fotoğrafın yeni çekilmiş olması gerekti çünkü fotoğrafta modelin elbisesini giyiyordu. | Open Subtitles | لابد أنها كانت حديثة، لأنها في الصورة كانت ترتدي ثوباً حديثاً، |
fotoğrafın 10 yıllık olduğunu biliyorum fakat elimizde olan sadece bu. | Open Subtitles | اعلم ان الصورة قديمة بعض الشيء ولكن هذا كل ما لدينا |
Benim hakkında bir hikaye yaparsan rakiplerinden birine fotoğrafın bir kopyasını göndereceğim. | Open Subtitles | لو أذعتي خبراً عني سآخذ نسخة من تلك الصورة لإحدى الشبكات المنافسة |
Ayrıca, sadece... senin hiç fotoğrafın yok bende, o kadar. | Open Subtitles | بالاضافة، انا لا املك صورة لكِ هذا كل مافي الامر. |
Dostum, sarhoşken bir fotoğrafın daha çıkarsa kanala tazminat ödeyeceksin. | Open Subtitles | يارجل، الإنترنت سيجن إن كانت هنالك صورة لك وأنتَ سكران |
- Haftalık gazetede fotoğrafın vardı. - Aranıyorum yani, öyle mi? | Open Subtitles | صورتك كَانتْ في مجلة الأسبوع حَسناً ذلك السؤال له أليس كذلك؟ |
Aksi takdirde, o küçük kız artık o küçük kız gibi görünmeyecekti ve bu da en az fotoğrafın hasar görmüş olması kadar trajikti. | TED | وإلا فإن تلك الفتاة الصغيرة لن تبدو مثل تلك الفتاة الصغيرة بعد الآن، وذلك كان بالتأكيد بقدر مأساوية تلف الصورة. |
Bu fotoğrafın ne zaman çekildiğinden gerçekten emin olamıyorum. | TED | لست متأكداً حقاً متي ألتقطت هذه الصورة. |
Arkadaşlarından fotoğrafın kaldırmasını istemelerini sağlamak yeterli değildi. | TED | كان عليهم أن يذهبوا إلى ما وراء مجرد مساعدة الناس ليطلبوا من أصدقائهم إزالة الصورة. |
Bunun ötesine geçerek, fotoğrafın nasıl hissettirdiğini arkadaşlarıyla paylaşmalarına yardım etmeliydiler. | TED | كان عليهم مساعدة الناس للتعبير لأصدقئهم كيف جعلتهم الصورة يشعرون. |
Facebook şimdi uygun bir dille yazılmış, Laura'ya bu fotoğrafın beni nasıl hissettirdiğini açıklamamı sağlayacak bir metin sunuyor. | TED | قُدمت لي لغة مقترحة خاصة تساعدني على التواصل مع لورا كيف تجعلني الصورة أشعر. |
Bu fotoğrafın burada olmasının nedeni ise bu slide gösterisini birkaç yıl önce büyük ekonomik zirvede yapmam ve oradaki izleyicilerden bir adamın bana doğru gelmesi. | TED | و سبب ان هذه الصورة هنا هو انني قدمت عرض الشرائح هذا قبل بضعة سنوات خلال قمة اقتصادية كبرى وكان هنالك واحد من الجمهور اتى الي |
Bu fotoğrafın solunda gördüğünüz gibi, birkaç dönüm çöp Güney Kutbu'ndan götürülmek üzere bekliyor. | TED | يمكنكم ان تروا في يسار هذه الصورة عدة مساحات من النفايات تنتظر إخراجها من القطب الجنوبي |
Hey, şu anda Maggie ile olan çerçeveli fotoğrafın canlandı mı? | Open Subtitles | هل ذلك اطار صورة.. لك انت وماجي تعودون للحياة بشكل مخيف؟ |
Çünkü bu, önemli bir parça. Her fotoğrafın ardında bir katman var. | TED | لان ذلك جزء كبير منه. هناك مستويات خلف كل صورة |
Bu, binin üstünde fotoğrafın sadece özetleyici sunumu. | TED | هذا فقط مجرد تقديم مختصر لما يزيد عن ألف صورة. |
Derek bu senin, Barbican'da (Londra'da çok ünlü bir konser salonu) Kraliyet Filarmoni Pop orkestrası ile çalarken çekilmiş bir fotoğrafın. | TED | هذه صورة لك يا دِيرِيك وأنت تعزف بمركز بَارْبِيكَانْ رفقت الأوركيسترا الفيلارمونية الملكية بوبس. |
fotoğrafın bir "Wheatles" kutusunun üstüne basılabilir. | Open Subtitles | يمكنك وضع صورتك على علب الطعام الخاصة بالرياضيين |
Kredi kartının üstünde bir fotoğrafın, ve bahse girerim kütüphane kartın bile vardır. | Open Subtitles | صورتك على بطاقة ائتمانك واراهن انكي لديكي بطاقة مكتبة |
Henüz ellerinde fotoğrafın olmayacak, ama tasvirin olacak. | Open Subtitles | لن يحصلوا على صورتك حالاً ولكنهم يعرفون أوصافك |
fotoğrafın bu sabahtan beri çeyrek milyon kere retweeted edilmiş. | Open Subtitles | تم اعادة تغريد الصوره ربع مليون مره منذ هذا الصباح |
Simdi ifadeni gazeteye bastırmaya gidiyorum renkli fotoğrafın ile birlikte. | Open Subtitles | والان ساطبع المقاله في الجريده مقاله طويله مع صوره ملونه |
Hatta çok tatlı göründüğün bir fotoğrafın bile var bende. | Open Subtitles | أتعلم، لديّ صورةٌ لك تبدو فيها جميلٌ جداً |
fotoğrafın gazetenin ilk sayfasında yayınlanacak. | Open Subtitles | ستتصدر صورك الصحف |
O zaman neden, bir fotoğrafın beni böylesine bir ruhi bunalıma sokmasına izin veriyorum? | Open Subtitles | لماذا اسمح لصورة واحدة بأن تضعني بوضع كهذا؟ |