Biz ayın sonunda faturayı ödüyoruz, Fakat gerçekte faturayı ödeyecek insanlar bizim torunlarımız. | TED | نحن ندفع الفاتورة في نهاية الشهر، لكن من سيدفعون الفاتورة حقاً هم أحفادنا. |
Fakat Paris'teki hayret verici alternatif enerji şirketi güneş enerşisiyle ızgaralardan kurtarıyor. | TED | لكن شركة طاقة بديلة في باريس تأخذنا خارج الشبكة عبر الطاقة الشمسية. |
Dünyadan yansıyan ışığın bir kısmı deliğe düşer, Fakat bir kısmı da mercek etrafından dönerek bize tekrar ulaşır. | TED | إن الضوء القادم من الأرض، يسقط بعضه في الثقب الأسود، لكن يرجع إلينا البعض بعد إلتفافه حول الثقب الأسود. |
Fakat bunu günümüz dünyasında yapmanın şahane bir yolu var. | TED | ولكن هناك مجال ممتع يقوم بهذا في العالم الحديث .. |
Fakat yakın bir gelecekte, arabaların birbirleriyle konuştuğu günleri de göreceğiz. | TED | لكن قريب سوف نرى الايام التي تتحدث فيها السيارات لبعضها البعض |
Fakat bizim laboratuvarda asıl yapmaya çalıştığımız şey bu hücrelerden gerçek dokular üretebilmektir. | TED | لكن ما نحاول القيام به حقا في مختبري هو هندسة أنسجة انطلاقا منها. |
Fakat bu muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacak, bu yüzden biraz daha odaklanmamız gerek. | TED | لكن هذا على الأرجح سينتهى بالفشل، لذا فعلينا أن نكون أكثر تركيزا. |
Fakat son 20 yıldır, her yemekten önce el ele tutuşuyoruz. | TED | لكن خلال العشرين سنة الماضية، صرنا نتلوا الصلوات قبل كل الوجبات. |
dedi. Cumartesi günü 2.000 kişi gelmişti, Fakat yağmur yağdı. | TED | جعلت ألفين شخص يخرجون يوم السبت، لكن مع تساقط الأمطار. |
Fakat buradaki nokta, filtreler her zaman aynı şeyleri içeride tutarlar. | TED | لكن الأمر حول هذه المصفاة هو أنها دومًا تحتفظُ بنفس الأشياء. |
Bir çok bitki tuzdan hoşlanmaz Fakat halofit tuzu tolere eder. | TED | معظم النباتات لا تحب الملح، و لكن هذا النوع يتحمل الملوحة. |
Fakat gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. | TED | لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا. |
Fakat hemen hiç kimse bunların daha yakın ilişkili olabileceğini düşünmedi. | TED | لكن لم يعتبرها احدٌ من قبل انها ربما تكون اكثر قرابة |
Bu tsunami sirenlerinin çalışması çok önemli, Fakat insanlar sirenlerin bataryalarını çalıyorlar. | TED | من المهم أن تشتغل صافرات التسونامي هذه لكن الناس يسرقون منها البطاريات. |
Fakat bu doğayla alakalı olarak anlattığımız tek peri masalı değildir | TED | ولكن ليست هذه القصة الخرافية الوحيدة التي نقصها على انفسنا فحسب |
Bu bir trajediydi, Fakat bu olay yaptığımız işte tekrar odaklanmaya zorladı bizi. | TED | لقد كانت مأساة، لكنه أجبرنا حقاً على إعادة التركيز على ما كنا نفعله. |
Fakat ben etrafa döndüm çünkü sesimin nereden geldiğini farkedemiyordum. | TED | لكنني التفت حولي لأنني لم أستطع التعرف على مصدر صوتي. |
Fakat bu, özel bir toplumsal kural. Bu, kiminle görüşebileceğimiz ve kiminle olmamamız gerektiğini gerektiğini söylemek isteyen toplumsal bir kural. | TED | لكنها نوعية خاصة من القواعد الإجتماعية, لأنها قاعدة إجتماعية تريد أن تخبرنا بمن نستطيع أن نألفه ومن لا يجب أن نألفه. |
Eğer çok uluslu bir şirket olsaydık ve bu yaşansaydı bu hakaret olurdu Fakat biz sadece bir diniz. | TED | إذا ما كنا شركة متعددة الجنسيات أو حكومة و حدث ذلك الأمر، فسوف يكون هناك غضب، ولكنه مجرد دين. |
Fakat yörüngede 20 uzay teleskobu olduğunu bilmiyor olabilirsiniz, her biri ışığın tüm yelpazesinin bir kısmını görebilen görevler. | TED | لكنك لا تعرف أنّ هناك 20 تلسكوبا فضائيا حول الأرض مهمّتها هي رؤية جزء مختلف من كلّ الطيف الضوئي. |
Fakat günümüzde hâlâ bazı bulaşıcı hastalıklar ve kanserin farkına varma ve teşhis koyma aşamalarında büyük zorluklar ile karşılaşıyoruz. | TED | لكننا ما زلنا نواجه اليوم تحديات كثيرة في كشف وتشخيص العديد من الأمراض التي تهدد الحياة مثل الأمراض المُعدية والسرطان |
Aynı görünüyordu, Fakat farklı bir orijini vardı, farklı bir sanat eseriydi. | TED | انها تبدو نفس اللوحة ولكنها من مكون آخر .. إنها عملٌ آخر |
Fakat burda olma nedenim bu tür bir tasarımı anlatmak değil. | TED | لكني لم آت إلى هنا للحديث عن ذلك النوع من التصميمات. |
Bu aslında biraz garip Fakat dışkı organizmaları seviyesine baktım, bu, su yollarımızdaki dışkısal maddeler için bir ölçüm yöntemidir. | TED | ذلك يبدو غريباً بعض الشيء، ولكنني بحثت في معدلات بيكتريا القولون، والتي تقيس معدل القاذورات في كل من هذه الممرات. |
Fakat bu öğrenme egzersizlerinde insanların ne rol oynadığını merak ettik. | TED | ولكننا نتسائل عن الدور الذي لعبه الإنسان في تدريبات هذه اللغة. |
Fakat bu noktada, yaratılışçılar hakkında iyi bir şey söylemek istiyorum. | TED | ولكني أود أن أتكلم ببعض الايجابية عن مناصري نظرية الحياة المخلقة. |
- Evet. Fakat birilerini öldürmeden önce biraz yardım almanı isterim. | Open Subtitles | لكنّي أريدك أن تحصل على بعضه ساعد أمامك يقتل شخص ما. |
Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |