ويكيبيديا

    "gülme" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ضحك
        
    • لا تضحك
        
    • الضحك
        
    • تضحكي
        
    • لا تبتسم
        
    • تبتسمي
        
    • تسخر
        
    • تضحكوا
        
    • للضحك
        
    • لاتضحك
        
    • تضحكين
        
    • الضاحك
        
    • تضحك علي
        
    • تضحكى
        
    • تسخري
        
    Kikir kikir Gülme sesleri yaparak avukat ortağımın kafasını karıştırıyorsunuz. Open Subtitles أنت تصدرين أصوات سخرية و ضحك لإخافة مساعدتي القانونيه حقا ؟
    Neyi farkına vardın biliyor musun, Gülme efekti ve tekrar çekimlerin yardımı olmadan, bir şey yapamayan, ayrıca herhangi bir yeteneği olmayan Open Subtitles أظنُّأنّكَأدركت.. أنّكَ بدون إعادة التصوير خمسة مرّات وصوت ضحك في الخلفية أنتلاشيءسوى ..
    (Gülme) O da: "Bak, körlük konusunda anlaştık, ama bunda değil" dedi. TED (ضحك) فقال:"انظري، لقد أمضيتي على ما يخص العمى، ولكن ليس على هذه"
    Gülme, çok iyi gelir. Kaslar ve ezikler için harika. Open Subtitles لا تضحك , انها تعمل انها جيدة لالتهاب العضلات والكدمات
    Gülme gazı terapisi muhtemelen kıytırık bir contadan daha pahalıdır. Open Subtitles مصحة العلاج من غاز الضحك أغلى على الأرجح من السباك
    İnsanlar şaka yaptığında Gülme nezaketini göstermelisin. Open Subtitles حينما يمزح الناس، فمن المُهذب أنّ تضحكي.
    (Gülme sesleri) Vücudu akıldan üstün tutan bu iltiması, her yerde görüyorum. TED (ضحك) هذا التحيز الذي نوليه للجسد على العقل أراه في كل مكان.
    (Gülme sesleri) Bedensel ve psikolojik sağlımız arasındaki boşluğu doldurma zamanı geldi. TED (ضحك) لقد حان الوقت أن نغلق الفجوة ما بين صحتنا الجسدية والنفسية.
    (Gülme) CA: Luhan, teşekkür ediyorum. LY: Rica ederim, teşekkürler. TED (ضحك) ك.أ: لوهان، شكرًا جزيلًا لكِ. ل.ي: شكرًا جزيلًا لك.
    (Gülme sesleri) ''Eğer'' dememesi dikkatimi çekti, ''başına geldiğinde'' diyordu. TED (ضحك) لاحظت أنها قالت: "عندما يحدث مكروه" وليس: "إذا حدث".
    (Gülme sesleri) Çünkü hiç de hayal ettiğim gibi görünmüyordu. TED (ضحك) لأن شكله كان مغايرًا تمامًا لما تخيلته في ذهني.
    Dokuz ve on yaşlarında çocukların dolu olduğu bir sınıf var ve yarısı Gülme krizinde çünkü Abby'nin oldukça komik bir şey söylediğini düşünüyor diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor. TED هناك فصل عُمر طلابه ما بين التسع والعشر سنوات، ونصفهم في حالة ضحك لا يمكنُ كبحه لأنهم يعتقدون أن آبي قالت شيئًا مضحكًا للغاية، والنصف الآخر يصرخُ في وجهها لقولها شيئًا هجوميًا.
    Gülme. Her şeyi çözeceğimi sanmak budalacaydı. Open Subtitles لا تضحك فقد كان تفكير هزليا مني اذ تصورت ان بامكاني حل القضيه
    Benim arzum ve inancım var. Gülme, çok ciddiyim. Open Subtitles لدي الارادة ، و لدي الايمان لا تضحك ، فأنا جاد
    - Grant saç ektirmez. - Gülme. Open Subtitles جرانت لن يأتى بأى أدوية لا تضحك فأنت بعده
    İlk başta bir çeşit Gülme refleksini tetiklediklerini düşündüler. Fakat hayır, kısa sürede neokorteksinde mizah saptayan noktaları bulduklarını fark ettiler. Bu noktaları ne zaman uyarsalar, kız her şeyi eğlendirici buluyordu. TED فى الأول ظنوا أنهم يثيرون نوعا ما من الضحك المنعكس، ولكن لا، بسرعة أدركوا أنهم وجدوا النقاط فى قشرتها المخية الحديثة التى تكتشف الفكاهة، ووجدت كل شيء مضحكا كلما حفزوا هذه النقاط.
    Üzüntü içinde ölemem. Tekrar Gülme zamanı! Open Subtitles لا يمكنني العيش في الحزن، حان وقت الضحك مجدداً
    Gülme. Harika olabilir. Garip yanlarını kırpmış oluruz. Open Subtitles لا تضحكي, هذا ممكن أن يكون رائعا, سوف يحررنا من كل التعقيدات
    Gülme öyle. Çalışacak mısın, çalışmayacak mısın? Open Subtitles لا تبتسم لى هذه البسمه المتكلفه, هل ستعمل أم لا؟
    Gülme, çünkü beni mutlu ediyor. Çok mutlu ediyor. Open Subtitles لا تبتسمي لأنك عندما تفعلين فإني أشعر بالسعادة بالسعادة المفرطة
    Gülme, ama bunun haysiyet olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles لا تسخر مني لكني أثق أن هذا الشيئ هو الكرامة
    Ona sorumlu dediklerinde Gülme. Open Subtitles لا تضحكوا عندما يعتبرونه المسئول
    Hindistan'da 600'den fazla Gülme kulübümüz var. Open Subtitles لدينا أكثر من 600 نادٍ للضحك في الهند حقاً ؟
    Gülme sakın bize ayıracak hiç vakti yoktu. Open Subtitles لاتضحك الذي لم يتيح بأن يكون لديه وقت لنا
    Gülüyorum, çünkü bak hayat değişik anlardan oluşur ve bazen de Gülme anı gelir. Open Subtitles هكذا فقط الحياة مليئة بلحظات مختلفة و أحيانا تضحكين هكذا تماما مثل العطس
    Muhtemelen, o tipteki bir adam, Sports Night'taki Gülme efektinin, onu daha komik yaptığını düşünür. Open Subtitles ربما نوع الرجال الذى يعتقد أن المسار الضاحك فى ليله الرياضه جعلها أكثر مرحا
    Şakalarıma çok fazla Gülme Open Subtitles لا تضحك علي نكاتي اكثر مما ينبغي
    Aslında, anne, bugün özel hayatımla ilgili çok düşündüm. Gülme. Düşündüm. Open Subtitles فى الواقع يا أمى ، لقد فكرت اليوم كثيراً حول حياتى الخاصة ، لا تضحكى ، لقد فعلت
    Bana asla Gülme. Open Subtitles لا تسخري منّي مُجدّداً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد