Şey, çok ani oldu ve düşünmem gereken çok şey var. | Open Subtitles | حَسناً، هذا مفاجئُ جداً، وأنا عِنْدي الكثير للتَفكير بشأن. |
Çünkü bir cinayet gizemi yazarı olarak kötü bir adam gibi düşünmem için yüksek bir maaş alıyorum. | Open Subtitles | لأنّ بصفتي روائي بوليسي، فمدفوع لي بكثرة لأفكّر كرجل سيء. |